Gelişmiş Arama İçin Tıklayınız!

İmam-ı Azam Ebu Hanife, “İki sene olmasaydı Numan helak olurdu” demiş midir?
Lev lâ senetân le-heleke’n-Numan diye meşhur bu söz tespit edilebilen en erken Mektubat-ı Masumiyye’de ikinci cilt 61. mektupta geçer, ama Cafer Sadık’tan bahis yoktur. “Ebu Hanife Numan-ı Kufi, ömrünün son iki senesinde, ictihadı bırakarak, uzlet eyledi. Vefatından sonra, rüyada, ‘Son iki sene olmasaydı, Numan helak olurdu’ dedi. Uzletinin sebebi, bu marifeti tamamlamak idi. Bu marifetin neticesi olan, imanın kemaline kavuşmak idi. Yoksa, ilimde ve amelde, derecesi çok yüksek idi. Hiçbir amel, ictihad derecesine ulaşamaz. Hiçbir ibadet, ders vermek makamına varamaz.” 1845’de vefat eden muhaddis Abdülaziz Dehlevi’nin Tuhfe-i İsna Aşeriye kitabını Bağdad ulemasından Mahmud Şükrü Alusi 1883’te Muhtasaru Tuhfe-i İsnâ Aşeriye adıyla kısaltmıştır. Hakikat Kitabevi bu kitabı ofset oyluyla basmıştır. Orada da iki sene değil iki sünnet kelimesi geçer ki ikisinin de yazılışı aynıdır: “Ehli sünnetin reisi olan İmam-ı A’zam Ebû Hanîfe, ‘Eğer o iki sene olmasaydı Numan helak olurdu’ diye övünürdü. Yani İmam Cafer Sâdık’tan ilim tahsil ettiği iki senedir. Birkaç kişi onun ilmini ve usulünü bundan, babası Muhammed Bâkır’dan ve amcası Zeyd bin Ali’den aldığını söylemiştir.” Bu iki seneyi, iki sünnet, yani Resulullah’ın ve ashabının sünneti diye tefsir edenler de olmuştur. Arapça’da sene ve sünnet kelimeleri aynı yazılır. O, Ehl-i Sünnet arasında en güzel bir lisanla övünerek şöyle diyenlerdendi: "Eğer iki sene olmasaydı Numan helak olurdu." Yani İmam Cafer Sadık'ın -Allah ondan razı olsun- ilim tahsil etmek için yanında bulunduğu iki sene. Birden fazla kişi, onun ilmini ve metodunu bu adamdan, babası İmam Muhammed el-Bakır'dan ve amcası Zeyd bin Ali bin el-Hüseyin'den -Allah onlardan razı olsun- aldığını söylemiştir. (1/8) Alusi, Sabbü'l-Azâb alâ Men Sebbe'l-Eshâb kitabında, bu sözü nakleder ve “Bununla İmam Cafer Sadık’a ilim öğrenmek için refiklik ettiği iki seneyi kasteder, der. Birçok büyük zâtın, “İlim ve yolu bu İmam’dan, babası İmam Muhammed el-Bakır’dan ve amcası Zeyd bin Ali bin el-Hüseyin’den tahsil etti” dediğini söyler. Muhammed Zahid Kevseri ise, İrgâmü’l-Merîd kitabında, “İki sene olmasaydı Numan helak olurdu diye nakledilen sözü, mutemed hiçbir âlimin eserinde görmedim. Söylemişse de ne kast ettiği açık değildir” der. İrgâmü’l-Merîd kitabını da Hakikat kitabevi bastırmıştır. Bu rivayet daha ziyade Şii literatüründe pek yaygındır ve Ebu Hanife’yi On iki imama bağlamak gayretkeşliği ile izah edilir. Muhammed Rıza el-Hakîmî adında bir Şii, 2010 senesinde bu rivayeti ispat için Lev Lâ Senetân Le-Heleke’n-Nu’man isminde 425 sayfalık bir kitap bile yazmıştır. Şia kaynakları, siyasi davalarına İmam Ebu Hanife’nin karizmasıyla kuvvet vermek için, onun Zeyd, İbrahim, Nefsü’s-Zekiyye gibi Alevi isyanlarına destek verdiğini; hatta annesinin Cafer Sadık ile evlendiğini söyler. Böylece İmam Malik, Şafii ve Ahmed de Şia’nın mahsulüdür. Halbuki İmam Cafer ile İmam Ebu Hanife hemen hemen yaşıttır. Zeydîler ise Ebu Hanife’nin Zeyd’in talebesi olduğunu iddia eder. Bilindik Şii propagandasından ibaret bu gibi bilgiler bazı muahhar sünni kaynaklarına da kritik edilmeden alınmıştır. İmam Ebu Hanife’nin, Muhammed Bakır, Zeyd bin Ali ve Cafer Sadık ile görüştüğü, kendileriyle ilmî mübaheseler yaptığı söylenir. Muhammed Ebu Zehre, İmam Ebu Hanife’nin İmam Cafer’den sadece 3 hadis rivayeti olduğunu söyler ki iki sene için çok azdır. Ebu Hanife’nin, ilimde helaktan kurtulmak için, İmam Cafer veya bir başkasının tedrisinde bulunmaya ihtiyacı yoktur. Bu rivayet sahih ise, en güzel izahı yukarıda geçtiği üzere Masum Faruki hazretleri yapmıştır.


15 Haziran 2013 Cumartesi
Alakalı Başlıklar