Necip Fazıl'ın vasiyetinde bahsettiği bir husus var: Herkes arkamdan Necip Fazıl'ın kaza borcuna karşılık beş vakit namaz kılsın ve oruç tutsun. Böyle bir şeyin dinimizde yeri var mıdır?
İbâdetler üçe ayrılır: Birincisi, yalnız mal ile yapılır. Zekât, sadaka böyledir. İkincisi, hem mal ile ve hem beden ile yapılır. Hac ve cihâd böyledir. Üçüncüsü, yalnız beden ile yapılır. Kur’ân-ı kerîm okumak, namaz kılmak, tesbih, tehlil ve tahmid okumak ve dua etmek böyledir. Birincilerin sevabını meyyitlere hediye etmenin câiz olduğunu, sevabın onlara vâsıl olup fayda vereceğini, Ehl-i sünnet âlimleri sözbirliği ile bildirdiler. Üçüncüden dua da böyledir. İkincilerin de böyle olduğunu âlimlerin çoğu bildirdi. Üçüncüden duadan başkası için dört mezheb arasında ayrılık oldu. Hanefî ve Hanbelî mezhebinde, üçüncüler de birinciler gibidir. İmam Şâfiî ve İmam Mâlik, yalnız beden ile yapılan ibâdetlerin sevabları meyyite vâsıl olmaz dediler. Fakat sonradan gelen Şâfiî âlimleri, meyyitin yanında okuyup hediye edince veya uzakta okuyup sonra, “Yâ Rabbî! Okuduğumdan hâsıl olan sevabın mislini vâsıl et!” gibi dua edince, vâsıl olur dediler.

Netice itibariyle bir kimse başkası için hac edebilir, zekât, kefaret ve sadaka verebilir. Eğer meyyit vasiyet etmişse borçtan kurtulur. Etmemişse kurtulması umulur. Ancak bir kimse başkası için namaz kılamaz, oruç tutamaz. Nitekim Nesâî'nin İbni Abbas’tan tahric ettiği bir hadîs-i şerifte: "Hiçbir kimse başkası nâmına oruç tutamaz. Hiçbir kimse başkası nâmına namaz kılamaz. Lâkin onun yerine velisi yiyecek verir" buyuruldu. Mamafih Hanbelî mezhebinde bu mümkündür. Nitekim Buhârî ile Müslim'de yine İbni Abbâs'tan rivayet edildiğine göre şöyle buyurulmuştur: “Peygamber aleyhisselâma bir adam gelerek; ‘Annem üzerinde bir ay oruç borcu olduğu halde öldü. Onun namına bunu ben kazâ edebilir miyim?’ dedi. Resulullah aleyhisselâm ‘Annenin borcu olsa onun nâmına öder miydin?’ diye sordu. Adam, ‘Evet’ dedi. ‘O halde Allah borcu ödemeye daha lâyıktır’ buyurdu”. İmam Ahmed bin Hanbel bu hadîs-i şerife dayanıyor. Diğer üç mezheb ise bu rivâyetin mensuh (neshedilmiş) olduğunu söylüyor. Çünki râvînin (hadîs rivâyet edenin) rivâyetine aykırı fetvâ vermesi nesheden hadîsi rivâyeti gibidir. Necip Fazıl Bey, zaten bunun başka mezheplerde yeri olduğunu söylüyor. İslâmiyette bir kimse başkası için ibâdet edemez. Ancak yaptığı ibâdetlerin sevabını başkasına hediye edebilir. Hanbelî mezhebinde ise bir kimse ölü için namaz kılabilir, oruç tutabilir.


21 Aralık 2010 Salı