İSPANYA TAHTI SALLANTIDA MI?

İspanya kralı, oğlu lehine tahttan feragat etti. Bazı cumhuriyetçi İspanyollar, monarşinin kaldırılması için sokağa döküldü. Zavallılar, İspanya’da cumhuriyetin iç savaşa; monarşinin ise refah ve demokrasiye sebep olduğunu unutmuşa benziyor.
11 Haziran 2014 Çarşamba
11.06.2014

İspanya kralı, oğlu lehine tahttan feragat etti. Bazı cumhuriyetçi İspanyollar, monarşinin kaldırılması için sokağa döküldü. Zavallılar, İspanya’da cumhuriyetin iç savaşa; monarşinin ise refah ve demokrasiye sebep olduğunu unutmuşa benziyor.

Bu sene, Avrupa’nın yaşlı hükümdarlarının tahtı genç haleflerine terk ettiği bir yıl oldu. Holanda, Belçika derken, en son 75 yaşındaki İspanya Kralı Juan Carlos, tahttan oğlu Felipe lehine feragat etti. İspanya’da krallığın zaman zaman tahtın sarsıntı geçirdiği enteresan bir tarihçesi var.

Güneş Kral’ın torunu
İspanya’da Müslümanlar 8 asır hüküm sürdükten sonra, birleşik İspanya krallığı ülkeye hâkim oldu. Endülüs medeniyetinin de katkısıyla dünyayı keşfe koyuldu. Orta ve Güney Amerika’nın Brezilya hariç tamamında sömürge kurdu. Bugün bile bu kıtada İspanyolca konuşulmasının sebebi budur. Yeniçağda dünyanın en güçlü devletlerinden biri ve Osmanlıların en büyük hasmı oldu. Ancak savaşlar sebebiyle elde ettiği serveti eridi.


İspanya kraliyet arması


Endülüs’ü fetheden Fernando’nun tek kızı Juana, Avusturya prensi Philippe ile evliydi. Tahta bunların oğlu, bizim Şarlken diye bildiğimiz, V. Karl çıkınca, İspanya tacı Habsburglara geçti ve Avusturya, Hollanda ve Napoli tacı ile birleşti. 1700’de ölen II. Carlos’un oğlu yoktu. Tahta Fransa Kralı XIV. Louis’nin annesi olan ablasının ortanca torunu Anjou Dükü Philippe’e vasiyet etmişti. Böylece “Güneş Kral”ın oğlu, V. Felipe adıyla İspanya Kralı oldu. Buna razı gelmeyen İngiltere ile Avusturya’nın körüklediği ve 14 yıl süren kanlı bir verâset harbini Fransa kazandı. Böylece tarihin en eski hanedanlarından Bourbon’lar, Fransa ve Napoli tahtını kaybetseler bile, İspanya tahtı ile bugüne kadar geldiler.


Kral Alfonso XIII

1808’de Fransa, İspanya’yı işgal etti. Napoléon kardeşi Joseph Bonaparte’ı kral yaptı ise de, 5 sene sonra imparator yenilince, Fransa’da sürgün bulunan eski kral VII. Fernando geri döndü. Oğlu olmadığı için kardeşi Asturias Prensi Carlos’u bertaraf edip, tahtı 3 yaşındaki kızı Isabel’e vasiyet etti (1833). Halbuki İspanya’da erkek vâris varken, kızlar tahta çıkamazdı. Carlos ayaklandı. İç savaş çıktı. Isabel kazandı ise de, kilisenin desteğini alan Carlismo (Carlosçu parti) uzun yıllar siyasette tesirli oldu. 1950’lerde Carlos’un vârisi kalmayınca, Carlismo yanlıları mevcut kral soyunu desteklemeye başlamıştır.

Bu devre, cumhuriyetçilere yaradı. Ortalığı karıştırdılar. İspanya, 1860’da Napoli-Sicilya tacını kaybetti. Amcazadesi ile evli bulunan II. Isabel, 1868’de oğlu XII. Alfonso lehine tahttan feragat ederek Fransa’ya kaçtı. Böylece hanedan değişmedi. İtalyan Aosta Dükü Amadeo, kral ilan edildi ise de tacı 3 yıl elinde tutabildi. 1873’de Cortes (İspanyol parlamentosu) tarafından ilan edilen cumhuriyetin ömrü de 2 yıl sürdü. Kral, ülkeye döndü ve parlamenter demokrasi ilan edildi.

3F+1S Formülü
1931’de belediye seçimlerinde cumhuriyetçiler üstünlük elde edince, seçimin kendisiyle alâkası bunmamasına rağmen Kral XIII. Alfonso tahtı oğluna bırakıp ülkeyi terk etti. Cumhuriyetçi komünistler iktidara geldi. Destek sözü karşılığında, İspanya hazinesindeki altınları Ruslara teslim etti. İç savaş çıktı. Kralcıların başında Almanya ve İtalya’nın desteklediği General Francisco Franco vardı. Bu savaş, dünyada diktatörlük ile demokrasi, faşizm ile hürriyet, kapitalizm ile sosyalizm arasındaki mücadelenin bir parçası olarak görüldü. Avrupalı komünist gençler, milis olarak İspanya’ya savaşmaya geldi. Almanya ve İtalya’nın yeni harb teknik ve silahlarını denediği bir sahne oldu.


General Franco

500 bin kişi öldüğü iç savaşta Franco galip geldi. Kralın mülklerini geri verdi ise de, tahta çağırmadı. Caudillo (milli şef) adıyla kadife eldivenli bir demir yumruk ülkeyi idare etti. Kilise ve başında ABD’nin geldiği antikomünist blok, kendisini destekledi. İspanya, iki cihan harbine katılmadı. Franco, serbest piyasa ekonomisi takip etti. Ancak siyasî muhaliflerle, eskiden muhtariyeti bulunan Katalan ve Basklara göz açtırmadı. Katalan-İspanyol çekişmesi Barcelona-Real Madrid maçlarıyla canlı kaldı. Franco’nun, memleketi “3F+1S formülü” ile idare ettiği söylenir. (Futbol, Flamenko=dans, Fiesta=eğlence ve Siesta=öğle uykusu.) Çoklarında “son faşist diktatör” diye nefret uyandırdı ise de, soğuk savaş korkusu liberal bloku kendisine bağladı.


İspanyol iç savaşında Franco ordusundaki Faslı askerler

Son kralın büyük oğlu araba kazasında ölmüştü. İkinci oğlu ise hasta idi. Üçüncü oğlu Barcelona Kontu Don Juan taht varisi oldu; ama Franco’ya muhalif bir çizgi takip etti. Bunun üzerine Franco, bunun Roma’da doğup büyüyen oğlu Juan Carlos’a hususi bir alaka gösterdi. 1947’de ülkeye getirtip, askerî mekteplerde okuttu. 1969’da da halefi ilan etti. 1975’te 83 yaşında ölünce prens kral oldu. Ülkeyi hemen demokrasiye geçirdi. 1981’de parlamentoyu basan darbecilere, krala bağlılık andı içmelerine rağmen, karşı çıktı. “Demokrasi Savunucusu Kral” unvanını aldı. Katalanya’nın otonomisini iade etti. Orduya hâkimiyeti ile her zaman uzlaştırıcı rol oynadı.  Liberal ekonomi sayesinde refah arttı. Çin’i ziyaret eden ilk hükümdar oldu. NATO’ya girince, Avrupa birliğinin temini yolunda gösterdiği gayretten ötürü Beynelmilel Charlemagne Mükâfatı verildi. Böylece Türkiye’den bile geri olan İspanya, az zaman içinde tekrar dünyanın güçlü ve zengin ülkelerinden birisi oldu.


Kraliyet ailesi

Kral Juan Carlos, Yunan Prensesi Sophie ile evlidir. Aslında İtalyan prenses Maria Gabriella’yı sevdiği; ancak Franco’nun baskısı üzerine Sophie ile evlendiği söylenir. Kraliçe, kendi servetiyle yürüttüğü sosyal yardım faaliyetleriyle tanınır. İnfant Felipe (1968), İnfanta Elena (1963) ve İnfanta Cristina (1965) adlı üç çocuğu vardır. People mecmuasının dünyanın en yakışıklı 25 erkeği arasında seçtiği Felipe, bir zamanların gözde bekârıydı. Öyle ki saraya haftada 350 aşk mektubu gelirdi. Buna rağmen, halktan bir kıza evlendi. Madrid’deki ilk kraliyet düğünü ile evlendiği TV spikeri Letizia Ortiz, ülkenin ilk asil kan atşımayan kraliçesi olacaktır. Evlenir evlenmez işini bırakmış; üstelik olgun tavırları ve kadınsı kıyafetiyle göz doldurmuştur. İki prenses de soylu bir evlilik yapmıştır. Geçenlerde kralın damadının malî yolsuzluğa adının karışması, hatta prensesin ifadeye çağrılması skandal mevzuu olmuş; bir kesim hanedanı yıpratmaya çalışmıştı. Kim ne derse desin, Kral Juan Carlos İspanyol tarihinin en mühim simalarından ve modern Avrupa’nın en başarılı liderlerinden birisidir. Umulur ki İspanyollar, “İspanya’yı İspanya yapan” monarşiye sahip çıkarlar.


Kral ve kraliçe posta pulunda

Adios Madrid!
Babası genç yaşta veremden öldükten 6 ay sonra dünyaya gelen ve İngiltere Kraliçesi Victoria’nın torunu ile evlenen XIII. Alfonso, cumhuriyetçilerin çok suikastinden kurtuldu ve gözüpekliği ile çoklarının hayranlığını kazandı. Ülkeyi I. Cihan Harbi’ne sokmaması müspet puan ise de, 1923’te Fas’ı işgali affedilmez bir hata oldu. Tahtını kaybedince ilk olarak İstanbul’a gelmişti.  Bir lokantada yemek yerken kendisini tanıyan müzisyen akordeonu ile Adios Madrid (Elveda Madrid) şarkısını söyleyince, kral gözyaşlarını tutamamış ve müzisyene altın sigara tabakasını hediye etmişti. Kral, 1941’de Roma’da öldü ve haklarını oğlu Don Juan’a (1913-1993) bıraktı. İngiliz bahriye mektebinden zabit olarak çıkmış bulunan prens hayatta olduğu halde, Franco bunun oğluna krallık yolunu açtı.


Kraliyet ailesi pazar günü kiliseden çıkarken

Sen kral isen…
Kral Juan Carlos, mütevazı şahsiyetiyle tanınır. Bir defasında aleyhinde yazı yazan bir gazeteyi doğrudan telefonla aramış; hâdiseye inanamayan karşı taraf “Sen kral isen, ben de Napolyon’um” diyerek telefonu kapatmıştı. Ailesiyle mazbut bir hayat yaşamış; skandala karışmamıştır. Suudi Kralı’nın hediye ettiği yatı, hazineye kaydetmişti.


Madrid kraliyet sarayı