Kader nedir? Birisi bize kaderin mânâsını sorunca, nasıl anlatmalıyız? Kader hakkında ne kadar bilgi bilmeli ve inanmalıyız?
Âlemlerin yaratanı, yarattığı ve yaratacağı şeylerin hepsini, ezelden ebede, zerreden Arşa kadar hepsini, maddeleri, mânâları, bir anda ve bir arada bilir. Her şeyi yaratmadan önce biliyordu. Her şeyin iki türlü varlığı olur. Biri ilimde varlık, ikincisi hâricde, maddeli varlıktır. İmâm-ı Gazâlî bunu bir misâl ile şöyle anlatmıştır: Bir mühendis mimar, yapacağı bir binânın şeklini, her yerini, önce zihninde tasarlar. Sonra zihnindeki bu resmi, kâğıda çizer. Sonra bu plânı, mimara ve ustalara verir. Bunlar da, bu plâna göre binâyı yapar. Kâğıttaki plân, binânın, ilimdeki varlığı demektir ve zihinde tasavvur edilerek çizilen şeklidir. Buna, ilmî, zihnî, hayâlî vücûd isimleri verilir. Kereste, taş, tuğla ve harçdan yapılan binâ da, hâricdeki varlıktır. Mühendis mimarın zihninde tasavvur ettiği şekil, yani bu şekle olan bilgisi, binâya olan kaderidir.
Kazâ ve kader bilgisi karışık olduğundan, okuyanlarda, bir takım yanlış fikirler, evhâm ve hayaller hâsıl olabilir. Bunun için, din büyükleri, kazâ ve kaderi çeşitli şekilde anlatmışlardır. Böylece okuyan ve dinleyenler, sözlerin gelişine ve şekline göre, tariflerin birinden faydalanabilir ve şüpheye düşmekten kurtulurlar.
Kader, ileride yaratılacak şeyleri, Allahü teâlânın ezelde bilmesidir. Allahü teâlâ, herşeyi, kudreti ve ilmi ile yaratıyor. İşte kader, bu ilimdir.
Kader, hiç birşey yaratılmadan önce, Allahü teâlânın ilim sıfatının mahlûklara olan bağlılığıdır.
Kaderin, iyisi, kötüsü, tatlısı, acısı, hep Allahü teâlâdandır. Çünki, kader, bildiği şeyleri yaratmak demektir. [Kader ve kazâ kelimeleri, birbiri yerine kullanılır. Kader yerine, kazâ denir]


27 Mart 2012 Salı
Alakalı Başlıklar