Dağda, kırda yetişen böğürtlen, kestane, ceviz, badem gibi yabani meyvelerin zekatı verilecek midir?
Dürrü’l-Muhtar’da diyor ki: “Dağda veya ovada yetişen meyveyi hükümet korursa, öşür vacip olur. Çünkü o meyve maksud bir maldır. Hükümet korumazsa öşür yoktur. Çünkü av gibidir.” İbn Abidin burasını izah ederken diyor ki, “Hükümet korursa sözünden murad, balı ve meyveyi korumasıdır. Zahire göre maksat, harbi olan düşmanlardan, asilerden ve yol kesenlerden korumaktır. Yoksa her şahıstan koruması değildir. Çünkü dağların yemişi mübahtır. Müslümanları ondan menetmek caiz değildir. İmam Ebu Yusuf'a göre, dağlarda bulunan şeye öşür yoktur. Çünkü o yer sahipli değildir. Tarafeyn'e göre ise, bal ile meyveye malik olmaktan maksat, üretmektir. Bu da hasıl olmuştur. Binaenaleyh öşür alınır. Maksut maldan murad, hükümetin korumasını istediği maldır. Yahut elde edilmesi istenen maldır. Onun için de korunması şarttır ki öşür vacip olabilsin. Zira öşür himayeye bağlıdır.” Mebsut’ta der ki, Ebu Yusuf’un delili, öşrün, öşür arazisi mahsulünden verilmesi lazımdır; dağ meyveleri ise av gibi mübahtır. Daha kuvvetli olan diğerlerinin kavlinin delili ise, bu meyvelerin tamamı kazançtır. Dolayısıyla zekatın lazım olması hususunda mahsulün kendi mülkünde olmasıyla başkasının mülkünde olması arasında fark yoktur, maden gibidir.” Şu halde, kimseye ait olmayan yerlerde ektiği (veya suladığı, budadığı, ilaçladığı) ağaçlardan öşür vermesi, Tarafeyn’e göre lazım, Ebu Yusuf’a göre değildir. Kendiliğinden bitmiş meyvelerin ise hiç öşrü olmaz; aksi takdirde bu meyvelerden kimse bir tane bile yiyemezdi.


29 Kasım 2022 Salı
Alakalı Başlıklar