Kadın, İslâm hukukuna göre, yanında mahremi olmadan seferden yalnız dönebilir mi?

Hazret-i Peygamber “Allahü teâlâya ve âhıret gününe inanan kadının üç günlük yola ancak zevci veya nikâh düşmeyen mahreminden biri ile gitmesi helâl olur” buyurdu. “Yâ Resûlallah! Zevcem hacca gidiyor. Ben cihâda gidiyorum. Yanında bulunamayacağım” denildi. Buna “Cihâdı bırak! Zevcen ile birlikde hac yap!” buyurdu. Bir veya iki erkeğin bile sefere gitmesi mekruhtur. Üç erkeğin gitmesi mekruh olmaz. Dört erkeğin gitmesi ve içlerinden birini emir (başkan) seçmeleri sünnettir. Yolda biri hastalansa veya yaralansa, biri hastayı bekler, diğeri doktor ve ilaç getirir, eşe dosta haber verir. Ölse dinî usullere göre cenazesiyle alâkadar olur, bir muamele veya cinayet olsa şahitlik yapar. Hazret-i Peygamber yalnız seyahate çıkmayı tavsiye etmemiştir. (İmam Şa’rânî, Uhûdü’l-Kübrâ)
İbni Âbidin hülâsaten der ki: Kadının mahremsiz sefere çıkması câiz olmadığı gibi, yabancı erkeklerin ve mahremleri ile giden kadınların da bir kadını sefere götürmeleri câiz değildir. Kadının hacca gitmesi için de yanında mahremi bulunması lâzımdır. Enişte ve kayınbirader kadının mahremi değildir. Mahremin emin, akıllı ve bâliğ olması lâzımdır. Müslüman da, Ehl-i kitap olmak şartıyla gayrımüslim de olabilir. Müslüman bir kadın, ateist veya putperest olan mahremi ile ve emin olmayan mahremi ile ve bâliğ olmamış akıllı çocuk mahremi ile sefere çıkamaz. Bâliğa olmamış gösterişli kız da kadın gibidir. Yani mahremsiz sefere çıkamaz. Şâfiî mezhebinde, kadının mahremi olmadan, emin kadınlarla birlikte, yalnız hacca gitmesi câizdir. Hanefî kadın, Şâfiî mezhebini taklid ederek böyle hacca gidemez. Çünki mezheb taklidi ancak emrolunan bir iş yapılırken, sıkıntı olduğu zaman bu sıkıntıdan kurtulmak için yapılır. Mahrem bir erkeği bulunmayan kadının hacca gitmesi farz değildir ki, Şâfiî mezhebini taklid etmesi lâzım olsun. Hacca götürecek erkeği olmayan bir kadının, hacca gidebilmek için, hacca gitmekte olan bir erkek ile evlenmesi ve hacdan gelince boşanması da, muvakkat nikâh olduğu için câiz değildir.
İslâmiyet, bir kadının, üç günlük yola (104 km) mahremsiz gitmesini haram kabul ettiği gibi; bir günlük yere (34,5 km) mahremsiz gitmesini de mekruh kabul etmiştir. Hindiyye’de “Bir günden az mesâfeye bir hacet için salih erkekler arasında mahremsiz gidebilir” diyor. İbni Âbidin, “Kadın ihtiyar bile olsa yalnız başına sefere çıkamaz. Çünkü deliller mutlaktır. Şair, ‘Mahallede her düşenin vardır bir kaldıranı, her malın da vardır bir alanı’ demiştir. Yani ihtiyar kadının da peşinden giden ihtiyar zampara bulunur, demek istemiştir” diyor.
Hindiyye’de kadının, mürâhık (12 yaşını doldurup da bâliğ olmamış) erkek mahremi ile sefere gidebileceği; Kâdihan’da da kadının sâlih cemaat ile sefere gidebileceği yazmaktadır. İhtiyaç hâlinde bu iki kavl ile amel etmek câizdir. Meselâ sefer mesafesindeki babası hasta olup bakacak kimsesi de bulunmayan kadının, refakat edecek mahremi yoksa bu kavillerden istifade edebilir. Veya kadın bir mahremi ile yola çıkmış, ama mahremi ölmüş veya hastalanmış yahud tevkif edilmiştir. Yahud kadının bulunduğu yerde mahremi kalmamış, bu yer de düşman tarafından işgal edildiği için kadının hicret etmesi gerekmiş olabilir. Kadın hastalanmış, tedavi için başka şehre gitmesi gerekmiş olabilir. Hayrü’r-Remlî’nin Fetâvâ-i Hayriyye kitabında vekâlet bahsinde geçen, “Bir adam, zevcesini taat mahalline götürmesi için kardeşini vekil etse, kızın babası bunu men edemez” fetvâsına istinaden kadınların kocasının yanına mahremi olmadan dönebileceğini söylemek doğru değildir. Burada sefer mesafesinden bahis yoktur. Fetâvâ-yı Hayriyye nihayet bir fetvâ kitabıdır. Fetvâ kitapları mezhebin asıl metinlerine aykırı olamaz. İbni Âbidin hazretleri, “Bir kadın kocasının vekil edip gönderdiği mahremi olmayan biri ile kocasının yanına dönmekten kaçınırsa, nafakaya hak kazanır. Çünki mahremi olmadan kadının sefere çıkması câiz değildir” diyor. Bir kadın, zaruret olunca, mahremi yok ise, mürahık olan, yani büluğa yaklaşmış, 12 yaşındaki mahremi ile sefere gidebilir (Hindiyye). Bu da yoksa, salih cemaat ile sefere gidebilir (Kadihan). Bu iki kavl, zayıftır; ancak zaruret halinde caiz olur. Anne babasının hasta olup bakacak kimsenin olmaması, hastalanıp tedavi olmak zarureti, düşman işgali, afet olup evinin yıkılması, zevcinin hapsedilip veya kaybolup kadının sefer mesafesinde yalnız kalması gibi haller zarurettir. İbni Âbidin hazretleri “Bir kadın mahremi ile hacca giderken mahremi ölse veya bir suçtan dolayı hapsedilse yahud kocası kendisini boşasa, salih cemaat ile mahreminin yanına yalnız dönebilir” diyor. Bir kadın zevci veya mahremi ile beraber sefer uzaklığında bir başka şehre gitmesi ile dönmesi arasında hiçbir fark yoktur. Yalnız başına sefere gitmekteki mahzurların aynısı dönerken de mevzubahistir. Fıkhın bütün emir ve yasaklarının nice hikmetleri vardır. Bunlardan biri de kadının seferde bir mahremi tarafından himaye ve muhafaza edilmesidir.


14 Ocak 2011 Cuma
Alakalı Başlıklar