Günah işlemekte ısrar ayrı bir günah mıdır? Isrardan bahsetmek için devamlı işlenen günahın aynı cins olması şart mıdır?
Ehl-i sünneti itikadına göre günahlar büyük ve küçük günahlar (kebâir ve sagâir) olmak üzere ikiye ayrılır. Şirk, adam öldürme, yalan şahitlik, harb meydanından kaçmak, fâiz almak, yetim malı yemek, anne-babaya isyan, namuslu kadına iftira, hırsızlık, zinâ, şarap içme, sihir yapma gibi büyük günahlar şartlarına uygun tövbe ile affedilir. Tövbe edilmemişse, belâ ve musibetler ile yahud kabir azabı ile cezâsı ödenir. Temizlenmezse, şefaat ile affedilebilir. Nihayet bu da olmazsa cehennem ateşi ile temizlenir.
Nâmahreme bakmak, çıplak tenine dokunmak, baş başa kalmak, zevk için istimnâ, lânet etmek, zararsız yalan, gıybet, insanların evlerini gözetlemek, bir müslümana üç günden fazla küs durmak, namazda kasden gülmek, kerahet vaktinde namaz kılmak, bayramda oruç tutmak, deliyi veya çocuğu mescide sokmak, kıbleye karşı def-i hacet etmek, kadının mahremsiz seyahati, müşteri kızıştırma, Cuma ezanı sırasında alışveriş, malın ayıbını gizlemek, evde köpek beslemek, şarap dışındaki içkileri içmek, şarap satmak, ayakta bevletmek, mescide cünüp girmek, zekâtı malın âdisinden vermek, çalgının mübah olmayanlarını dinlemek, leş yemek, eti yenen hayvanın koç yumurtası, mesanesi gibi yenmesi yasaklanan yerlerini yemek, kadını bâin talâkla boşamak, çocukları arasında ayrım yapmak, hâkimin taraflardan hediye kabul etmesi, başkasının yerinde izinsiz namaz kılmak, resme karşı namaz kılmak, fitne çıkaranlara silah satmak, acıkmadan yemek, suizan, hased, cünüp olarak Kur’an okumak hep küçük günahlardandır.
Küçük günahlar ise, tevbenin yanında, yapılan hayırlı işler sayesinde affedilir. Nitekim âyet-i kerimede meâlen “Şüphesiz hâsenât, seyyiâtı (iyilikler, kötülükleri) giderir” buyuruldu.  Resulullah aleyhisselâma bir adam geldi. Ağlayarak yabancı bir kadını öptüğünü itiraf etti. Resulullah bir şey demeden ezan okundu. İkindi namazını beraberce kıldılar. Adam tekrar günahını arzedince, Hûd sûresi’nin “Şüphesiz hasenât, seyyiâtı giderir” meâlindeki 114. âyet-i kerimesi nâzil oldu. Hadis-i şerifte “İki namaz, arasındaki günahlara, iki Cuma namazı da, arasındaki günahlara, Ramazan orucu diğer ramazan orucu arasındaki günahlara keffârettir” buyuruluyor. Hazret-i Peygamber, Muâz bin Cebel’e buyurdu ki: "Kötülüğün ardından hemen iyiliği yetiştir ki onu silsin”. Nisâ sûresinin 31. âyet-i kerimesinde meâlen “Büyük günahlardan kaçınırsanız, küçük günahlarınızı affederiz” buyurulmaktadır. Kişi arada büyük günah işlese bile, bu, küçük günahların iyiliklerle silinmesine engel değildir. Günah işlemeye kasdedip de imkânı varken Allah korkusuyla vazgeçenin, kazandığı sevab, küçük günahlarını siler.
Günahta ısrar ayrı bir günahtır. Rûm sûresinin 10. âyet-i kerimesi bunu beyan etmektedir. Günâhta ısrardan maksat, kişinin günâh işleme niyetinin devam etmesidir. İsterse günâhı ara sıra yapsın veya sadece bir kere yapsın. Büyük veya küçük günâhtan rücû eden, bir günde yetmiş kere günâh işlese de, ısrar etmiş olmaz. Günâhta ısrar etmek, küçük günâhı büyük yapar. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Lâ sagîre ma’al ısrâr ve lâ kebîre ma’al istiğfâr” yani küçük günâhta ısrâr edilirse büyük günâh olur. Büyük günâha istiğfâr edilirse afv olur, artık günâh kalmaz.
Demek ki, büyük günahı devamlı işlemek kasdıyla bir defa bile işlemek, ısrar demektir. Küçük günahta ısrar etmek, ise bunun büyük günaha dönüşmesine yol açar. Israr, devamlı işleme kasdıyla ve arada hayırlı bir iş yapmaksızın aynı günahı üç kere işlemektir. Meselâ bir kimsenin devamlı gıybet etmesi yahud devamlı ipekli giymesi gibi. Şir’atü’l-İslâm’da diyor ki: Eğer cinsi muhtelif küçük günahlar bir araya gelirse, yine kebîre (büyük günah) hâline dönüşür. Ahlâk kitaplarının günaha ısrar bahsinden anlaşılan, büyük günahlarda günaha ısrar için aynı günahın devamlı işlenmesi ve devamlı işlenmeye karar verilip icraata geçilmesi aranır. Şu halde küçük günahın büyük günaha dönüşmesi için aynı günah olması gerekmediği halde, büyük günahta ısrardan bahsedebilmek için aynı günahın tekerrürü aranır.
Küçük günahı günah olarak bilerek işlerse küçük günahtır. Hafif görürse veya bununla övünürse (meselâ “Şu günah işi nasıl yaptım ama!” diye böbürlenerek anlatırsa) yahud işleyen insanların örnek aldığı bir âlim olursa ya da ısrar ederse büyük günah olur. [Küçük günahın günah oluşu kat’î delille sâbit ise, hafif görmek küfrdür. Nasılsa küçük günah deyip, Allah’ın setretmesine ve mühlet vermesine güvenirse küfr olmaz, büyük günah olur.]
Abdülhakîm Arvâsî, gayrı matbu Sevânihü’l-Efkâr zeylinde eserinde der ki: Üç sagîre (küçük) günah, aralarında keffâreti mûcib tevbe, sadaka, tesbih gibi bir hâl olmaksızın ictima’ ederse günah-ı kebîreye dâhil olurlar.
(Birgivî Vasıyetnâmesi Şerhi, Türpüştî Risâlesi, Berîka, Tefsir-i Kurtubî, Miftâhü’l-Felâh, Kimyâ-i Seadet, Şir’atü’l-İslâm)


20 Ekim 2012 Cumartesi
Alakalı Başlıklar