Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • Aktüel
    • Akademik
    • English
    • Arabic
    • Diğer Diller
  • Programlar
    • Televizyon
    • Radyo
    • Youtube
  • Yazışmalar
    • Tüm Sualler
    • Sual Başlıkları
    • Sual Gönder
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder

Sual Başlıkları

“ Faiz”

için arama neticeleri gösteriliyor
  • Sual: Bugünki müslümanların İslâmiyyetin muamelattaki hükümlerine (bey, şirâ, vekâlet, havâle, fâiz) uymamaları câiz midir?
    Cevab: İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed, Ahkâm-ı İslâmiye’nin tatbik edilmediği yerlerdeki müslümanların, kendi rızaları ile ve menfaatlerine olmak şartıyla, bey ve şirâ ahkâmına uymamalarını câiz görmektedir. Dolayısıyla bugün müslümanların, Ahkâm-ı İslâmiye’nin tatbik olunmadığı Almanya, Fransa gibi memleketlerde, gerek oradaki gayrımüslimlerle, gerekse birbirleriyle olan muamelattaki münasebetlerinde Ahkâm-ı İslâmiye’ye uymamaları, fâsid akid yapmaları, karşı tarafdan fâiz almaları câiz; ancak fâiz vermeleri ve bu muameleden zarar etmeleri câiz değildir. Taraflar müslüman ise ve bunlardan birisi Ahkâm-ı İslâmiye’ye uymak isterse, karşı tarafın da uyması gerekir. İki taraf râzı olsa bile, böyle yerlerde bey ve şira ahkâmına uymak takvâdır; İmam Ebu Yusuf ve üç mezhebe göre lâzımdır.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir talebe yurduna verilen kurban etlerini bir soğuk hava deposuna verip, o adam bunu kullanıp, bize başka etten her hafta şu kadar vermesi câiz mi?
    Cevab: Fâiz olur. Ama eti adama satarlar. Parasıyla her hafta veya her ay şu evsafta et vermesi üzere selem akdi yapabilirler.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir GYO şirketi ile ortak bir proje yapıyoruz. Burada müşteriler bizim inşa ettiğimiz yerleri satın alıp parasını ortak hesaba peşin yatırıyorlar. Bu paralar bizim inşaat ilerlememize paralel olarak GYO tarafından ortak hesaptan serbest bırakılıyor. İşin başında satışlar çok iyi gitti ve hesapta oldukça yüklü bir para birikti. Bu toplanan paraları GYO nemalandırıyor ve bize fâiz ödüyor. Bu fâizleri ne yapacağız ? Bunlarla banka fâiz ödemelerini yapmak uygun olur mu ? Başka ne şekilde değerlendirilebilir?
    Cevab: Bunlar adı fâiz olsa da, bir fâizli akid neticesinde tahakkuk etmiş değildir.  GYO şirketinin ihsanı mesâbesindedir. Kaldı ik başta böyle anlaşılmış olsa bile bu fâizleri almak İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed’e göre câizdir. Zaten paranın altın üzerinden kıymet kaybetmesini de borçlu tazmin etmelidir. Bu faizler bunu ancak kapatabilir. Bunlar şirketin (dolayısıyla şirket ortaklarının) mülküdür. Bunlarla kredi faizi ödemek, kredi almayı meşrulaştırmaz.
    21 Ocak 2011 Cuma
  • Sual: Nakit paraya sıkıştığımızda, kredi kartı ile altın alıp bunu hemen geri bozdurmak ve bu parayı kullanmak câiz midir?
    Cevab: Altının, kâğıt para karşılığı taksitle veya kredi kartıyla alınması câizdir. Alınınca mülkü olur, dilediğini yapabilir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Riyâdü'n-Nâsıhîn'de "Satılan şeyin ayıbını ve satın alınan şeyin kıymetini gizlemek fâiz olur" diyor. Bir kimse sattığı malı kaça aldığını söylemek mecburiyetinde midir?
    Cevab: Satış akdinde malın belli bir fiyatı olur (semen). Bu malın kaça mal olduğunu, kaç liraya alındığını söylemek lâzım değildir. Yukarıdaki ifadede kasdedilen, satın alınan malın kıymetini satıcının saflığından veya başka bir şeyden faydalanmak suretiyle gizleyerek, düşük fiyatla almaktır. Bir malın antika olduğunu bilmeden satan kimsenin malını ucuza almak böyledir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Konut kredisi kullanmaya dair hükümleri biraz açıklar mısınız? Kredi sözleşmesi imzalanırken yapılabilecek birkaç değişiklikle muamelenin câiz kılınması mümkün müdür? Bazı bankaların katılım katkı payı adıyla aldığının hükmü nedir? Banka çalışanının krediyi vermede salahiyetli olup olmadığını bilmeden krediyi tahsil etmede alıcıya düşen bir araştırma mükellefiyeti var mıdır?
    Cevab: Banka muamelelerini tek taraflı olarak değiştirmek kolay değildir. Kanun ve nizama bağlıdır. Resmî vesikalarla tanzim edilmesi gerekir. Banka çalışanı bankanın vekilidir. Ama o da kendi insiyatifi ile bu resmî hükümleri değiştiremez. Esas olan yazılan mukaveledir. Ancak evi banka satın alıp kâr koyarak size satabilir. Fâiz için de ucuz bir malı size veresiye satar. Buna muamele satışı denir. Ancak böyle câiz olabilir. Hiç evi olmayanın ve karz bulamayan kimsenin, nafakadan olduğundan dolayı, bir ev almak için, fâizle kredi almasına izin verilir. Bu zamanda kira öder gibi taksit ödendiğinden böyle almak elverişli olmaktadır.
    9 Şubat 2012 Perşembe
  • Sual: Günümüzde para bankada durunca değeri ölüyor. Değerini korumak için fâiz alınıyor. Paranın hem değerini korumak, hem de fâiz yememek mümkün müdür? Altına yatırılabilir mi? Ya da kredi alındığı zaman, fâizden kurtulabilmek için bankaların kırtasiye adı altında aldıkları para fâiz sayılır mı?
    Cevab: Para altına göre değerlendirilir. Paranın altın karşısındaki değer kaybı borçludan istenebilir. Bu bakımdan bankaların fâiz adıyla ödediği mikdar, bunun bazen altında bile olabiliyor. Bu sebeple bankaya para yatırıp fâiz almak, bu çerçevede câiz olmaktadır. Altına yatırmak daha iyi ve uzun vadede kârlıdır. Kaldı ki dârülharbde bankaya para yatırıp fâiz almak İmam Ebu Hanife ve Muhammed'e göre câizdir. Ancak fâizle kredi almak câiz değildir. Muamele masrafı adı altında alınırsa, câiz olabilir.
    27 Mart 2012 Salı
  • Sual: Türkiye'de İslâmî banka adı altında iş yapan müesseselerin yaptıkları işler ne kadar İslâm hukukuna uygundur? Kâr payı denilen şey tam olarak nedir? Fâizden farklı olduğunu söylüyorlar; ancak nihayetinde kredi verip bunun fâizini alarak buradan kazandıkları parayı kar payı diye dağıtıyorlar. Dârülharbdeki vaziyet nedir?
    Cevab: Bu müesseseler bildiğimiz kadarıyla kendilerine yatırılan mevzuatı, para getiren işlerde kullanıyor; muamele ve müdarebe yoluyla nemalandırıyor. Fâizle kredi vermiyor. Bundan elde ettiği kârı da mudilere dağıtıyor. Yaptığı bu iş meşrudur. Fâize benzese de aynı değildir. Dârülharbde bankaya para yatırıp fâiz almak İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed’e göre câizdir. Ama fâizle para çekmek câiz değildir.
    30 Mart 2012 Cuma
  • Sual: Avrupa’da, çok cirolu bir bonoyu, gayrimüslime vermek günah mıdır? Türkiye’de çok cirolu çeki müslüman toptancıya vermek câiz midir?
    Cevab: Avrupa veya Türkiye’de İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed'e göre câizdir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Bir cevabınızda: Ahkâm-ı İslâmiye’nin tatbik olunmadığı Almanya, Fransa gibi memleketlerde, gerek oradaki gayrımüslimlerle, gerekse birbirleriyle olan muamelattaki münasebetlerinde ahkâm-ı İslâmiye’ye uymamaları, fâsid akid yapmaları, karşı taraftan fâiz almaları câizdir. Merak ettiğim, bu cevaz, fâiz ve zarar dışında bütün hususlarda mıdır ve bâtıl satışlar dâhil midir?
    Cevab: Fâiz ve fâsid satışlar böyledir. Bâtıl satışların da böyle olduğu Fethü’l-kadir’de yazılır.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Teşvik kredisi ile makine almak caiz midir?
    Cevab: Kredi alıp fâiz ödemek ancak nafaka için ve borç bulamadığı zaman câiz olur.
    10 Nisan 2012 Salı
  • Sual: % 100 anapara korumalı altın ve petrol yatırım fonu almak caiz midir?
    Cevab: Dârülharbde İmam Ebu Hanife ve Muhammed'e göre câizdir.
    13 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Vadeli hesaptaki para, vadesiz paraya aktarılınca, tüm para mülk-i habis olur mu?
    Cevab: Dârülislâmda, fâizin yattığı ilk hesab mülk-i habis olur.
    14 Nisan 2012 Cumartesi
  • Sual: Fülûs aynı sayıda fülûs karşılığında satılınca, yani kâğıt para bozdurulursa, ikisinin de ayrılmadan önce kabz edilmeleri lâzım mıdır?
    Cevab: Para bozdururken (bütün lira, küçük liralarla veya lira, mesela dolarla değiştirilirken) ikisinin peşin kabz edilmesi lâzım ve kâfidir. Çünki, burada fâizin iki şartından yalnız birisi bulunduğundan, yani aynı cinsten oldukları için veresiye satışı câiz olmaz. İkisinin de kabz olunması lâzımdır. Ancak ikisinin de aynı sayıda olması gerekmez. Meselâ yüz liralık kâğıt parayı, tutarı yüz liradan az olan ufak paralarla bozmak câizdir. (Bedâyi’)
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Altın veya gümüşün kâğıt para ile satışının veresiye olması câiz midir?
    Cevab: Altın, altın karşılığı; gümüş de, gümüş karşılığı satılırken, ikisinin de peşin olması ve ağırlıklarının aynı olması şarttır. Ancak altın veya gümüş kâğıt para ile veresiye veya taksitle satılması câizdir. Çünki fâzin şartlarından cins birliği yoktur. (Fetâvâ-i Hindiyye)
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Pazardan satın alınan bir kilo portakalın içinde iki tane çürük olduğu anlaşılıp tekrar satıcıya götürülse satıcı ise tartmadan iki tane yeni portakal verse faiz olur mu?
    Cevab: Olmaz, ayıp muhayyerliği sebebiyle iade hakkı vardır.
    8 Mayıs 2012 Salı
  • Sual: Dârülharbdeki bankalara para yatırıp fâiz almak bazı âlimlere göre câiz değilse, takvâ yolu varken fetvâya yolu neden tercih edilsin? Üstelik bankada Müslümanların da parası varsa mekruh olmaktadır. Böylece kerahetten de kaçınılmış olmaz mı?
    Cevab:

    Dârülharbde bankaya para yatırıp fâiz almak İmam Ebu Hanife'ye göre câizdir. Fetvâ da böyledir. Üç mezhebe ve İmam Ebu Yusufa göre caiz değildir. İmam Ebu Hanife'nin kavli zayıf kavil değildir. Mezhebin müftabih kavlidir. Bu zamanda gayrımüslimlerin siyasete, hukuka ve ekonomiye hâkim olduğu memleketlerde yaşayan müslümanlar için büyük bir destektir. Takvâ sahibi bu işe bulaşmaması uygun ise de, zarar etmesi de uygun değildir. Zirâ İslâm cemiyetinde para, altın ve gümüştür. Kıymetini hükûmetlerin tesbit ettiği kâğıt parada ise değer kaybı vardır. Bankanın verdiği fâiz bu mikdarın altında veya eşit ise, zaten fâiz değildir. Çünki alışverişte para kesat olsa, değeri düşse, akid zamanındaki kıymeti ödenir. Bu da altın üzerinden tesbit olunur. Bankada dârülislâm vatandaşı Müslüman veya zimmînin de parası varsa, buraya para yatırıp fâiz almak mekruh olur. Ekseriyet bunlarda ise tahrimen, değilse tenzihen mekruhtur. Ancak dârülislâm vatandaşı olmayan müslümanların para yatırması, buradan alınan fâizi mekruh etmez.

    23 Haziran 2012 Cumartesi
  • Sual: Kredi kartı ile alışveriş ettiğimiz esnaf banka ile anlaşmalı olmadığı için taksit yapmıyor. "Biz tek çekim yapalım, siz bankayı arayıp bu alışverişinizi taksitlendirirsiniz” diyor. Bankayı arayıp alışverişi taksitlendirmek sahih midir? Banka meblağa fark koyarsa veya koymazsa vaziyet ne olur?
    Cevab: Havale edilen mikdarı veya her çeşit borcu karşı tarafın rızası ile taksitlendirmek mümkündür. Bankanın bu meblağa fazlalık koyması câiz değildir. Fâizin bir çeşidi de peşin borcu tecil etmek veya taksitlendirmek için meblağı arttırmaktır.
    12 Temmuz 2012 Perşembe
  • Sual: Bankaların likit fon muamelesi caiz midir?
    Cevab: Likit fon denilen sistemde bilindiği kadarıyla, banka mudinin parasıyla fon alır. Bu fonda, para, repo, altın, döviz ve hisse senedi gibi yatırımlara bağlanır. O fonun yükselişine göre az mikdarda da olsa muntazam ve garantili şekilde mudinin parasında artış olmaktadır. Bu fonda fâiz ve hisse senedi gibi şer’î hükümlere uygun olmayan hususlar bulunduğu için, bankaya para yatırıp B tipi (likit) fon veya A tipi fon muamelesine girmek, bankaya para yatırıp fâiz almak gibidir. Dârülharbde İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed'e göre câizdir.
    13 Temmuz 2012 Cuma
  • Sual: Tartı veya hacim ile ölçülmeyen malların aynı cinslerinin birbirine satışlarında ancak veresiyenin fâiz olacağını söyleyerek buna misal olarak bir yumurtanın iki yumurtaya peşin olarak satılmasında fâiz olmayacağını yazmışsınız. Bu yumurtalar nev'leri farklı yumurtalar için midir? Yani 3 tane bıldırcın yumurtasını 1 tane tavuk yumurtasına satmak fâiz olmaz demek midir?
    Cevab: Yumurta misali tavuk yumurtası içindir. Mekîl ve mevzun olmayan (hacim veya tartı ile ölçülmeyen) malların peşin mübadelesinde müsavi (eşit) olmaları gerekmez, ribâel-fadl teşekkül etmez. Farklı hayvanların yumurtaları başka çeşit maldır. 3 bıldırcın yumurtası 2 tavuk yumurtasına peşin ve veresiye satılabilir.
    28 Temmuz 2012 Cumartesi
  • Sual: Fıkıh kitaplarında buğday, hurma ve tuz daima mekildir, kilo ile tartılıp satılır buyuruluyor. Ama bugün bunları hacimle satan yok gibidir. Bu şekilde satın almak câiz olur mu?
    Cevab: Bu kavil İmam Ebu Hanife ve Muhammed’e göredir. İmam Ebu Yusuf’a göre bunların satışında örfe bakılır. Fetvâ da böyledir.
    1 Ekim 2012 Pazartesi
  • Sual: Emlâk işiyle uğraşıyorum. Gelen müşterilerin bankadan mesken kredisi almasına yardımcı oluyorum. Banka da bana komisyon veriyor. Bu iş mahzurlu mudur?
    Cevab: Evi olmayan kimsenin, faizsiz borç da bulamıyorsa, bankadan kredi çekmesi caizdir. Size gelen müşterilerin böyle olduğuna hüsnü zan ederek aracı olmak câizdir. Alınan para da helâldir. Yine de tayyip bir iş değildir.
    24 Kasım 2012 Cumartesi
  • Sual: Kireç, kireç ile vâdeli satılırsa fâiz olur mu?
    Cevab: Hanefî mezhebinde hacim veya tartı ile ölçüldüğü için fâiz olur. Ama Şâfiî mezhebinde yenecek şey olmadığı için fâiz cereyan etmez.
    22 Şubat 2013 Cuma
  • Sual: Sukuk tatbikatı caiz midir?
    Cevab: Sukuk, sakk kelimesinin çokluk hâlidir. İslâm tarihinde, borcun tevsik edildiği vesikalara (sertifikalara) sakk denir. Resmî sened manasına da kullanılır. 1978 tarihinden beri İslâm dünyasında yayılmaya başlayan sukuk tatbikatında, bir şirket (veya müessese, meselâ hazine, mevzuattaki adı ile kaynak kuruluş), gayrımenkul, tayyare, gemi, otomobil gibi kiralamaya elverişli mal varlıklarını bir aracı şirkete (mevzuattaki adı ile varlık kiralama şirketi) kiralamak ve geri almak şartıyla satmaktadır. Sadece bu gibi mallar değil, her türlü hak ve alacaklar da bir havuzda toplanıp, bu şekilde satılabilmektedir. Bu varlık kiralama şirketi de, satın aldığı mal varlığını sukuk (sertifika) adıyla tahvile dönüştürüp, halka arzetmek suretiyle satmaktadır. İlk şirket, sattığı malı kiralamaktadır. Bunun aracı şirkete ödeyeceği kiralar, halka arzedilen sukukun geliri olarak halka dağıtılmakta ve aracı şirket de buradan kâr elde etmektedir. Kararlaştırılan müddetin sonunda, mal tekrar eski sahibine satılmakta; sukuk da, arzedildiği fiyattan geri alınmaktadır. İslâm âleminde bu sisteme 1978 yılından beri rastlanmaktadır. İcâre sertifikası (kira sertifikası) adı da verilmekte ve fâizsiz bir sistem olarak takdim edilmektedir.
    Burada birden fazla muamele vardır. Öncelikle şirketin veya şahısların alacaklarını satmaları caiz değildir. Yalnızca borçluya aynı fiyattan satılabilir. Alacak, Hanefîlerden İmam Züfer ile Mâlikî ve Şâfiîlere göre borçludan başkasına da satılabilir; ama bu da bir başkasına satamaz. Dolayısıyla aracı şirkete satılan şirketin alacakları ve hakları hiç olamaz. Bugün finans şirketlerinin sukuk tatbikatı, murabaha, leasing, selem gibi enstürmanların ortaya konması suretiyle yapılmaktadır. Bu ise alacakların satılmasından başka bir şey değildir ve cevaz verilemez.
    Eğer satılan şirketin gayrımenkul, tayyare, gemi gibi kiralamaya elverişli bir mal ise, satışın bir tarafa menfaat getiren şarta bağlanması, meselâ kiralamak şartıyla satmak fâsiddir. Akdi ifsad eder, bozar. Üstelik hiçbir satış zamana, vadeye, ta’likî veya infisahî bir şarta bağlanamaz. Muayyen bir zaman için yapılan satış bâtıldır.
    Mamafih muayyen bir zaman için yapılan satışı, kira olarak kabul edenler vardır. Ama bu sefer kiracının, kiraladığı malı kiralayana tekrar kiralaması bâtıldır. Hatta böyle bir akid yapılırsa, yani kiralayan, kiraladığı malı, kiracıya kiralarsa, birinci kiranın da geçersiz olacağı yönünde görüşler vardır.
    Bu satış muamelesi, İslâm tarihinde fâizsiz kredi bulma zaruretinden dolayı umumi prensiplere aykırı olarak kabul edilmiş bey bilvefâ ve bey bilistiğlâl adlı satış akidlerine benzetilebilir. Bunlardan birincisi, bir malı, bedeli getirildiğinde her zaman geri almak hakkı veren satıştır. İkincisi ise bir malı satana kiralamak şartıyla yapılan satıştır. Her ikisi de âlimler arasında ihtilâflıdır. Fıkıhta bunu fâsid satış, sahih satış ve rehin olarak gören üç görüş vardır.
    Bunu sahih bir satış kabul edenlerin görüşüne itibar edilirse, müddet konuşmamak kaydıyla satış tamamdır. Ancak mal aracı şirketin olur; her türlü risk de ona aittir. Meselâ gayrımenkul yıkılsa, bu zarar aracı şirkete aittir. Halbuki sukuk sisteminde bu risk ilk şirkete aittir. Varlık kiralama şirketi, hakikî manada mal sahibi olmadığı gibi, kaynak kuruluş da hakikî manada kiracı değildir. Satılan mal hiç kullanılmasa bile, aracı şirkete kira adıyla bir meblağ ödenmektedir. Üstelik riskin satana ait olması şart edilirse, bey bilvefâ, sahih satış olmaktan çıkar. Üstelik bey bilvefânın gayrımenkuller üzerinde yapılması şarttır. Menkul mal üzerinde yapılırsa, rehin sayılır ve rehin hükümleri cereyan eder.
    Eğer bey bilvefâyı rehin olarak görenlerin görüşüne itibar edilirse, malın tekrar ilk şirkete kiralanması bâtıldır. Akdi de bozar. Zira rehin verilen malın rehin verene kiralanması câiz değildir.
    Sukuk (sertifika) sahiplerine ödenen kâr payı ise tahvil fâizinden başka bir şey değildir. Zira bunun hiçbir meşru karşılığı yoktur. Zira bu muamele hakiki ve şer’î manada bir kira akdi sayılamaz. Sukuk sistemi, şirketin halktan tahvil yoluyla borç para toplamasından başka bir şey değildir. Şu halde halka ödenen kâr payı tam manasıyla faizdir.
    Sukukun, halka arzı neyin karşılığıdır? Kaynak şirkete ait mal, halka mı satılmaktadır? Öyle ise böyle bir satış, satış akdinin şartlarına uymamaktadır. Sukukun arzı, halktan borç para toplamak ise, bu kabul edilebilir. Ancak sukuk senedlerinin elden ele dolaşması, tedâvül etmesi câiz değildir. Yukarıda da söylendiği üzere, borcun borçludan başkasına satılması câiz değildir. Buna cevaz verenler de en fazla bir kişiye satılması câiz görür. Nitekim çek, sened ve bonolar da ancak bir defa ciro edilebilir. Şu halde bir kimse elindeki sukuku başkasına devredemez.
    Finans şirketleri, sukuk tatbikatının câiz olduğunu iddia ededursun; Türkiye’de aklı başında birkaç fıkıhçı tatbikatı tetkik ederek, bundaki gayrımeşru noktalara işaret eyledi. İslâm İşbirliği Teşkilâtı’na tâbi İslâm Fıkıh Akademisi 2012’de Cezayir’de toplanarak sukuk sisteminin haram olduğuna dair fetvâ neşretmiştir. Netice itibariyle sukuk tatbikatı, bu hâliyle İslâm hukukuna uygun değildir. Ancak İmam Ebu Hanife, fıkıh ahkâmına uymayan bazı muamelelerin dârülharbde müslümanın menfaatine olmak kaydıyla câiz hâle geleceğini ictihad etmiştir. Buna istinaden dârülharbde sukuk tatbikatına cevaz verilebilir.
    18 Mart 2013 Pazartesi
  • Sual: İki kişi, ayrı cinsten birer teneke buğdayı değişseler, bu tenekelerin hacmi farklı olduğundan, fâiz doğar mı? Tartmak gerekir mi?
    Cevab: Faiz olmaz. Zira teneke aynı mikdarı ifade eder. Buğday, tartarak değil, hacim ile ölçülür, alınıp satılır. Bu birer teneke buğday, aynı cins ise, bu satış câiz olmaz. Zira bu değişmede bir fayda yoktur.
    17 Nisan 2013 Çarşamba
  • Sual: Ali’nin evi var, Zeyd’in yok, Osman’ın var. Ali kendine yeni bir ev almak istiyor. Bunun için kendi evini Zeyd’e veriyor ve yeni ev alana kadar bu evde oturmaya devam ediyor. Sonra kendisine yeni bir ev buluyor ve bunu almak için bankadan kredi almaya Zeyd ile beraber gidip, gelirlerini gösterip Ali için kredi çekiyorlar. Ali’nin maaşı yetmediği için kredi alamamaktadır. Alınan kredinin yüksek mikdarını Zeyd ödeyecektir. Geri kalanını Ali ve az bir mikdarını Osman ödeyecektir. Bu muamelenin mahzurlu tarafı var mıdır?
    Cevab: Evi olmayan bir kimsenin, karz-ı hasen (faizsiz borç) bulamıyorsa, faizle kredi çekmesi nafaka olduğu için câiz görülmüştür. Ama evi olan faizli kredi alamaz. Krediyi Ali alabilir. Bunu geri ödemede Zeyd veya Osman yardım edebilir. Veya kredi borcunu kısmen ya da tamamen Zeyd ve Osman’a havale edebilir. Vekil asil gibidir. Asil için câiz olmayan bir şeyi yapmak, vekil için de câiz olmaz.
    23 Nisan 2013 Salı
  • Sual: Şâfiî mezhebinde, bir kilo kireç bir kilo kirece veresiye satılırsa veya bir kilo kireç iki kilo kirece peşin satılırsa fâiz olur mu?
    Cevab: Hayır. Şâfiî mezhebinde fâiz olması için, mübadele edilen (satılan) malların altın ve gümüş ya da yiyecek maddesi olması lâzımdır. Kireçte bu tahakkuk etmez. Ama Hanefî mezhebinde her ikisi de fâiz olur. Zira bu mezhebde keylî veya veznî olarak satılan malların birbirlerine peşin satılması hâlinde birinin fazla olması, yahud aynı mikdarda oldukları halde veresiye olması hâlinde fâiz doğar.
    23 Nisan 2013 Salı
  • Sual: Kuyumcuya gidip, mesela 10 gr. altın satıp, yerine yeni model 25 gr. altın almak câiz midir?
    Cevab: Altının mübadelesinde biri fazla olursa ribâ (fâiz) olur. 10 gr, 25 gr karşılığı peşin veya veresiye satılamaz. Ama 10 gram altın satılıp, parası alınır. Sonra 25 gram altın satın alınır. Parası verilir. Ya da 25 gr yerine, 10 gram altın ile 15 gramın karşılığı kadar para beraberce verilirse, fâiz olmaz.
    10 Mayıs 2013 Cuma
  • Sual: İade ettiğim mamule mukabil bana para yerine alış-veriş çeki verdiler. Ben de oradan yeni bir mal almak yerine, bu çeki paraya dönüştürmek istiyorum. Aynı paraya versem kimse almaz. Mesela 100 liralık çeki 80 liralık devretmek uygun mudur?
    Cevab: Mesele çek ve senedin cirosuna benziyor. Her ne kadar para değil, mal karşılığı ise de, daha altına bozdurmak zarara sebebiyet vermektedir. Alacağın daha düşük bedelle satılması fâiz olur. Bu bakımdan 100 liralık çekin 80 liraya satılması câiz görülemez. Aynı bile olsa Hanefî mezhebinde alacak yalnızca borçluya satılabilir. Ancak İmam Züfer’e ve üç mezhebe göre daha düşük bedelle olmamak üzere başka birine de satılabilir. Mesele şöyle halledilebilir: Karşı taraf istediği 100 lira değerindeki mamulü 80 liraya alması için çekin sahibini vekil tayin eder. Vekil, elindeki çek ile malı alır. 80 lirayı vekâlet verenden alır. Vekil, şart edilen bedelin üzerinde mal almışsa, bu aradaki farkı üstlenir.
    26 Ağustos 2013 Pazartesi
  • Sual: Marketler alış-veriş yapanlara, hediye çeki vermektedir. Bu çeki başkasına satmak caiz midir?
    Cevab: Mağaza, hediye çeki vereceğini akid sırasında söylemişse, akdi ifsad eder. Zira taraflardan birine faydası olan şart, akdi ifsad eder (bozar). Akid sırasında söylenmemişse, önce veya sonra söylenmişse, akde zarar vermez; ancak şarta uymak da lâzım gelmez. Mağazaların verdiği hediye çeki, o mağazadan o mikdarda mal alma hakkıdır. Hakkın bedel karşılığında devrinde örf ve âdete bakılır; yani böyle bir örf varsa, bedel karşılığında devredilebilir. Ancak bu bedel, çekin kıymetinden az olmamalıdır. Buna doğrudan fâiz denemese bile, şüpheli şeylere girdiği açıktır. Bazı şirketler, çalıştırdığı elemanlara mesela belli bir mağazadan 100 liralık kıyafet çeki vermektedir. Bu da şirketin, o mağazadan alacağını gösteren seneddir. Bunu da değerinden aşağısına satmak câiz değildir. Mesela 100 liralık çeki, devretmek istediği kimseye verir. Bu kimse, vekil sıfatıyla 100 liralık mal alır. Çekin sahibi bu malları o kişiye 80 liraya satar.
    26 Ağustos 2013 Pazartesi
  • Sual: Dârülharbde bankadan kredi çekmek caiz midir?
    Cevab: Hayır.
    12 Haziran 2014 Perşembe
  • Sual: Bankadan kredi çekerek altın aldım. Fâizli olduğu için buna zekât düşmeyeceğini; hepsini sadaka vermem gerektiğini söylediler. Nasıl hareket etmem gerekir?
    Cevab:

    Fâsid alışverişte alınan mal, alanın mülkü olur. Ama kullanması haramdır. İkale yapıp (akdi bozup), sahibine geri vermesi gerekir. Gasp, rüşvet, fâsid akd gibi gayrı meşru yollardan gelen mal, eğer şekil değiştirmişse, mesela bununla başka bir mal alınmış veya başka mal ile ayrılamayacak kadar karıştırılmış ise, mülk-i habîs olur. Bu da aynı hükümdedir. Her ikisinin de zekâtı verilmez. Ancak İmam Ebu Hanife’ye göre dârülharbde fâsid muamele ile elde edilen mal mülktür. Elinizdeki para ve altın nereden gelirse gelsin borçtan geri kalanı 96 gramı geçiyorsa kırkta biri zekât verilir. Fâizli kredi için ayrıca tövbe etmek gerekir.

    19 Temmuz 2014 Cumartesi
  • Sual: Bir servis işi yapan firmaya, borç para verip, verdiği paranın mikdarına göre aylık ücret almak caiz midir?
    Cevab: Bu şirkete ortak olsaydı, kârdan muayyen nisbette hisse ve ayrıca bizzat çalışıyorsa ücret alabilir. Borç vermiş ise alamaz. Şirkette, önceden ortaklara muayyen bir meblağın kâr olarak ödeneceği tayin edilemez.
    22 Aralık 2014 Pazartesi
  • Sual: Bir arkadaş yurt dışından 100 dolarlık bir siparişimi getirdi. Rızasıyla 100 dolar karşılığı Türk lirası verebilir miyim?
    Cevab: 100 dolar veya karşı tarafın rızası ile 100 dolar karşılığı Türk lirası veya başka para yahud mal vermek câizdir. 100 doların altın karşısında değeri düşmüşse, bu aradaki farkı da karşı taraf isteyebilir.
    10 Ocak 2015 Cumartesi
  • Sual: Nakit para lazım olan B kredi çekmek istiyor; fakat şartları banka nezdinde kabul edilmiyor. Bu halde kiracısı A onun namına kredi çekse ve bunu B’ye verse, sonra da kira öder gibi krediyi ödese caiz olur mu?
    Cevab: Borç alıp faiz ödemek caiz değildir. Caiz olmayan muamelelerde, vekil de asil gibidir.
    12 Mart 2015 Perşembe
  • Sual: Meslek hayatımıza başlarken, bizi mecburi olarak Oyak mesken fonuna aza yaptılar. Ben faizle işletildiğini duydum. Bizim mesuliyetimiz nedir?
    Cevab: Mecburi olduğu için zaten mesuliyet icab etmez. İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed'e göre dârülharbde bu gibi muameleler müslümanın menfaatine ise her halde caizdir.
    27 Mart 2015 Cuma
  • Sual: İşyerinde verilen 100 liralık alışveriş fişini arkadaş bana 95 liraya sattı. Caiz olur mu?
    Cevab: Bu muamele fâsid ve beş lira da fâiz olur. Akdi hemen bozmak ve tevbe etmek lâzımdır. Alacağın, sahibinden başkasına satılması câiz değildir. İmam Züfer ve üç imam sadece bir kişiye satılmasına cevaz verir ama aynı mikdarda olmalı, aşağı olmamalıdır. Çok ihtiyaç varsa, 95 liranın yanında, 5 liranın karşılığı olarak mesela bir kalem, mendil satılabilir.
    30 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Bir baba tefecilikten kazandığı parayla çocuğuna ev alsa, çocuk da ilk etapta bu kazanca ortak olsa, ancak sonradan pişman olup bıraksa, çocuğun o evde oturması caiz midir?
    Cevab: Fâiz alıp vermek, hele tefecilik yapmak, İslâmiyette büyük günahlardandır. Bu kimse, bir başkasına hediye verse, ikram etse bunun haramdan olduğu iyi bilinmiyorsa alana caiz olur. Böyle kişiyle muamele de böyledir. Zira, helâl para ile haram para birbirinden ayrılmayacak şekilde karışıksa bunu almak caizdir. Hepsi faiz ise dârülharbde İmam Ebu Hanife ve Muhammed’e göre caizdir.
    12 Ocak 2016 Salı
  • Sual: Evlenmek için kredi çekilmesi caiz midir?
    Cevab: Dârülharbde bile borç alıp faiz ödemek caiz değildir. Asgari nafaka masrafları için borç bulamaz ve zina tehlikesi varsa caiz olur.
    28 Ağustos 2016 Pazar
  • Sual: Çek kırdırmak caiz midir?
    Cevab: Alacağın, alacaklıdan başkasına satılması caiz olmadığı gibi, bundan tenzilat yapmak şartıyla alacaklıya dahi satılması caiz değildir.
    29 Mayıs 2017 Pazartesi
  • Sual: Araba almak isteyen, arabayı satanla bir bedel üzerinden anlaşıyor. Sonra katılım bankasına, %30’unu peşin ödüyor; %70’ini banka tamamlayıp arabayı alıyor ve bu kişiye biraz kâr koyup taksitli satıyor. Caiz midir?
    Cevab: %30 neyin mukabilidir? Satış ise, mal onların değildir. Vekâlet ise, kendi malını müvekkiline satamaz. Vekil olup başkasından alıyorsa, kıymetinden fazlayı müvekkilinden isteyemez. Bunun yolu, ya malı satın alır; araba almak isteyene %30 peşin, gerisi veresiye kâr koyup satar. Veya vekil olup arabayı alır; ayrıca kâr yerine vekâlet ücreti alır. Ya da banka 3. bir kişiyi araya sokar. Malı o alır. Kâr koyup taksitle satıp, alacağını bankaya devreder.
    12 Haziran 2017 Pazartesi
  • Sual: Patates tarlamız var. 300 kilo patatesi, uzun müddet saklamak zor olduğu için, pazarcıya 250 kilo verip, daha sonra parça parça 250 kiloyu ondan almak caiz midir?
    Cevab: Faiz olur. Ya 250 kilo saklamak üzere ve 50 kilo da saklama ücreti olarak verilir. Ama istediğiniz zaman pazarcı, aynı patatesi vermelidir. Böyle değilse, 250 kilo ödünç ve 50 kilo da hediye olarak verilir.
    2 Eylül 2017 Cumartesi
  • Sual: Bir kitapta “İki kişi anlaşsa 10 gün ben sana süt vereceğim 10 gün de sen bana vereceksin. Bu anlaşma faiz olur. Ama bunlar bunu ödünç vererek yaparlarsa faiz olmaz” diyor. İkisi arasındaki fark nedir?
    Cevab: Birinci de ne kadar süt alınacağı belli değildir. Aynı cins malı, mikdarı aynı da olsa aynı cins malla veresiye değiştirmek faizdir. Ödünç alınca, aldığı kadar ödeyecektir, faiz olmaz. Veya sütü satın alıp, sonra kendisininkini satmalıdır.
    23 Kasım 2017 Perşembe
  • Sual: Kredi kartıyla peşin ( tek çekim )  olarak yapılan bir alışverişin ödemesini banka belirli ''faiz tutarı'' karşılığında taksitlendiriyor. Taksitli satışı olmayan bir yerden yapılan harcamayı bu şekilde taksitlendirmek uygun olur mu?
    Cevab: Hayır. Faiz haramdır.
    3 Ocak 2018 Çarşamba
  • Sual: Eski kitaplarımı sahafa götürüp değiştirsem, kitap sayısına göre mi, sayfa sayısına göre mi, fiyatına göre mi takas yapılır?
    Cevab: Kitap, faiz cereyan eden bir mal değildir. Nasıl isterseniz öyle yaparsınız.
    15 Nisan 2018 Pazar
  • Sual: Bedelli askerlik için bankadan kredi çekmek caiz midir?
    Cevab: Bankadan faizli kredi almak caiz değildir. Askere gitmeyip kredi almak daha kârlı ise, ancak o zaman dârülharbde câiz olur. Bu da çalışıp maaş alan kimseler için câridir.
    13 Temmuz 2018 Cuma
  • Sual: Yardım sandıklarında istediğiniz parayı borç verirken; %  0,015 nisbetinde teberru adıyla kesinti yapıyorlar. Bu muamele faize girer mi?
    Cevab: Bu isimle almamalı; muamele masrafı adıyla alırsa, caiz olur. Teberru ismiyle almak, ancak dârülharbde caizdir.
    28 Ocak 2019 Pazartesi
  • Sual: Şu an cep telefonları, kredi kartına taksitle alınamıyor. Fakat bazı teknoloji marketlerinin anlaştığı bankalar var. Alıcı kısa mesajla bankadan kredi talep ediyor. Bankadan onay gelince siz istediğiniz telefonu aynı fiyata alıyorsunuz. Parasını bu bankaya taksitli ödüyorsunuz. Böylece teknoloji marketi farklı bir yolla taksit alternatifi sunmuş oluyor. Bunun dinen bir mahzuru var mıdır?
    Cevab: Burada satış şahıs ile market arasında oluyor. Şahıs, aslında bankadan faizli kredi çekiyor. Banka muamelesi faizli olduğu için caiz değildir. Ancak market telefonu, peşin fiyatına böylece veriyorsa, şahsın lehinedir. O takdirde yaptığı muamele İmam Ebu Hanife ve Muhammed’e göre dârülharbde caizdir.
    9 Mart 2019 Cumartesi
  • Sual: Fıkıh kitaplarında dârülharbde bulunan müslümanların birbirleri ile ve zimmî kâfir ile yaptıkları sözleşmelerin şeriate uygun olması lâzımdır, diyor. Dârülharpteki müslümanların birbiri ile yaptıkları işler, sözleşmeler, alışverişler faizli ve fâsid olmamalı, şeklinde mi anlaşılmalı?
    Cevab: Dârülislâm vatandaşları ise böyledir.
    15 Kasım 2019 Cuma
  • Sual: Veresiye altın satışında, altının kıymeti yükselse, bu aradaki farkı istemek caiz midir?
    Cevab: Akit anındaki altın kıymetini ödemesi lazım geldiği, İbni Abidin’de sarf bahsinde yazılıdır. Bu sebeple kuyumcular ya veresiye altın satmıyor veya veresiye altının fiyatını yüksek tutuyor. Başka mallarda bile veresiye fiyat yüksektir.
    2 Mart 2020 Pazartesi
  • Sual: 2 gram altın verip 1 gram işçilikli bilezik almak caiz midir?
    Cevab: Hayır, faiz olur. 2 gram altını satıp, parasıyla 1 gram altın alınabilir. Veya 2 gram altına mukabil, 1 gram altın ve 1 gram mukabili de kâğıt para (veya başka mal) vermek caizdir.
    7 Mart 2020 Cumartesi
  • Sual: 2 gram altın verip 1 gram işçilikli bilezik almak örf olmuşsa İmam Ebu Yusuf’a göre caiz olur mu?
    Cevab: Bahsettiğiniz şey faizdir. Haramlar örf ve âdet hâlini alsa da caiz olmazlar.
    7 Mart 2020 Cumartesi
  • Sual: Darülharpte bir müslümanın birine faizle borç verip, faiz alması haram değil, ama faizle borç almak haram ise, birinin haram işlemesine sebep olmuyor mu?
    Cevab: Faizle borç veren de (banka) menfaati olduğu için ve fıkıh kitaplarında “Darülharpte darülharp vatandaşlarının malını onların rızasıyla fasit yollardan almak caizdir” dediğine göre, günaha girmiyor.
    7 Şubat 2021 Pazar
Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • TR
  • EN
© 2019
  • Anasayfa
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder