Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • Aktüel
    • Akademik
    • English
    • Arabic
    • Diğer Diller
  • Programlar
    • Televizyon
    • Radyo
    • Youtube
  • Yazışmalar
    • Tüm Sualler
    • Sual Başlıkları
    • Sual Gönder
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder

Sual Başlıkları

“Maliki Mezhebini Taklid”

için arama neticeleri gösteriliyor
  • Sual: Hanefi mezhebindeyim maliki mezhebini taklid ediyorum. Mâlikî’de deniz seferlerinde cem câiz olmayacağını, seyahat boyunca bu vâsıtaların içerisinde Mâlikî mezhebine uyarak cem edilemeyeceğini, bu gibi hallerde Hanbelî ve Şâfiî mezheplerinden birini taklid etmek lâzım geldiğini nakletmiştiniz. Cem, deniz aracında değil karaya çıkınca yapacağım. Deniz yolculuğunda Mâlikî’yi taklid ederek cem’e niyet etmiş olmamın bir mahsuru var mı? Velev ki karaya varınca seferiliğim devam etsin veya mukim olayım?
    Cevab: Denizde giderken cem yapılmaz. Seferin bir kısmı denizde, diğer kısmı karada olursa, karadaki kısmında cem caizdir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Maliki mezhebinde tertib sahibi olmak var mıdır? Hayzı 14 gün süren ve malikiyi taklid eden bir kadın bu dört günü kaza ederken sırayı gözetmesi gerekir mi?
    Cevab: Malikî mezhebinde tertip sahibi olmak vardır. Ancak dört vakitle sınırlıdır. Beş vakti kazaya kalmışsa, tertip sahibi olmaktan çıkar.
    14 Nisan 2012 Cumartesi
  • Sual: Bir hoca, ''Mâlikîler namazda kadınların başını örtmesini namazın farzları arasında saymaz, sünnet ve müstehablarından biri olarak görür. Bu itibarla başörtüsüz kılınan namaz Mâlikîlerde ağırlıklı görüşe göre sahih olmakla birlikte vakti içinde iade edilmesi tavsiye edilmiştir.'' diyor. Doğru mudur?
    Cevab: Yanlış anlama vardır. Malikide kadının başının örtülmesinin gerekmediği şeklinde bir kavil işitmedim. Ancak Mâlikîde avret yeri, galiz (mugalleze) ve hafif (muhaffefe) olmak üzere ikiye ayrılır. Gerek satın alarak, gerek emânet isteyerek ve gerekse emânet olarak verenden -hibe olarak verenden değil- kabul ederek avret mahallini bir örtüyle kapatmaya muktedir olduğu halde, muğalleze avretinin tümü veya çok az da olsa bir kısmı açık olarak namaz kılan kişinin, eğer bu açıklık hatırındaysa namazı bâtıl olur. Kılmış olduğu bu namazı vakit kalsın veya çıkmış olsun süresiz olarak mutlak surette iade etmesi gerekir. Yine bu vaziyetteki kişi, muhaffefe avret mahallini açık bırakarak namaz kılmışsa namazı bâtıl olmaz. Her ne kadar muhaffefe de olsa, avret mahallini namazda açması haram veya mekruh ve bu açık kısma bakmak harâmsa da yine kıldığı namaz bâtıl olmaz. Ancak bu şekilde namaz kılmış olanın, vakit kalmışsa örtünerek yeniden namaz kılması müstehab olur. Meselâ hür kadın, başı veya boynu, omuzu, kolu, memesi, göğsü veya sırt tarafından göğsüne denk gelen kısmı, dizi veya bacaktan ayak parmaklarının ucuna kadar olan kısmı -tabiî ayakların altı muhaffefe avret mahallinden olsa bile yine buna dâhil değildir- açık olarak kılmış ise ve vakit de varsa namazıiade etmesi müstehab olur. Erkeğe gelince bu, eğer kasığı veya uylukları veya oturak (mak'ad) deliğinin etrafındaki kısmı açık olarak namaz kılmışsa ve vakit de varsa namazı iade etmesi müstehab olur. Ama baldırları açık olarak kılmışsa, kasığının üstünden göbeğine kadar olan kısmın tümü veya bir kısmı, arka taraftan da uyluklarının üst kısmı açık olarak namaz kılmışsa namazını iade etmesi gerekmez. (Mezahib-i Erbaa)
    6 Temmuz 2012 Cuma
  • Sual: Fıkıh kitaplarında diyor ki: “Cünüb kimse, bedeninin bir kısmını yıkayacak kadar veya abdest alacak kadar su bulursa, abdest ve gusl için, bir teyemmüm eder. Teyemmümden sonra, abdesti bozulursa, o su ile sonra abdest alır.” “Cünüb bir kimse, teyemmüm ettikten sonra, abdesti bozulursa, Hanefîde cünüb olmaz. Mâlikîde olur. Az su varsa, yalnız abdest alır.” Cünüb bir kimse, teyemmüm ettikten sonra, abdesti bozulursa Maliki'de tekrar cünüp olduğuna göre aynı zamanda abdestsiz de oluyor. O zaman böyle cünüb olan birinin üstteki ifadeye göre abdest ve gusl için bir teyemmüm etmesi lâzım olduğuna göre, neden abdest alıyor? Böyle cünüb olan biri yalnız abdest alınca cünüblükten kurtulmuş oluyor mu?
    Cevab: Gusl ve abdest için teyemmüm edildiğinde, abdesti bozan bir şey olursa, Mâlikîde guslü de bozuyor; Hanefîde ise yalnız abdesti bozuyor. Bu kimse, su varsa, gusleder; su az ise yalnız abdest alır.
    24 Ağustos 2013 Cumartesi
  • Sual: Halebî’nin Babadagî tercümesinde Maliki mezhebine göre toprak cinsinden olan yere secde etmek lazım geldiği, etmemenin mekruh olduğu yazıyor. Hanefi olup, Malikiyi taklid eden için de böyle midir?
    Cevab: Namazda Malikiyi taklit eden Hanefi için mekruh değildir. Zira taklid ettiği mezhebin yalnızca şart ve müfsidlerine uyacaktır. Hanefi mezhebinde de toprak cinsinden bir şeye secde etmek müstehabdır. Onun için toprak, taş, mermer, tahtaya veya pamuklu ya da hasır seccadeye secde etmek iyidir.
    19 Şubat 2017 Pazar
  • Sual: Gusl abdesti hususunda Mâlikî mezhebini taklit eden Hanefî bir kadından, yaklaşık 20,5 gün temizlik, 6 gün kan, 19,5 gün temizlik, 6,5 gün kan, 7,5 gün temizlikten sonra bir leke geliyor. Bu lekeyi gördükten yaklaşık 10 gün sonra kadının aylık döngüye göre tekrar hayzı başlıyor. Yine yaklaşık 6 gün süreceğini tahmin ediyor. Bu safhada kadının namaz kılmayı bırakması lazım mıdır?  Kadının daha öncelerde en fazla gördüğü adet sayısı tam emin olmamakla beraber 12 gün civarıdır.  Bu kadın hayzının başlangıcından itibaren umumiyetle 14. günde hafif lekeli akıntı görüyor. Bu tür akıntılar da hayza dahil oluyor mu?
    Cevab: 20,5 gün temizlik, 6 gün kan -> Temizlik adeti 20,5 gün ve hayz âdeti 6 gün
    19,5 gün temizlik, 6,5 gün kan, 7,5 gün temizlik, leke - >  Lekeden kasıt yaş halde iken beyaz harici bir renk ise bu kan kabul edilir. Bu leke ile evvelki kanlı günler arasında 15 günden az bir zaman olduğundan bu günler hep aktı kabul edilir. Yani 6,5+7,5 = 14 gün kan olur. Bu kanlı günler, 10 günü aştığından, bunların âdet yerine denk gelen kadarı hayz olur. Sonrası istihaza, yani özür kanı olur. Temizlik âdeti 20.5 gün olduğundan, hayz âdet yeri 6.5 kanın 2. gününden itibaren başlar. Bu günden itibaren 6 gün hayz; sonrası istihaza olur. Hayz âdeti 6 gün olarak değişir. Temizlik âdetinde değişme olmaz.
    Mâliki mezhebine göre, kanlar arası 15 günden az ise, en çok gördüğü hayzın 3 gün fazlasını aşmamak kaydıyla bunlar toplanır. Yani 7,5 gün temizlikten sonra görülen leke, 6,5 günlük kana eklenir ve hepsi hayz olur. Aradaki temiz günler temiz olarak kalır. Bu leke Hanefi'de istihaza olduğundan, haramlık esas alınır ve hayz olduğu kabul edilip gusl abdesti alınır. Şayet kılınmamış namaz var ise, sonra temiz bir günde kaza edilir.
    10 gün temizlik, sonrası kan -> Aradaki leke sebebiyle 10 günlük temizlikten sonrası görülecek kanlar ile evvelkiler birbirine bağlanıp, hep aktı kabul edilir. 6 gün hayzdan sonra temizlik âdeti kadar gün (19.5 gün) sonrasındaki kanlar hayz olur. Yani 0,5+7,5+10 = 18 gün geçmiş olduğundan, 1.5 gün sonrasındaki kanlar hayz olur.
    Maliki'de, görülen kanlar evvelki 6,5 gün ve lekeli güne bağlanır. En fazla gördüğü kan 12 gün olduğundan, azami 15 gün hayz görebilir. Burada 8,5 güne kadar göreceği kanlar hayz, sonrası istihaza olur.
    İki mezhebden birinin hayz dediği günleri hayz kabul edip, ona göre hareket edilir. Sonrasında namazlar kaza edilir. Çünki diğer mezhebde bu gün temiz kabul edilmişti.
    Arı Sanat Yayınevi'nden çıkan İmam Birgivî'nin  "Zuhru’l-Müteehhilîn İzahlı ve Misâlli Tercüme" kitabı Hanefi mezhebine göre hayz ve nifası anlatmaktadır.  s. 17 ve 23'de âdetin değişmesi misaller ile izah ediliyor. Ayrıca kitabın ikinci kısmındaki hayz misallerinin tahlili de meselenin anlaşılmasında kolaylık temin edecektir. Bu tür akıntıların yukarıda görüldüğü gibi hayza tesiri vardır.
    2 Eylül 2017 Cumartesi
  • Sual: Piyasada satılan mestlerin gerçek deri mi, suni mi olduğunu bilmiyoruz. Bunları kullanmak Maliki mezhebinde caiz midir?
    Cevab: Hayır; hakiki deri olmalıdır. 
    4 Ocak 2020 Cumartesi
  • Sual: Bir kimse ayın 22’sinde iş için bir yere gelse, kaç gün kalacağını bilmese, 25'inde 29’una kadar kalacağına karar verse, o güne kadar namazlarını kısaltmış olsa, maliki mezhebinde ne lazım gelir?
    Cevab: Sefer mesafesi gidip vardığı yerde ne kadar kalacağını bilmediği için, giriş gününden itibaren 18. gün dolana kadar seferidir. Ama 25’inde 4 gün kalmaya karar verince mukim olur. Tam kılar. Önceki namazlar tamamdır. 
    7 Şubat 2020 Cuma
  • Sual: Maliki mezhebini taklit eden birisinin guslederken uzuvlarını 3 kere yıkaması farz mıdır?
    Cevab: Bir defa yıkaması farzdır.
    2 Mart 2020 Pazartesi
  • Sual: Maliki mezhebinde, abdest alırken örgülü saçın üzerine mesh edilebilir mi?
    Cevab: Mesh başa yapılır; sarkan saç da meshedilir. Örgüyü açması lazım değildir.
    17 Mayıs 2020 Pazar
  • Sual: Bir kimse dudağını ısırsa, kanayıp kanamadığından şüphe etse, kanamadığını görse, Malikî mezhebinde şüphe abdesti bozduğuna göre, abdesti bozulur mu?
    Cevab: Hayır. Bozulmadığına karar verince bozulmuş olmaz. Malikide abdesti bozan şüphe, bir kimsenin, abdest alıp bozup bozmadığından şüphe etmesi ve karar verememesi hâlidir. Bu hâl, Mâlikide abdesti bozar.
    12 Ekim 2020 Pazartesi
  • Sual: Maliki mezhebinde bidat ehli arkasında kılınmaz diye yazıyor. Hanefi olup Malikiyi taklit eden ne yapar?
    Cevab: Fıskı ve bid’ati tevil edilebilir cinsten ise uyulması mekruhtur; ama vakit içinde iade eder. Böyle değilse uyulmaz; uyulduysa kaza edilir. Taklit eden de böyle imama uymaz.
    6 Kasım 2020 Cuma
  • Sual: Ezber çalışan bir kadın özürlü iken nasıl hareket eder?
    Cevab: Özürlü kadının mushafa el sürmesi ve ayet-i kerime okuması caiz değildir. Zaruret olmadığı için Maliki mezhebini taklit etmesi de lazım gelmez. Ancak Kur’an-ı kerim kursu hocası olup, ara verirse işini kaybetmek tehlikesi varsa, belki taklit etmesi caiz olur.
    21 Kasım 2020 Cumartesi
  • Sual: Maliki mezhebinde kendi zevcesine şehvetle dokunmak abdesti bozar mı?
    Cevab: Evet.
    21 Kasım 2020 Cumartesi
  • Sual: Bir özür sebebiyle namazı Maliki mezhebine göre kılan Hanefi tahiyat okur mu?
    Cevab: Okur. Çünki Hanefide vaciptir.
    28 Şubat 2021 Pazar
  • Sual: Gusl veya abdestte muhtelif sebeplerle Maliki mezhebini taklit eden nelere dikkat etmelidir?
    Cevab: Umumi olarak Hanefi mezhebine en yakın mezhep olarak Maliki mezhebi görülür. Çünkü İmam Malik, İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin talebesi mesabesindedir. İmam Mâlik’in talebeleri de, İmam Ebu Hanife’nin talebelerinden ders alarak, Mâlikî mezhebi tedvin ederken Hanefî usul ve ictihadlarından istifade etmişlerdir. Bundan dolayı Hanefi mezhebinde bir meselenin halli yok ise, Maliki mezhebine bakılır. Böyle bir usul kaidesi mezheb içinde vardır.

    Bir mezhebe mensup olup, herhangi bir zaruret ve sıkıntı sebebiyle başka mezhebi taklit etmek mecburiyetinde kalan kimse, sadece o mezhebin o iş için aradığı şart ve müfsidlerine riayet eder, sünnet ve mekruhlarına uyması lazım değildir. Kendi mezhebinden çıkmış sayılmadığı için, mümkün mertebe kendi mezhebinin hükümlerine de riayet eder. Gusülde Maliki’ye uyanların, abdest ve namazda, abdestte Maliki’ye uyanların gusül ve namazda Maliki’nin şartlarına uymaları icap eder. Zira abdest ve gusl müstakil ibadet değildir, namazın şartıdır. Maliki mezhebinde Hanefi mezhebinden farklı olarak şunlara riayet etmelidir:

    1-Gusülde ve abdestte niyet, muvalat ve delk farzdır. Ağzın içini ve burnu yıkamak farz değildir. Gusle başlarken, hades-i ekber olan cenabetten taharet için gusletmeye niyet etmelidir. Halbuki Hanefi’de niyet sünnettir. Yani bir kimse niyetsiz yıkansa veya denize, havuza girip ağzına burnuna su verse cünüplükten kurtulur; Maliki’de kurtulmaz. Maliki mezhebine uymaya niyet etmek şart değildir. Zira bir mezhebin şart ve müfsidlerine uymak, onu taklide niyet etmek demektir.

    2-Muvalat, azaları peşpeşe mutedil bir iklimde ve mevsimde bir azanın kuruyacağı kadar zaman geçmeden ötekini yıkamaktır. Hanefide sünnettir. Vücudunun bir kısmını yıkasa, Sağ ayağını yıkasa, 5-10 dakika telefonla konuşsa, sonra sol ayağını yıkasa abdesti olmaz. Ama sağını yıkayıp çorabını giyse, sonra solunu yıkasa muvalat bozulmaz. Zira muvalatı bozan iş değil, zamandır. Gusülde veya abdestte yıkamadık yer kaldığını bir ay sonra bile hatırlasa, yalnız orayı hemen yıkar. Yıkamazsa guslü bâtıl olur.

    3-Delk, yıkanan yerleri el ile veya havlu ile hafif sıvazlamaktır. Dokunmak da delk yerine geçer. Ayak parmaklarının arasını elle hilallemek şart değildir. El ve ayak parmaklarını oynatmak hilallemek yerine geçer.

    4-Gusülde saçı eliyle veya tarakla hilallemek şarttır. Saç örülü ise, çözülür, her tarafı hilallenir.

    5-Abdestte başın tamamını meshetmek farzdır. Bu, Hanefi’de sünnettir. Abdestte yüz yıkanırken bile abdest niyetini muhafaza etmelidir. Yani abdeste başlarken abdeste niyet edip, sonra bunu unutup başka niyetle elini, yüzünü, başını, kollarını ve ayaklarını yıkasa, abdest olmaz.

    6-Kaşların ve kirpiklerin altındaki deriyi yıkamaz, kulak arkasıyla saç arasındaki deriyi ve kulak memesi ile önündeki kemik arasındaki saçı ve deriyi meshetmek lazımdır. Bu kemiğin üstü saça, altı yüze dahildir.

    7-Altında deri görünen hafif sakalı mesh etmek, sık sakalı ise hilallemek farzdır.

    8-Kadın, saçının hepsini mesheder. Örülü saçını açmaz. Örgünün üstünden mesheder. Erkek de saçı uzun ise sarkan saçı mesheder.

    9-Nikah düşen kadının çıplak tenine ve saçına şehvetle dokunanın abdesti bozulur. Hanefi’de yeniden abdest alması müstehabdır. Şehvetin ölçüsü erkeğin aletinin kalkması, kalkık ise artması, kadının ve yaşlı erkeğin gönlünün meyledip içinin titremesidir.

    10-Baliğ bir erkeğin kendisinin veya başka bir baliğ erkeğin zekerine kasten veya unutarak elinin içi veya parmak içleriyle dokunması abdesti bozar. Bunun için guslederken evvela edep yerini yıkamalı, sonra abdest almalıdır. Başka yeriyle dokunsa veya arada perde varsa bozulmaz. Kasık veya testislere dokunmak bozmaz. Kadın kendi tenasül uzvunu eller veya parmağını sokarsa lezzet alsa bile abdesti bozulmaz. Bir kimse makadına dokunsa veya parmağını soksa abdesti bozulmaz.

    11-Kan, irin, sarı su hastalıkla bile çıksa, abdesti bozmaz. Bir kavle göre, idrar, gaita ve yel hastalık sebebiyle elde olmadan kaçarsa, abdesti bozulmaz. Abdest alması zor olan ve Hanefi’ye göre özür sahibi olamayan yaşlı ve hastalar için bu kavil tatbik edilebilir.

    12-13-Saç ve sakal traşı ve tırnak kesmek abdesti bozmaz. Bir kavle göre vücut kıllarını ustura ve jilet ile kazımak abdesti bozar.

    14-Abdestte şüphe eden, yani abdesti var mı yok mu karar veremeyen kimsenin de abdesti bozulur. Abdestim var mı yok mu diye düşünüp var olduğuna karar verenin bozulmaz. Hanefi’de abdest aldığını hatırlayıp bozduğunu hatırlamayanın abdesti var kabul edilir.

    15-Hayzın asgarisi yoktur. Bir damla gelse de hayz kabul edilir. En çoğu ise 15 gündür. 15 günden fazla gelirse istihaza olur. Hanefi’de hayzın en azı 3, en çoğu 10 gündür. Bundan azı veya çoğu istihazadır. Hayzı 10 günü geçen Hanefi, namazı bırakır, ama kendi mezhebine riayet etmek için, sonra bu günleri kaza eder.

    16-Hamileden gelen kan hayz sayılır. Hanefi’de ise istihaza sayılır.

    17-Nifasın azami müddeti 60 gündür. Hanefi’de 40 gündür.

    18-Hayz adeti içinde kan gelmeyen günlerde cima caizdir. Hanefi’de değildir.

    19-Teyemmüm vakit girdikten sonra yapılır. Tuğla, kiremit, porselen gibi pişmiş toprakla teyemmüm olmaz. Gusl ve abdest için teyemmüm edildiğinde, abdesti bozan bir şey olursa, guslü de bozar. (Hanefîde ise yalnız abdesti bozar.) Bu kimse, su varsa, gusleder; su az ise yalnız abdest alır.

    20-Mestin deriden ve dikişsiz olması lazımdır. Suni deri veya çoraptan mest olmaz.

    21-Mestin üstünün tamamen meshedilmesi lazımdır. Hanefi’de üç parmakla meshetmek kafidir, fazlası müstehabdır.

    22-Mesti kolaylık olsun diye değil, sünnete uymak veya soğuktan korunmak için giymelidir.

    23-Mestin mesh müddeti yoktur. Cünüp olana kadar çıkarmak gerekmez. Ama Maliki’yi taklit eden Hanefi’nin 24 saatten fazla giymemesi lazımdır. Çünkü Hanefi’de mestin azami müddeti hazerde 24, seferde 72 saattir.

    24-Öğlen namazının vakti, asr-ı evvelde çıkar. Bu sebeple Maliki’yi taklit edenler öğleni asr-ı saniye ve akşamı da işa-ı saniye geciktiremezler. Halbuki İmam Ebu Hanife’ye göre öğlen namazı asr-ı saniye ve akşam namazı işa-i saniye kadar kılınabilir.

    25-Namazda Kâbe’ye dönmek, her rekatta Fatiha okumak, kavme ve celse, tadil-i erkân, namaz sonunda selam vermek farzdır. Cemaatin, sessiz kıldıran imam arkasında Fatiha okuması lazım değildir.

    26-Fâsık veya bid’at ehli olduğu bilinen imama uymak sahih değildir.

    27-Secde edemeyen namazı ayakta imayla kılar. Rükü yapar, oturup secde eder. Oturamıyorsa hep ayakta kılar. Rükû ve secde için üç defa eğilir. Ayakta duramıyorsa oturur, rükü v esecde için başını hafifçe eğer.  Hanefi’de secde edemeyen oturarak imayla kılar, bir kavilde ayakta kılar. Maliki’de nafile namazlar da özürsüz oturarak kılınamaz. Hanefi’de kılınabilir.

    28-Sefer mesafesi 80 kmdir. Hanefi’de 104 kmdir. Burada Hanefi’ye uyulur, 104 km gitmeden namazı kısaltmaz. Zira Maliki’de 80 km gidenin namazı kısaltması müstehabdır. Hanefi’de ise 104 km gidenin namazı kısaltması vaciptir.

    29-Girip çıkış günleri hariç bir yerde 4 gün kalan mukim olur. Hanefi’de bu müddet 15 gündür. Maliki’ye taklit edenler 104 km gidip 3 gün kaldığı yerde seferi, 4 gün kaldığı yerde mukim olur. Kaç gün kalacağı belli değilse 18 güne kadar seferidir. Hanefi’de böyle bir kimse hep seferidir. Giriş çıkış gününde ölçü imsak vaktidir. İmsaktan evvel girenin giriş günü, imsaktan evvelki gündür. Sonra girenin giriş günü imsaktan sonraki imsaka kadardır.

    30-Kara seferinde, hastalıkta ve korku esnasında iki namazı cem caizdir. Hanefi’de değildir. Mecbur kalan cem edebilir.

    31-Kurban abdest ve gusl ile alakalı olmadığı için, seferde Hanefi mezhebini nazara alır. 15 günden az kalmaya gitmişse kurban kesmeyebilir.

    32-Cuma namazında 12 âkıl baliğ ve mukim cemaat olmalıdır. Maliki’de halife ve şehir Cuma namazının şartı değildir.

    33-Mâlikî’de namazın müekked sünnetlerinden üç tanesini sehven terk edince namaz bâtıl olur. Bunlar Hanefi’deki vaciblerdir. Bu müekked sünnetler, zamm-ı sure, kıraatın yerine göre sessiz veya açık olması, teşehhüdler, intikal tekbirleri, semi’allahü limen hamideh, son teşehhüdde salavat, secdede burun ve dizlerin yere konması, ilk selâmın yüksek sesle ve imama cevap olarak verilmesi, yüksek sesle okuyan imamın arkasında sükût ve tümânînettir. Bunlardan biri unutularak terk edilirse, sehv secdesi yapılır. Üç tanesi unutularak terk edilir ve sehv secdesi yapılmazsa, namaz bozulur; iâde gerekir. İkiden fazla sünneti kasıtlı olarak terk eden kişinin namazı, sehv secdesi ile kurtulmaz ve kuvvetli görüşe göre bâtıl olur.Mukallit, üç sünneti terk ederse namazı iade eder.

    34-Hanefi’de sünnet olan bir şey, Maliki’de mekruh olsa da yapılır. Mesela: Hanefi mezhebinde, namaz kılarken, Fatihadan önce, E’uzü Besmele çekmek sünnet, Maliki’de mekruhtur. Maliki’yi taklit eden, E’uzü Besmele okur. Maliki’de Sübhaneke okumak mekruh, Hanefi’de sünnettir. Maliki’yi taklit eden Sübhaneke okur. Maliki’de mukim ile seferi birbirine uyamaz. Hanefi’de uyabilir. Maliki’de mekruh olan bir şey Hanefi’de mübah ise, mukallit muhayyerdir isterse uyar isterse uymaz. Maliki’de yatsı namazını gecenin üçte birinden sonraya geciktirmek mekruhtur. Hanefi’de caizdir. Hanefi’de farz veya vacip olan şey, Maliki’de sünnet ise, mukallit yapar. Vitir namazı ve bayramda 15 namazın farzından sonra tekbîr-i teşrîk Maliki’de sünnettir; Hanefi’de vacibdir. Maliki’de eti yenen hayvanların bevli ve pisliği temizdir. Hanefi’de değildir. Maliki’de sünnetleri terk edenin secde-i sehv yapması sünnettir. Mukallit burada kendi mezhebine uyar. Maliki’de erkeğin avreti önü ve arkasıdır. Hanefi’de göbekle diz kapağı arasıdır. Mukallit Hanefi’ye uyar. Maliki’de hafif uyku abdesti bozmaz, Hanefi’de bozar. Mukallit Hanefi’ye uyar. Özürlü, özürlü olmayana imam olabilir. Hanefi’de olamaz. Mukallit Hanefi’ye uyar. Maliki’de bir kavle göre necaset namaza manidir, bir kavle göre değildir. Mukallit Hanefi’ye uyar.

    7 Şubat 2023 Salı
Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • TR
  • EN
© 2019
  • Anasayfa
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder