KAYNAYAN KAZAN SURİYE

Suriye'de rejim devrilirse, sadece Esad ailesini değil, kalabalık bir etnik grubu da dehşetli bir akıbet beklemektedir...
14 Ekim 2019 Pazartesi
14.10.2019

Suriye hâdiseleri koptuğunda, çokları kolaycılığa kaçarak, bunu bir demokrasi hareketi olarak gördü. Hâlbuki biraz kurcalandığında, Suriye'de azınlığı teşkil eden, ama 50 yıla yakın bir zaman diliminde iktidarı elinde tutan Nusayrîler ile Sünnîler arasındaki ciddi mücadele ortaya çıkar. İran'ın iktidara desteği de bunun bir göstergesidir. Burası Tunus, Mısır, Libya gibi homojen yapıda değildir. Rejimin yapı taşı dinî bir grup olan Nusayrîlerdir. Rejim devrilirse, sadece Esad ailesinin değil, kalabalık bir etnik grubun da felâketi olacaktır.

FRANSIZ ÖPÜCÜĞÜ

Arap Alevîleri denilebilecek olan ve nüfusun %10'unu teşkil eden Nusayrîler, Milel ve Nihal'e göre, Allah'ın Hazret-i Ali ve soyuna hulûl ettiğine (onların şeklinde göründüğüne), 883'te ölen liderleri Kûfeli İbnü'n-Nusayr'ın da İmam Ali Nakî'nin peygamberi olduğuna inanan aşırı bir Şiî fırkasıdır. Anadolu'da "Arap uşağı" veya "fellah" diye bilinir.

Nusayrîlik, Basra'da doğmuş olmasına rağmen, Batı Suriye'de tutundu. Nusayrîler, Sünnî komşularından uzak, yıllar boyu göze batmaktan sakınarak yaşadılar. Kendilerinin reddettiği bir rivayete göre, Sünnîlere karşı, Kudüs'e ilerleyen Haçlılara yardım ettiler. Bu sebeple komşuları tarafından kendilerine pek de hoş gözle bakılmamıştır.

Fransız işgali devrinde Suriye Devletleri


Lübnan'da Nusayrilere ait Cebel Muhsin Camii

OSMANLI ÇEKİLİNCE...

Osmanlı orduları çekilince, Suriye yeni bir sömürgeci gücün, Fransızların eline geçti. Fransızlar burada 1920'de manda idaresi kurdu ve etnik/dinî esasa dayalı beş farklı devlete böldü: Haleb, Şam, Lübnan, Dürzî ve Alevî Devletleri. İngiltere ve Fransa, her zaman azınlıkları ekseriyete karşı güçlendirmiştir. Ama Alevî Devleti'nin ömrü uzun sürmedi. 1946'da müstakil Suriye kurulunca, Alevî Devleti de buraya bağlandı.

İstiklâlini kaybetmek Alevîler için bir hüsran gibi görünse de, aslında yeni düzende Suriye'de iktidara giden kapılar kendilerine bir bir açılmaya başladı. Şehir merkezlerinden uzak, köylerde ve dağlık mıntıkalarda yaşayan Nusayrîler, fakirlik ve dışlanmışlık duygusundan sıyrılmak için, memleketin en güçlü müessesesi olan orduda yer tutmak yolunu seçti. Düzenli maaş ve cemiyette belli bir saygı görmek, onları orduya çekti. Nusayrîler orduya resmen akın etti. Günde üç öğün yemek, kıyafet ve silah taşımak; eskiden elde edemedikleri, istikbalde de elde etmeleri zor şeylerdi.

1946'da Fransızlar çekildiğinde, Nusayrîler düşük rütbelerdeydi. 1956'da ise, ordudaki subayların yaklaşık yüzde 65'i Nusayrî idi. Orduda giderek güçleri artan Nusayrîler, kısa zamanda devlet kademelerini de aştılar. Gizli polis, Nusayrîlerin elindedir. Her Sünnî memurun, salahiyeti elinde tutan Nusayrî bir yardımcısı vardır.

Alevi Devleti'nin bayrağı ve pulu

İNTİKAM

Samandağlı bir Nusayrî çocuğu Hâfız el-Esad, Nasyonal Sosyalist Baas (Diriliş) Partisinin sol kanadına mensup bir pilottu. 1970'te darbeyle iktidara gelişi, Nusayrîleri de siyasete taşıdı. Hristiyan ve Dürzîlere, kendisiyle bir olurlarsa, onları Sünnî hâkimiyetinden koruma vaadinde bulundu. En zengin Sünnî tüccarlara da iş birliği para kazanma yolu açarak Sünnîleri böldü. Oğlu Beşşâr'ı, Sünnî bir ailenin kızı ile evlendirdi. Esad ailesi, hükûmet içinde, istihbarat ve emniyet gibi üst kritik vazifelerde Nusayrîlere öncelik verdi. Bu strateji, aileyi 50 yıla yakın iktidarda tutmaya yetti.


1914'de Antakya'da bir Nusayri


Antakya'da bir Nusayri çocuğu

II. Cihan Harbi esnasında Banyas'ta bir Nusayri bayramı

Dua eden bir Nusayri dedesi

Dua eden bir Nusayri kadın

Lübnan'daki Şeyh Umran mabedinde dua eden bir Nusayri

XX. asır başında Lazkiye'li bir Nusayri
 
Tartus'ta Nusayriler - 1920'ler

İktidarlarını sarsan ilk hareket Müslüman Kardeşler'in 1982'de Hama'da ayaklanması ve ardından gelen katliâm oldu. Şehir bombardıman edildi. On binlerce Sünnî öldü; çok kimse yurt dışına kaçtı. Hâfız'ın yerine geçen ve İngiltere'de göz doktoru olan oğlu Beşşâr, önceleri liberal bir politika takip ederek etrafa ümit verdi. Ama yarım asır ağır bir baskı yaşayan Sünnîler, bunu pek görecek hâlde değildi.

Beşşâr, Suriye'yi ateş yumağına çeviren isyanın dinî esaslı olduğu ve arkasında Nusayrîleri Suriye'den atmak isteyen el-Kâide'nin bulunduğu; eğer iktidarı kaybederlerse katliâma uğracakları hususunda kendi halkını iknâya çalışmaktadır.

ESAD DÜŞERSE!..

Gerçekten Esad düşerse, Nusayrîleri korkunç bir akıbetin beklediği, senelerce ezilen Sünnîlerin intikama kalkışacağı kuvvetle muhtemeldir. Bundan, nüfusun %10'unu teşkil eden ve tabiî olarak iktidarı destekleyen Hristiyanların da kurtulamayacağından korkuluyor. Bu sebeple Nusayrîlerin çoğu Lazkiye'ye kaçmış ve şehirde silah depolamış vaziyettedir. Yenilirlerse, hiç değilse burada müstakil bir devlet kurmak isteyecekleri düşünülebilir.

Suriye'de savaşın yıllarca süreceğini, ülkenin etnik/dinî esaslı bölüneceğini; kazananların da (Afganistan'da olduğu gibi) ganimeti paylaşmak uğruna birbirine düşeceğini söylemiştik. Suriye yıllarca bu felâketten kurtulamadı. Umulur ki son gelişmeler, beldeye arzu edilen sulh ve selameti getirir...