François Georgeon’un Sultan Abdülhamid kitabında, bu padişahın şehzâde iken tahsile meraklı olmadığını, dikkatini vermediğini, hatta onların babasına vaziyeti şikâyet ettiğini; padişah olunca da bu noksanı hissettiğini; Türkçe’nin incelik ve derinliğine vâkıf olmadığını, tahsilinin ilk mektep seviyesini aşmadığını Vambery'den naklen anlatıyor. Ne dersiniz?
Bir ecnebi, padişahı ne kadar tanıyabilir? Sultan Abdülhamid, şehzâde iken Vambery'den Fransızca okudu. Kendisi, İngiltere ve Osmanlı Devleti için çalışan Yahudi asıllı bir ajandı. Sonradan uzaklaştırıldığı için padişah hakkında menfi söylemesi normaldir. Fâsıkın bile sözüne inanılmazken, gayrı müslime inanılır mı? Sultan Hamid’in iyi bir tahsil ve terbiye gördüğü her hâlinden bellidir. Bu güzide hocaların ismini Yılmaz Öztuna hususi bir başlık altında sayıyor. Arapça, Farsça ve Fransızcası çok iyidir; konuşamaz, ama okuduğunu gayet güzel anlardı. Türkçesinin de mükemmel olduğu bellidir. Dini ilimleri ve tarihi gayet iyi bilirdi. Fizikten anlardı; silahların menziline dair risale yazmıştır. Böyle bir insan nasıl cahil olabilir? Bu, her devirde olması beklenen hasımlarının yaptığı menfi propagandadan ibarettir. Sultan Hamid, aleyhinde en çok kitap yazılan şahsiyetlerden birisidir.


20 Haziran 2020 Cumartesi
Alakalı Başlıklar