HARBİN ARDINDAN SULH: SULTAN II. BAYEZİD

Kardeşinin memleketi paylaşma teklifine, millî birliğin ehemmiyetini iyi bilen Sultan II. Bayezid, “Bir geline iki damat olmaz!” cevabını vermişti.
3 Ekim 2022 Pazartesi
3.10.2022

 

Fatih Sultan Mehmed, 1481’de vefat ettiğinde, geride iki oğlu kalmıştı: Amasya valisi 33 yaşındaki Şehzade Bayezid ve Konya valisi 22 yaşındaki Şehzade Cem.

Vezirler, büyük oğul Şehzade Bayezid’e haber gönderdiler. Şehzade Cem’i tutan veziriazam Karamani Mehmed Paşa da gizlice Şehzade Cem’e.

Bu arada Şehzade Bayezid’in İstanbul’daki oğlu Şehzade Korkut taht naibi yapıldı. Askerin tahta çıkmasına taraftar olduğu Şehzâde Bayezid İstanbul’a erken vararak tahta çıktı.

Rivayete göre, Bayezid’in eniştesi Sinan Paşa, Şehzade Cem’e giden haberciyi engellemişti. Şehzade Cem, Bursa üzerine yürüdü. İstanbul’dan üzerine gönderilen birlikleri mağlup etti. Bursa’da hükümdarlığını ilan edip, adına hutbe okutarak para bastırttı.

Şehzade Cem, kültürlü ve popüler bir şehzadeydi. Sultan Fatih’in meşhur teşkilat kanunnamesinde Şehzade Cem’in “varis-i mülk-i süleymanî” diye anıldığına bakarak, bazıları babasının, onun tahta geçmesini arzuladığına inanır.

Bu hâdiseleri, Türk ve devşirme devlet adamları arasındaki mücadeleyle irtibatlandıranlar vardır. Bunlar, Şehzade Bayezid’in tahta geçmesi ile devşirme partisinin kazandığını söyler. Ama bu doğru değildir. Nitekim Şehzade Bayezid, padişah olunca Çandarlı İbrahim Paşa’yı vezir yapmıştır.

Sultan II. Bayezid'in cülusu
Sultan II. Bayezid'in cülusu

Bir geline iki damat

Şehzade Cem, halası Selçuk Sultan’ı ağabeyine gönderip memleketi paylaşmayı teklif etti. Ancak millî birliğin ehemmiyetini nazara alan Sultan Bayezid, “Bir geline iki damat olmaz!” diyerek bunu reddetti.

Bu defa ordusu mağlup olan Cem Sultan, aile ve maiyetiyle beraber kaçıp Memlûklere sığındı. Tekrar Anadolu üzerine yürüdü. Sultan Bayezid, kardeşine ömür boyu maaş alıp, Kudüs’te oturmasını teklif etti ise de dinlemedi. Bu sırada ağabeyi ile manzum mektuplaşmaları vardır.

Şehzade Cem der ki: “Sen bister-i gülde yatasın şevk ile handan, Ben kül döşenem külhan-ı mihnette sebeb ne?” Sultan Bayezid şöyle cevap verir: “Çün rûz-i ezel kısmet olunmuş bize devlet, Takdire rıza vermeyesin böyle sebeb ne? Haccü’l-Haremeynüm deyüben dava kılarsun, Ya saltanat-i dünyevîye bunca taleb ne?”

Şehzade yenilip Mısır’a kaçarken, Rodos şövalyelerine misafir oldu. Şövalyeler sözlerinde durmayıp kendisini Fransa’ya gönderdiler; masraflarını da ağabeyinden muntazaman aldılar. Kardeşinin Hristiyanlar elinde rehine olarak Avrupa’ya götürülmesi, Sultan Bayezid’i çok müşkül vaziyette bıraktı.

Şehzade daha sonra Papa’ya teslim edildi. 12 sene esaret hayatından sonra 1495’te Napoli’de vefat etti. Padişah, yüksek bir meblağ ödeyerek kardeşinin cenazesini getirtti ve Bursa’daki zarif türbesine gömdürdü.

Ecnebi gözüyle Sultan II. Bayezid
Ecnebi gözüyle Sultan II. Bayezid

Fetihleri hazmetmek

Bu dahili harb, Osmanlıları İtalya’dan çekilmeye mecbur etti. Ancak Otranto’daki birkaç senelik Osmanlı hâkimiyeti, İtalyanlara kalecilik ve tahkimat tekniğini öğretmiş oldu. Büyük fetihlere girişilmeyen bu devir, yeni hamlelere hazırlanma ve Sultan Fatih devri fetihlerini hazmetme devri olarak görülür.

Yine de Macaristan, Boğdan, Arnavutluk, Venedik, Lehistan ve Mora üzerine seferler yapıldı; bazı stratejik yerler fethedildi. Bu seferlerden bazısına Padişah kumanda etti. Askerlik ciheti zayıf değildi; nitekim babası zamanındaki seferlere de iştirak etmiştir. Ama artık sulh zamanı geldiğine inanıyordu.

Anadolu’daki bu küçük devletin gitgide büyümesi ve kendisiyle sınır olması, öteden beri Memlûkleri kıskandırırdı. Sultan Fatih zamanında Kahire’ye gönderilen bir elçiye, diplomatik usule aykırı muamele yapılması, İstanbul’u gücendirdi.

Üstelik Memlûklerin, Osmanlı düşmanı beylere yardım etmesi, gerginliği arttırdı. Sultan Fatih’in, Hindistan’a gönderdiği sefir, dönerken Cidde’de Memlûklerce tevkif edildi; üstelik getirdiği hediyeler de gaspolundu.

Tam bu sırada Sultan Fatih ölmüş; yerine geçen Sultan II. Bayezid, şimdilik ses çıkarmamayı tercih etmişti. Şehzade Cem’i Memlûk sultanının himaye etmesi, bardağı taşıran damla oldu. 1485’te çıkan ve 6 yıl süren Osmanlı-Memluk harbi neticesinde iki taraf da, askerin gevşekliği sebebiyle yenişemedi. Mesele diplomatik yoldan halloldu; sulh yapıldı.

Sultan II. Bayezid
Sultan II. Bayezid

İspanya’dan imdat çığlığı

İspanyollar, İspanya’daki yegâne müslüman devletini tazyike başladı. Beni Ahmer Devleti elçileri İstanbul’a gelerek Sultan’dan yardım istedi. Ancak askeri bir yardım yapabilmek için Kuzey Afrika’da üslere sahip olmak lazımdı.

Bu sebeple Padişah ancak elinden geleni yapabildi. Tarihte ilk defa uzun menzilli topları gemilere tatbik eden büyük denizci Kemal Reis kumandasındaki bir donanmayı göndererek İspanya sahillerini bombardıman ettirdi.

Ancak bu gözdağı, İspanyolları vazgeçiremedi. 1492’de Gırnata (Granada) düştü ve İberya’da 711 sene süren müslüman hâkimiyeti yıkıldı. 300 bin kişi, Fas ve Cezayir’e hicret etti. Bu göçü, Osmanlı donanması kudretli topları ile himaye etti.

Kılıç ile vaftiz arasında muhayyer bırakılan 100 bin İberya Yahudisini hiçbir yer kabul etmiyordu. Büyük feraset gösteren Sultan II. Bayezid, ekonomiye canlılık getirecek bu halkı, Osmanlı ülkesine kabul etti. Bunlar başta Selânik, İzmir, İstanbul olmak üzere çeşitli şehirlere yerleştiler.

Osmanlı donanması 1499’da Sapienza’da 200 parçalık Venedik donanmasını mağlup etti. Bu, Osmanlıların tarihte kazandığı ilk açık deniz muharebesidir. Bundan sonra XVI.asır, denizlerde Osmanlı asrı olmuştur.

Dünyanın ilk belediye ve standart kanununu çıkartan Sultan II. Bayezid'in Türk Standartlar Enstitüsü önündeki heykeli
Dünyanın ilk belediye ve standart kanununu çıkartan Sultan II. Bayezid'in Türk Standartlar Enstitüsü önündeki heykeli

Şarkta beliren tehlike

Bu arada Şark’ta yeni bir tehlike belirdi. Köklü sufi ailesi Safevilere mensup olan, ancak babası gibi Şii mezhebine girmiş olan propagandist İsmail, Akkoyunlu Devleti’ni yıkarak İran tahtını ele geçirdi. Bunun adamları, Anadolu’da Şii propagandasına başladı.

Şah İsmail, Osmanlı himayesindeki Dulkadir Beyliğini işgal etti. İran tahtına böyle birisinin geçmesi, sadece Osmanlı Devleti için değil, Mısır ve Türkistan, hatta bütün Türk ve Sünni dünyası için bir tehdit demekti.

Sultan’ın giderek artan hastalığı, meseleyi kökten çözmeye mani idi. Şah İsmail’in propagandistlerinden Şahkulu’nun Anadolu’da çıkarttığı ve Kütahya’ya kadar yayılan isyan bastırıldı; veziriazam harb meydanında maktul düştü (1511).

Bayezid Camii
Bayezid Camii

Tahtı kim alacak?

Bu gaile, şehzadeler arasında bir ihtilaf meydana getirdi. O esnada Padişah’ın 8 oğlundan dördü hayattaydı. Şehzade Ahmed, Amasya’da; Şehzade Korkut, Antalya’da; Şehzade Selim, Trabzon’da; Şehzade Şehinşah ise Konya’da vali idi.

Herkes, babasının tuttuğu büyük evlat Şehzade Ahmed’e veliahd gözüyle bakıyordu. Asker ise Şehzade Selim’i tutuyordu. Bu arada Şehzade Şehinşah’ın ölümü, çocuklarına karşı şefkati pek fazla olan Padişah’ı çok üzdü.

Denizciler üzerindeki nüfuzuna güvenen Şehzade Korkut, İstanbul’a daha yakın olan Manisa valiliğini istedi. Reddedilince Mısır’a bir seyahat yaparak babasına gözdağı vermekle yetindi. Affedildi; ama teklifi kabul edilmedi. 42 yaşındaki Şehzade Korkut, çok alim olmakla beraber, oğlu olmadığı için taht için şanslı görülmüyordu.

Tahttan feragat

Hasta ve yorgun Padişah, dedesi Sultan II. Murad gibi tahttan feragat etmeye kararlıydı. Tercihini vezirlerin istediği Şehzade Ahmed yerine, Safevi tehlikesine karşı hassasiyeti dolayısıyla Şehzade Selim’den yana kullandı.

Babasının kendisinden yüz çevirdiğini düşünen Şehzade Ahmed de ayaklanıp Konya’da kendisini sultan ilan etti. Manevra kabilinden bazı mücadelelerden sonra, Sultan II. Bayezid, Şehzade Selim lehine tahttan feragat etti (1512). Şehzade Selim ile mücadelesinin taht için olduğu, yenildiği için tahtını kaybettiği rivayetleri mübalağalıdır.

Sultan II. Bayezid'in cenazesi
Sultan II. Bayezid'in cenazesi

Entrika ve yalan

Ömrünün son günlerini geçirmek üzere, doğduğu şehir olan Dimetoka’ya doğru yola çıktı. Yaya olarak yanında yürüyen oğluna devlet işlerine dair mühim nasihatler verdi.

Ancak yolda bugün Edirne’nin Hafsa kasabası yakınlarında vefat ettiğinde 60-65 yaşlarındaydı. Saltanatı 31 senedir. Oğlu tarafından zehirletildiği rivayeti çok zayıftır. Zaten çok hastaydı. Cenazesi İstanbul’a getirildi. Bugünki Bayezid semtinde inşa ettirdiği caminin avlusuna gömüldü.

Gençliğinden beri bacaklarından ve ciğerlerinden rahatsızdı. Hatta gençliğinde gut ağrılarını kesmek için afyon aldığından dolayı, bazıları babasına oğlunun müptela olduğunu ispiyonlamıştı. Yüksek yerlerde ahlaksızlığı tiynet edinmiş entrikacı tipler bulunur.

İstikbalin büyük âlimlerinden olacak Müeyyedzade ile Şehzade’nin yakın arkadaşlığını kıskanan bazı kötü niyetliler, babası Sultan Fatih’e gizlice mektuplar yazıp, Şehzade’yi afyona bunun alıştırdığını bile söylemişlerdir. Soğukkanlı Şehzade Bayezid, arkadaşını Mısır’a gönderip, babasına da özür dileyici mektuplar yazarak ortalığı yatıştırmıştır.