Bir İslâm devletinde, mahkemede hangi mezhebe göre karar verilir?
Kâdı mücethid ise kendi içtihadına, değilse mensup olduğu mezhebe göre karar verir. Tarafların mezhebi dikkate alınmaz. Ancak halife, bu meselede muayyen bir ictihad veya mezhebe göre hüküm verilmesini emretmişse, hâkim hangi mezhepte olursa olsun, o ictihada/mezhebe göre karar verilir. Çünki kaza işi halifenin salhiyetindedir. Kâdı ise vekildir. Müvekkil, vekili bir şart ile kayıtlarsa, o şarta uyması icap eder. İmam Ebu Yusuf’tan beri Abbasilerde kadılar ekseri Hanefi meznhebindendi. Bu sebeple Abbasi devletinin resmi mezhebi neredeyse Hanefi mezhebi olmuştu. Eyyubi ve Memlukler Şafii iidi, ama memleketlerinde Şafii kadısı yanında Hanefi kadısı da bulunurdu. Türkler Hanefi olduğu için kadılar umumiyetle Hanefi idi. Osmanlılarda Kanuni Sultan Süleyman zamanından itibaren kadılar Hanefi mezhebine göre hüküm vermekle emrolundular. Hanefi olmayanların bulunduğu Şam, Mısır, bağdad, Hicaz, Tunus gibi beldelerde, Hanefi kadısının yanında ya başka mezhepten naipler tayin edilmiş; ya da Hanefi kadısı tarafların talebi üzerine o davada bu mezhepten naip tayin etmiştir. Bu istisna, ahval-i şahsiyye (şahıs, aile ve miras) hukuku davalarına mahsustur. Diğer davalarda herkes Hanefi mezhebine göre verilmiş hükümlere tabidir.


10 Ekim 2021 Pazar