Milletlerarası bir konferansta Hindistan âlimlerinden Muhammed Tahir Kadri, memleketlerin darülharb ve darülislam şeklinde ayrılmasına karşı çıkarak beş kategoriye ayırıyor. Darülislam tarifinde de İslâm ahkâmının tatbik edildiği yer olarak değil; huzur ve barışın yaşandığı yer olarak izah ediyor. Günümüzdeki Birleşmiş Milletler çatısı altında bulunan bütün ülkelerin darülahd olduğunu ve bunun da darülislamla aynı olduğunu söylüyor. Bu söyledikleri muteber midir?

Bu, modernist bir tefsirdir. İslâm hukuku, dünyayı dârülislâm ve dârülharb olarak ikiye ayrılır. Dârülislâm, İslâm hukukuna göre idare olunan memleketlerdir. Velev ki Müslümanlar az olsun. Dârülharb bunun zıddıdır. Velev ki Müslümanlar çok olsun. Tabirlerdeki İslâm (barış) ve harb insanı yanıltmamalıdır. Dârülahd, dârüssulh, dârüzzimme, dârülbağy gibi alt kısımlara da ayrılabilir. Ama hükümleri benzer. Dârüssulh veya darülahd için ayrı hükümler vardır. Bunlar dârülharb olmakla beraber, diğerlerinden hüküm bakımından farklıdır. Dârülislam ile dârülharb arasında bir yerdedir. Osmanlılar zamanında Fransa dârüssulh idi. Eflak, Erdel, Dubrovnik dârülahd veya dârüzzimme idi. Osmanlıların son zamanlarında 1856 Paris Muahedesi’nden sonra Avrupa devletlerine bu statü tanınmış; ama bu statü arada bir bunlarla harbe engel olmamıştır. Sulh bozulabilir. Bugün kaidelere muvafık dârülislâm yoktur ki, dârüssulh veya dârülahd olsun.




24 Kasım 2012 Cumartesi