Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • Aktüel
    • Akademik
    • English
    • Arabic
    • Diğer Diller
  • Programlar
    • Televizyon
    • Radyo
    • Youtube
  • Yazışmalar
    • Tüm Sualler
    • Sual Başlıkları
    • Sual Gönder
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder

Sual Başlıkları

“ Cemaatle Namaz”

için arama neticeleri gösteriliyor
  • Sual: Sünnet ile farz namaz arasında dua etmek, tesbih çekmek, üç İhlâs okumak günümüzde yapılan bid’atlardendir. Bursa'daki Ulu Câmi'de sünnet namazından sonra müezzin sesli olarak 3 kere ihlâs-ı şerif ve ardından Sübhane Rabbike âyetini okuyor ve sonunda el-Fâtiha diyor. Sünnet ile farz arasında bir şey okunmayacağını biliyoruz. O halde bizim Fâtiha okumamamız mı gerekir? Bu yüzden Ulu Câmi gibi çok mukaddes bir mabedde cemaatle namaz kılmamamız mı daha uygun olur?
    Cevab: Sünnet ile farz arasında konuşulmaz, dua ve tesbih söylenmez. Sünneti ıskat eder diyenler bile vardır. Ancak Hindüvanî gibi bazı âlimler kısa dua ve tesbihler okunabileceğini, ihtiyaç varsa az konuşulabileceğini söylüyor. Sünnet ile farz arasında üç ihlâs-ı şerif okumak; Fatiha okumak, salâvat söylemek bid’attir. Fıkıh kitaplarında sünnet ile farz arasında 15 âyet-i kerime okuyacak kadar beklenir, sonra farza kalkılır buyuruluyor. Bazıları bunu o kadar âyet-i kerime okunur diye zannetmiş olsa gerektir. Nitekim üç ihlâs-ı şerif, subhane rabbike.. de söylenince 15 âyet oluyor. Müezzin Fâtiha dediği zaman, cemaatin Fâtiha okuması gerekmez. Okusa da bir şey lâzım gelmez. Câhillikle yayılan bid’atleri değiştirmek bazen çok zor olabiliyor. Buna bakmamalı, câmiye gitmelidir. Câmiye gidilmezse, hem cemaatle namaz sünnet-i müekkedesi terk edilmiş olur; hem de çok sevap ve hizmet etme imkânları elden kaçırılır. Müezzinin ameli, cemaate zarar vermez.
    24 Aralık 2010 Cuma
  • Sual: Kadınlar cemaatle namaz kılmak için câmiye gidebilir mi?
    Cevab: Dinin emirlerinin yeni tebliğ ediliyor olması sebebiyle Hazret-i Peygamber ilk zamanlar kadınların süslenmeksizin ve koku sürmeksizin cemaate gelmesine müsaade etmiş; ancak erkekler saf tuttuktan sonra çocukların, bunların da arkasında kadınların durmasını emretmişti (Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî). Cemaatle namaz bitince, kadınlar erkeklerden önce çıkabilsin, böylece iki cins birbirine karışmasın diye, Resûlullah bir müddet oturup, sonra kalkardı. Hatta mescidde -bugün de Bâbü’n-Nisâ diye bilinen- ayrı bir kapı tahsis etmişti. (Buhârî, Nesâî, Ebû Dâvud). Din bilgileri yayılınca, artık Hazret-i Peygamber hanımların cemaate gelmesini istemedi. Evvelâ sadece el ayak çekildiği gece namazlarına (akşam, sabah, yatsı) gelmelerine müsaade etti (Müslim, Tirmizî). Kendisine “Seninle namaz kılmayı seviyorum ya Resûlallah” diye arzeden Ümmü Humeyd’e, “Biliyorum. Şu var ki, kendi evinde kılacağın namaz, mescide kılacağın namazdan daha hayırlıdır. Kadınların en hayırlı mescidleri, evlerinin en tenha köşesidir” buyurdu. Bu hanım vefatına kadar hep evinde namaz kıldı. (İbni Hüzeyme, İbni Hibbân, Ebû Dâvud)
    Hazret-i Peygamber, bir cenâzede rastladığı hanım topluluğuna, “Sevap için geldiniz; günahla dönün!” buyurmuştu (İbni Mâce). Bu sebeple kadınların cenâzeye iştiraki tahrîmen mekruh olarak görülmüştür. Nitekim Hazret-i Âişe der ki: “Resûlullah, kendisinden sonra kadınların ne âdetler çıkardığını görse idi, Benî İsrâil'in kadınları men edildiği gibi mutlaka onları mescidlere gelmekten men ederdi” (Buhârî, Müslim, Tirmizî, Ebû Dâvud, Taberânî). Reddü’l-Muhtâr, bu meseleyi, zamanın değişmesiyle hükümlerde meydana gelen değişikliğe misal verir ve der ki: “Bu onun zamanındaki kadınlar hakkında söylenmiştir. Ya zamanımız kadınlarına ne demeli? Sahihayn'da Ümmü Atiyye'den rivayet olunan, ‘Biz cenâzelerin peşinden gitmekten men olunduk; ama kat’i olarak yasaklanmadı’ hadîs-i şerîfi, o zamana mahsus olmak gerekir. O zaman kadınların mescid ve bayramlara çıkmaları mübah idi.” 
    Bu sebeple Abdullah bin Ömer, Cuma namazı için câmiye gelen hanımlara “Ey hanımlar, buradan çıkıp evlerinize dönseniz, sizler için daha hayırlıdır” buyurdu (Taberânî). Cuma namazı, kadınlara farz olmadığı gibi; cemaatle namaz da yalnızca erkekler için sünnet-i müekkededir. Reddü’l-Muhtâr metninde der ki: “Kadınların cemaate gitmeleri, Cuma, bayram namazı ve vaaz için bile olsa tahrimen mekruhtur. Velev ki ihtiyar olsunlar veya gece namazı olsun. Müftâbih kavil budur.”
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Bazı Aleviler Müslümanız dediği halde, İslâmiyet ile alâkası olmayan ibâdetler yapıyorlar. İslâmiyet, bunlara ve cemevleri yapılmasına izin verir mi?
    Cevab: İslâmiyete göre idare olunan yerlerde, müslümanız diyenler, câmiden başka mâbed yapamaz. Dinin bildirdiği ibâdetlerden başka şeylere ibâdet adını veremez. Aksi takdirde mürted sayılır. Türkiye laik bir memlekettir. Herkes istediği mâbedde ibâdet edebilir. Müslümanlar câmiye, Aleviler cemevine gider. Kimse karışamaz.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Câmide dağıtılan şekeri yemek, namazdan önce câmide uyumak câiz midir?
    Cevab: Câmiye itikaf niyetiyle girilir. İki rek’at namaz veya vakit girmişse vaktin farzı kılınır. Sonra bir şey yenebilir, uyunabilir.
    22 Kasım 2011 Salı
  • Sual: Câmiye girince, namaz kılanlara selâm verilir mi?
    Cevab: Câmiye girince “esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhissâlihîn” denir. Rastladığına selâm verilebilir. Namaz kılana selam verilmez, verilirse almaz. Kur’an-ı kerim okuyup dinleyene, vaaz dinleyene selâm verilmez.
    22 Kasım 2011 Salı
  • Sual: Hemoroid sebebiyle sık sık akıntı geliyor. Bu sebeple Mâlikî mezhebini taklit ediyorum. Evde hanımıma imam olabilir miyim?
    Cevab: Hanefî mezhebinde özürlü özürsüzlere imam olamaz. Mâlikî’de olabilir. Kendi mezhebinizi gözeterek dışarıda imam olmamak; evde başka çare bulunmadığı için imam olmak uygundur.
    23 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Mızraklı İlmihal’de Namazda İmamet bahsinde şöyle bir ibare var: "Lâhık, iftitah tekbirini imam ile beraber almış, fakat sonra kendisine hades vâki olduğundan, abdest alıp, tekrar imama uyana denir. Bu kimse, yine evvelce olduğu gibi kıraatsiz, rükû' ve sücûd tesbihlerini ederek namazını kılar. O kişi, eğer dünya kelâmı söylememiş ise, imamın ardında gibidir. Lâkin câmiden çıktıktan sonra, pek yakın yerden abdestini almalıdır. Zira, çok ileriye giderse, namazı fâsid olur diyen vardır". İleriden kasıt nedir?
    Cevab: Yakın yerde abdest alma imkânı varken uzağa giderse demektir.
    9 Şubat 2012 Perşembe
  • Sual: Mesbuk, abdestinin bozulacağına kanaat getirirse, imamın selâmını veya yanılma secdesini yapmasını beklemeden imamdan önce [teşehhüd miktarı oturduktan sonra] kalkabilir mi? Bu sebep mesbukun imamın selâmından önce kalkması için özür olur mu?
    Cevab: İmam teşehhüd mikdarı oturduktan sonra mesbukun ayağa kalkması caiz ise de, mekruhtur. Bekleyip selamdan sonra kalkmalıdır. Abdesti bozulursa, gidip abdest alır ve namazını tamamlar.
    27 Mart 2012 Salı
  • Sual: Münferid veya cemaatle namaz kılan bir kimsenin Namaz içinde abdesti bozulup gidip abdest aldıktan sonra namazını tamamlamasının caiz olmasında bazı şartlar var mıdır?
    Cevab: Evet.
    1—Hades, semâvî olmak (mesela birisi vursa ve kan çıksa olmaz).
    2—Musallînin bedeninden zuhur etmek.
    3—Guslü, mucip olmamak.
    4—Vukuu nâdir olmamak.
    5—Musallî, hades hâliyle, bir rükün edâ etmiş olmamak.
    6—Yürüme hâlinde, rüknü eda etmiş olmamak.
    7—Salâta münâfî (namaza aykırı) iş yapmamak.
    8—Lâbüd (gerekli) olmayan işi yapmış olmamak.
    9—Hades vukuundan sonra, özürsüz gecikmemek.
    10—Sebk-ı hadesten sonra, musallînin, geçmiş hadesi zâhir olmamak (önceki bir abdest bozukluğu ortaya çıkmamak).
    11— Musalli, sahib-i tertip ise, üzerinden geçmiş namaz olduğunu hatırlamamak.
    12—Muktedî namazını, başka yerde tamamlamamak.
    13—İmam, imamlığa elverişli olmayanı yerine geçirmemek. (Nimet-i İslâm)
    30 Mart 2012 Cuma
  • Sual: Şirketimizde bir oda mescit olarak ayrılmıştır. Dinî kitaplar ve namaz kılınacak yerler vardır. Bina ve işyerlerinde namaz kılmak için ayrılan oda mescit hükmünde midir?
    Cevab: Sadece namaz kılınıyorsa mescid hükmündedir. Mecburiyet olmadıkça abdestsiz girmemelidir.
    9 Nisan 2012 Pazartesi
  • Sual: Cemaatle namaz kılarken elinde olmayan bir sebeple abdesti bozulunca, abdestini yeniledikten sonra namaz kıldığı yere dönüp imama uyması gerekir. Eğer namaz kıldığı yere dönmeyerek başka yerde imama uyarsa namazı fâsid oluyor. Yani namaza nerede başladı ise orada mı tekrar imama uymalıdır? Yoksa sonraki gelişinde bir iki saf önde arkada olması namazını ifsâd mı eder?
    Cevab: Burada kasdedilen, kadın safı gibi iktidaya mani bir engelin bulunmasıdır. Yoksa abdest aldığı yer caminin içinde ise, buradan imama uyabilir. Arada kadın safı, nehir, yol gibi iktidaya bir mâni varsa, en arka safa durup namazı tamamlar. Namaz bitmişse, herhangi bir köşede tek başına tamamlar.
    8 Mayıs 2012 Salı
  • Sual: Namazda abdesti bozulan imam istihlâf ettiğinde (yerine birisini geçirdiğinde) eğer sehv secdesi yapması gerekiyorsa nasıl bildirir?
    Cevab: Abdesti bozulup yerine cemaatten birini geçiren imam, bir parmakla bir rek’at kaldığına, iki parmakla iki rek’at kaldığına işaret eder. Rükû’u terk ettiğine işaret ediyorsa elini dizlerine, secdeleir terk ettiğine işaret ediyorsa alnına, kırâatı terk ettiğine işaret ediyorsa elini ağzına, tilâvet secdesini terk ettiğine işaret ediyorsa alnına ve diline, secde-i sehvi terk ettiğine işaret ediyorsa göğsüne koyar. (Dürrü’l-Muhtâr)
    30 Haziran 2012 Cumartesi
  • Sual: Teyp veya hoparlör ile okunan ezan ve kıldırılan namaz câiz olmadığına göre, telefonla yapılan akidlerin de sahih olmaması veya teypten müzik dinlemenin mahzuru olmaması gerekmez mi?
    Cevab: Verilen misallerin hiç biri diğerine benzememektedir. Her câmide ezanın müezzinin kendi sesiyle okunması şarttır. Merkezî ezan, sahih olmaz. İmama uymanın sahih olması için de imam ile aynı mekânda bulunmak şarttır. İmam bir odada bulunup, cemaat bu odayla bağlantısı olmayan başka bir odada olsa, arada hoparlör veya televizyon irtibatı olsa, bu odada imama uyanların namazı sahih olmaz. Çünki ezan ve namaz gibi ibâdetlerde vâsıta kullanmak câiz değildir. Akdin sıhhati için, birbirine uygun iradenin ortaya konulması kâfidir. İsbat şartı ayrıdır. Binaenaleyh telefonla akid yapmak, vekâlet vermek, zevcesini boşamak câizdir.
    Telefonda, radyoda ve hoparlörde bir söyleyen adamın sesi; bir de elektrikle mıknatısın hâsıl ettiği metalik ses vardır. Yekdiğerine çok benzeyen bu iki ses, ayırd edilmese bile birbirinin aynı değildir. Birisi asıldır, ikincisi bunun benzeridir. Sinemada ve televizyonda hareket eden şekiller gibidir. Hiç kimse bu şekiller, kendilerini meydana getiren asıl kimselerin aynıdır diyemez. Akidlerde, boşanmakta, zekât vermekte yazışmak ve vekil tayin etmek, yani vâsıta kullanmak câiz olduğu malumdur. Telefon ve hoparlör de mektup gibi vasıta olduğu için caiz olmaktadır. Ezanda ve nemazda ise kendinin okuması şarttır. Onun için zekât vekâleti ve boşanma ile ezan ve nemaz bu bakımdan ayrılmaktadır.
    Teyp, çalgı âletinin çıkardığı sesi kaydedip neşredince, çalgı âletini kendisi olmaktadır. Musikide esas olan, ahenkli ses çıkışıdır. Çalgı âleti zaman ve mekâna göre değişebilir.
    3 Temmuz 2012 Salı
  • Sual: Namazda abdesti bozulan ne yapar?
    Cevab: Namazda abdesti bozulan, derhal en yakın yerden ve namaza muhalif hareket yapmadan abdest alıp kaldığı yerden devam eder. Eksik kalanları tamamlar. Tekbir almasına gerek yoktur. İmama uymuş ise, buna lâhık denir. Aynı şekilde abdest alıp tekrar gelip imama uyar, imam selâm verince kalkıp eksik bıraktıklarını kıraatsiz olarak tamamlar. Kıraat etse de zararı yoktur. Rükû’ ve secde tesbihlerini söyler. Abdest alıp gelinceye kadar yolda kıraat etmez; ama tesbih ve abdest duaları söyleyebilir. Bu kişi imam ise, ardından birini çeker veya birisi imamın çekmesini beklemeden imam olur. İmam da gidip abdestini alır ve sonra gelip cemaate uyarak namazını tamamlar. Cemaat namazını bitirmişse, tek başına tamamlar. Yeniden kılsa da olur. İmam kimseyi bırakmaz, yerine de birisi geçmezse, Ulu Câmi gibi yerlerde imam hemen abdestini alıp tekrar imamete geçip namazı kıldırmaya devam eder, cemaat bu sırada imamı bekler. Eğer imam yerine birisini bırakmadan veya birisi imamın yerine geçmeden imam câmiden çıkarsa, cemaatin namazı bozulur. İmam veya cemaat yahud münferid olup abdesti böyle bozulan, yolda dünya kelâmı söylerse, abdestten başka işle meşgul olursa, yakın yerde abdest alma imkânı varken uzağa giderse, namazı bozulur.
    3 Temmuz 2012 Salı
  • Sual: Cemaat ile namazdan sonra müezzinin yüksek sesle tesbihat yaptırması uygun mudur?
    Cevab: Cemaatle namaz kılındıktan sonra herkesin âyetülkürsî ve tesbihleri kendisinin yapması sünnete uygundur. Müezzinin yüksek sesle yaptırması ancak cemaat tesbihleri bilmiyorsa câiz, aksi takdirde bid’attir. Alâ resûlinâ salavat, ardından subhanallahi velhamdülillahi velâ ilahe illallahü vallahü ekber demek; tesbihin her 33 devrinin başında zülcelâli, zülkemâli, zülkudreti demek bid’attir. Farzdan hemen sonra salaten tüncinâ okumak da böyledir. Müezzinlik, ezan ve ikamet okumak demektir ki sevabı çoktur.
    20 Ekim 2012 Cumartesi
  • Sual: İmam Ebu Yusuf’un “Kelâm ilmi ile uğrasanların imam olması caiz değildir” sözü ne mânâya gelmektedir? Kelâm ilmi ile meşhur olmuş âlimlerin arkasında namaz kılınmaz mıydı?
    Cevab: Kelâm ilmi, münazara, muhatabı tekfir, bâtılı tasvire yol açabilir. Acemiler bu hususta daha da ileri gidebilir. Üstelik bunlar ekseriya cedelcidir, cemaatin önüne geçmesi ve insanlardan tasvip görmesi kolay değildir. Kendisini istemeyen bir cemaata imam olmak mekruhtur.
    17 Ocak 2013 Perşembe
  • Sual: Sunnipath adındaki bir siteye Vehhabîlerin arkasında namaz kılınıp kılınamayacağı sorulmuş; sitede de "Bid’at ehli arkasında namaz kılmak yalnız kılmaktan efdaldir" diye cevap gelmiş; kaynak olarak da Dürrü’l-Muhtar verilmiş. Bu fetvânın aslı var mıdır?
    Cevab: Bid’at ehli olmayan cemaat varsa, bid’at ehlinin arkasında kılınan namazdan cemaat sevabı alınır, ama mekruh da olur. Dürrü’l-Muhtar’da böyle yazıyor. Bid’at ehli olmayan cemaat yoksa, mekruh olmaz. Tergîbü’s-Salât’ta da böyledir.
    5 Mart 2013 Salı
  • Sual: Câmiye abdestsiz girmek uygun olmadığına göre, Bursa Ulu Câmii gibi bazı câmilerin içinde şadırvan bulunmasının sebebi nedir?
    Cevab: İçeride abdesti bozulanların hemen burada alıp namazı binâ etmesi (namaza devam edebilmesi) için yapılmıştır.
    24 Nisan 2014 Perşembe
  • Sual: Namaz arasındaki tekbirlerde, kalkarken ya da otururken, imamın ses tonunda değişiklik yapması, yavaşça veya sesli bir şekilde söylemesi caiz midir?
    Cevab: Caizdir, cemaat böylece imamın sonra ne yapacağını biliyor, hata yapmıyor. Müminlerin güzel gördüğü şey, Allah katında da güzeldir. Her bid’at kötü değildir. Bu, bir ibadet değildir.
    7 Şubat 2015 Cumartesi
  • Sual: Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî’nin Ehli Sünnet İtikadı adıyla neşredilen kitabında (sayfa 87) şöyle diyor: “İmama hades vaki olması, cemaate de hades vaki olması gibidir”. Şerhinde de: “İmamın abdestinin bozulması cemaatin de namazının bozulması demektir.” Halbuki ilmihal kitaplarında, imamın abdesti bozulduğu takdirde yerine başka biri geçer ve namaza devam edilir yazıyor. Malumat verebilir misiniz?
    Cevab: İmamın abdesti bozulur; yerine birini bırakmadan câmiden çıkar veya cemaatten birisi yerine geçmezse, cemaatin namazı bozulur, demektir.
    17 Aralık 2015 Perşembe
  • Sual: Günümüzdeki câmiler devlete bağlı ve devletin malı olduğu için, burada namaz kılmak kerahatle caiz olur; imkân varsa başka yerde kılmalıdır diyenler oluyor. Doğru mudur?
    Cevab: Câmiler, devlete bağlı ise de, devlet malı değildir. Olsa bile bunun namazın sıhhatine tesiri yoktur. Câmilerdeki namazlar, fıkıh kitaplarındaki şartlara göre kılınıyorsa, burada namaz kılmanın hiç mahzuru yoktur.
    29 Ocak 2017 Pazar
  • Sual: Mâlikî Mezhebinde, bid'at ehli olduğu bilinen imama uymanın namazı hiç sahih yapmayacağı doğru mu? Amelde bidat mi itikadda midat mi? Bunun Hanefi'de hükmü nedir?
    Cevab: İtikadda bidat kast ediliyor. Mesela Şiî’nin arkasında namaz kılınmaz.
    23 Kasım 2017 Perşembe
  • Sual: Bir Şiî, Ehl-i Sünnet olsa, namazlarını kaza eder mi?
    Cevab: Ayağını yıkamayıp meşhetmişse, bunları mutlaka kazâ eder; çünki abdesti sahih değildir. Ayrıca cem ederek kıldığı namazların, vakti girmeden kılınanları kazâ eder. Çünki sahih olmamıştır. Diğer namazları eğer şartlarına muvafık kılınmışsa kazâ gerekmez; borç düşmüş; ama itikadındaki bid’attan dolayı sevab hâsıl olmamıştır. Hepsini kazâ ederse iyi olur.
    3 Ocak 2018 Çarşamba
  • Sual: Namaz sonrası cemaatle birlikte tesbihat yapmak bid’at mıdır?
    Cevab: Bid’attir. Ancak cemaate öğretmek niyetiyle müezzinin yüksek sesle tekrar etmesi caizdir.
    1 Şubat 2018 Perşembe
Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • TR
  • EN
© 2019
  • Anasayfa
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder