İbrahim suresinin 4. ayetinde “Allah, dilediğini saptırır; dilediğini de doğru yola iletir” buyuruluyor. Kitaplarda ise; “Allah kimseyi zorla kâfir veya mü'min yapmaz. Lâyık olmadığı halde bir kimseye iman verebilir. Zâlim, hâin olanları adâletinin gereği olarak dalâlete düşürebilir” yazıyor. Burada benim anlamadığım şudur: 1-Allâhu teâlâ kimseyi zorlamıyorsa, bir kimse lâyık olmadığı halde, iman etmek istemediği halde nasıl hidâyet veriyor? 2-Zâlim, hâin kimse, müslüman olup iman üzere olduğu halde, Allâhü teâlânin adâleti gereği nasıl dalâlete gidiyor?
Cenab-ı Hak irade etmedikçe, insan hidayete eremez veya dalalete düşemez. Yani sebepler, iradeye tesir etmez. Yoksa Allah kimseyi hidâyet veya dalâlete zorlamaz. Ama bazılarını dalalete düşerken çıkarıp hidayete erdirebilir. Bu ihsandır. Âdet-i ilahiye böyle değildir. Herkes kendi fiillerinden mesuldür. Hür iradesiyle tercihini yapar; Cenab-ı Hak da dilerse o istikamette yürür. Kimse kimseyi zorla hidayet veya dalalete erdiremez. Bu, bir nevi, peygambere hitaptır. Allah’ın işlerinden hesap sorulamaz.


15 Aralık 2012 Cumartesi
Alakalı Başlıklar