Sual: Hiç kazâsı olmayan kimsenin kazâ namazı kılması câiz midir?
Cevab:
Kazâya namazı kalan kimse, bunlar birkaç tane ise hemen kazâ eder. Kazâları çok ise, nafaka kazanmak ve istirahat için geçirdiği zamanlardan arta kalan zamanlarda fırsat buldukça her kazâ kılar; hem de nâfile namazların yerine kazâ kılar. Kazâları bitince, tekrar nâfile kılabilir. Kazâya devam da edebilir.
Fetâvâ-yı Hindiyye’de kazâ namazları bahsinde diyor ki: Attâbiyye'de Ebû Nasr'dan rivayeten : «Hiç bir vakit namazını geçirmemiş olan bir kimse, ihtiyatlı olmayı dileyerek, ömrünün bütün namazlarını kazâ ederse, eğer bunu, namazlarındaki noksanlık ve kerahetten dolayı yapmışsa, yaptığı güzel bir iş olur. Bu sebeplerden dolayı yapmıyorsa namazından şüphe etmiş olur ki bu doğru değildir. Bu kazâları, sabah ve ikindi namazlarından sonra kılmamalıdır. Çünki bu vakitlerden sonra nâfile namaz kılınmaz. Büyüklerin pek çoğu fesada gitmiş olması şüphesi ile namazlarını kazâ etmişlerdir.» Muzmarat'ta da böyledir. Böyle yapan bir kimse, bütün rek'atlerde Fâtihâ ve sûre okur. Zahıriyye'de de böyledir.
Vitri ve akşam namazını da kazâ eder. Ancak bunları dört rek’at kılar. Çünki üç rek’atlik nâfile olmaz. Hazret-i Peygamber buteyrayı, yani tek rek’atlik nâfileyi men etmiştir. Tahrimen mekruhtur. İbni Âbidin “İmam-ı Azam Ebu Hanife’den nakledilen ömrü boyunca kıldığı namazları kazâ etmiştir sözü sahih ise, akşam ile vitri dört kılmıştır deriz” diyor (Vitr ve Nevâfil Bâbı, I/489-490, Türkçe tercemesi III/76)).
Şöyle ki: Vitri üç rek'at kılar; kunut yapar ve teşehhüd miktarı oturduktan sonra kalkıp bir rek'at daha kılar. Bu durumda, kazâya kalmış vitri varsa, onu kılmış olur; yoksa kıldığı bu namaz nafile olur. Ve bu kimsenin, nafile bir namazda kunut duası okumuş olması hiç "bir zarar vermez. Akşamda da böyle yapar; üçüncü ve dördüncü rek’atlerde sure okur. Cuma günü zuhr-i âhir kılan da eğer kazâsı yoksa son iki rek’atte sure okumalıdır. Sünnet namazlarda her rek’atte sure okumak şarttır. Farzlarda şart değil ise de okumanın mahzuru yoktur.
Namazı şartlarına uygun olarak kılanın namazı sahihtir. Vesveseye lüzum yoktur. Namazın şartlarından birinin eksik olduğunu sonradan anlaşılırsa, bu namazı iade müstehabdır. Vâcib, sünnet ve müstehablardaki eksiklik yahud kerahetle kılma hâlinde de böyledir. Farz ve vâciblerdeki eksiklik kasıtlı ise her zaman iade vacibdir. İlk kıldığı sahih ise, bu kıldığı nâfile olur. İlk kıldığında bozukluk varsa, bu onun yerine geçer. Üç rek’atlik farz kazâsına bir rek’at daha eklemek mahzurlu değildir. Bid’at ile vâcib olmasında tereddüd edilen şey terk edilmez. Tatarhâniyye’de seleften birçokları bozulma şüphesiyle namazlarını kazâ etmiş; ama sabah ve ikindiden sonra bunu yapmadıkları gibi akşam ve vitri de üç oturuşla dört rek’at kılmışlardır. (İbni Âbidin, Vitr ve Nevâfil Bâbı).
Kazâsı olan kimsenin, akşam ve yatsının son sünnetinde üç rek’atlik kazâ kılması mahzurlu değildir. Çünki sünnet olan o mahalde vaktin farzından başka bir namaz daha kılmaktır. Kazâ namazı, vaktin farzından başka bir namazdır. Kazâ kılınca bu sünnet yerine getirilmiş olur. Ama sevabı elbette kazâsı olmayandan daha aşağıdır. Kazâsı olanın kazâ kılması, nâfile kılmasından evlâdır. Ancak beş vaktin sünnetleri ile duhâ gibi namazlar böyle değildir. Kazâsı olan bunları ayrıca kılabilir. Evlâ olan budur. Yerine kazâ kılsa da olur. Ancak bu söylenenler özürle kazâya kalmış namazlar içindir. Özürsüz kazâya namazı kalan kimse nâfile kılarsa sevab alamaz.
Akşam namazını kılmış olan bir kimse imama uyarsa, imam sağa selâm verince kalkıp bir rek’at daha kılar. Bu namazı sahih olursa da, imama muhalefet ettiği için mekruh işlemiş olur. Bu kimsenin ikamet getirilirken bile olsa o mescidden çıkması gerekir. Çünki ya imama uyacak, ya da namaz kılmadan duracaktır. Namaz kılmadan durmanın keraheti, imama uymaktan daha fazladır. (İbni Âbidin, İdrâk-i Farîza (Farza yetişme) bâbı)
4 Nisan 2011 Pazartesi