Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • Aktüel
    • Akademik
    • English
    • Arabic
    • Diğer Diller
  • Programlar
    • Televizyon
    • Radyo
    • Youtube
  • Yazışmalar
    • Tüm Sualler
    • Sual Başlıkları
    • Sual Gönder
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder

Sual Başlıkları

“ Namazın Sünnetleri”

için arama neticeleri gösteriliyor
  • Sual: Fıkıh kitaplarında “Resûlullahın ve Eshâb-ı kirâmın ve Tâbi’înin ve hattâ dört imâmın ağız ile niyyet etdikleri işitilmemişdir” dedikten sonra “Ağız ile niyyet etmek, Şâfiî ve Hanbelî’de sünnetdir.” Bu iki cümle birbirini tekzip etmiyor mu? İkinci cümleden ya Resulullah efendimizin ağız ile niyet ettiği veya Eshab-ı kiramdan bu şekilde niyet eden görülüp men edilmemiş olduğu anlaşılmaz mı?
    Cevab: Hazret-i Peygamber sadece hacda ihrama girerken ağzı ile ihrama ve hacca niyet etmiştir. Bazı âlimler diğer ibadetleri buna kıyas ederek, ağız ile niyet sünnettir demişlerdir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Namazda rükü’ya eğilirken topukları bitiştirmenin hükmü nedir? Bir web sitesinde buna dair bir suale “Aslında askerlerin hazır ol duruşunu gösteren topukların bitişmesi, kanaatimizce bir sünnet olarak gözükmemektedir. Ayağın sağa-sola hareket ettirilmesi namazdaki huşua aykırı gibi görünmektedir. Bununla beraber, bunu sünnet kabul eden âlimlerin izini takip edenlere de bir şey diyemeyiz” şeklinde cevap verilmiş. Bu mesele kaynaklarda nasıl geçmektedir?
    Cevab: Hanefî mezhebine göre namazda iki ayağın arasının dört el parmağı genişliğinde açık tutulması ve (erkekler için) rükü’ya eğilirken sol ayağı sağ ayağın yanına getirip topuk kemikleri bitiştirmek, secdeden kalkarken de açmak sünnettir. İbn Âbidin, Reddü’l-Muhtar’da (Matbaatü’l-Meymeniyye, 1299) I. cild 346. sahifesinde, (Türkçe tercemesinin de II. cilt, 274. sahifesinde) hem metinde, hem de hâşiyede özrü olmayanların topuğunu bitiştirmesinin sünnet olduğu açıkça yazıyor. İbn Âbidin, Hanefî fıkhında en esaslı mehazdır. Sözünü bütün Hanefî ulemâsı  hüccet tutar. Halebî-i Sagîr’de 196. sahifede de yazıyor. Daha eski ve popüler bir mehaz olarak İznikî’nin halkın Mızraklı İlmihal dediği Miftahü’l-Cenne adlı eserinde 27. sahifede namazın müstehaplarından sayıyor. Başka eserlerde, meselâ Bedâyı’da bulunmaması, sünnet olmadığını göstermez. Diğer mezheblerde bulunmaması da bunun sünnet olmadığını göstermez. Şâfiî mezhebinde namazda ayakların arası bir karış açık tutulur. Rükü ve secdede de böyle kalır. Çok sünnetler, hatta farzlar vardır ki Hanefî de sünnet veya farz değildir. Aksi de bahis mevzuudur.

    Bu mesele Osmanlılar zamanında o kadar bilinmektedir ki, rüşdiyelerde okutulan bir ilmihal kitabında bile zikredilmektedir. Mesela Darüşşafaka'da tedris olunmak üzere heyet-i tedrisiye-yi islamiyye tarafından inticab ve kabul olunan 1307 tarihli İlmihal-i Kebîr'in namazın rüknlerinden rüküyu anlatan 78. sahifesinde diyor ki: "Kıraatdan fâriğ olundukda Allahü ekber diyerek rükûa gider. Sünnet üzere rükûun sûreti, başını arkasıyla düz olunca eğüb, parmaklarını açarak elleriyle dizlerini tutub ve topuklarını biribirisine yapışdırarak inciklerini dikmekdir ve bu heyet üzere üç kerre Sübhâne rabbiyelazîm demek ve rükûa ve sâir rek'atlere intikal ederken Allahü ekber demek sünnetdir". Ayrıca, Fatih Camii dersiâmlarından İskilipli Atıf Efendi'nin İslam Yolu muhtasar ilmihalinin namazın sureti bahsinde de şöyle geçmektedir: "Erkek kısmı rükuda .... topukları birbirlerine yanaştırır".

    Bahsettiğiniz cevabın bulunduğu siteyi tetkik ettik. Cevabın, pek fıkhî esaslara riayetkâr verildiği söylenemez. Nitekim namazda teşehhüdde parmakla işarete dair suale yine fıkhın umumî kaidesinin hilâfına cevap verilmiş. Öyle ki iki cevap tenakuz hâsıl etmiş. Teşehhüdde işaret sünnet diyenler olduğu gibi, sünnet değildir, hatta namazda hareketsiz kalmak gerektiği için işaret etmek câiz değildir diyenler vardır. Bu haber Hanefî mezhebinin aslını bildiren zâhirü’r-rivâye kitaplarında geçmez. Vâkıat kitaplarında geçer. Bu sebeple muteber Hanefî mehazları (meselâ Şeyhülislâm Ebussuud Efendi) parmak kaldırmamanın daha iyi olduğunu söyler. Topukları birleştirmek huşuyu bozuyorsa, teşehhüdde işaret haydi haydi huşuyu bozar. Çünki ne zaman işaret edileceği sıkı sıkı kayıt altına alınmıştır.
    1 Ağustos 2011 Pazartesi
  • Sual: Namaz kılmış olana, “Allah mübarek etsin” mi denir, yoksa “Allah kabul etsin” mi?
    Cevab: Her ikisi de caizdir. Birincisi daha iyidir. Allah kabul etsin (tekabbelallah), namazın sevablarına kavuşma temennisidir. Hadîs-i şeriflerde namaz için “kabul etmek” lafzı geçer. Allah mübârek etsin (tebârekallah) ise zaten mübarek olan bir ibâdet senin hakkında da mübârek olsun, bereketini gör mânâsına gelir.
    16 Kasım 2011 Çarşamba
  • Sual: Evde namaz kılarken sarık sarmamız lâzım mıdır?
    Cevab: Müstehabdır. Nitekim hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Sarıkla kılınan 2 rek'at namaz sarıksız kılınan 70 rek'at namazdan efdaldir” (Deylemî, Ebû Nuaym); “Nafile veya farz namazı sarıkla kılmak, sarıksız kılınan yirmibeş namaza bedeldir. Sarıklı bir Cuma ise, sarıksız yetmiş Cumaya bedeldir” (İbni Asâkir); “Sarık, küfürle iman arasında ayırd edici bir alâmettir. Onu sarana, her dolaması için, kıyamet günü bir nur ihsan olunur” (Taberânî, Bâverdî); “Sarık takınız; hilminiz artar. (Çünkü güzel giyinmek insanı vakara sevkeder ve hafifliklerden uzaklaştırır.) Melekler, bu alâmetleriyle görünür” (Taberânî); “Sarıklar Arapların taçlarıdır. Onu bıraktıktan sonra izzetlerini de yitirirler” (Beyhekî, Deylemî).
    22 Kasım 2011 Salı
  • Sual: Namazda rükü'ya eğilirken topukları birleştirmek kadınlar için de sünnet midir?
    Cevab: Erkekler için sünnettir. Kadınlar birleştirmez (Halebî-i Sagîr)
    25 Kasım 2011 Cuma
  • Sual: Namaz bittikten sonra neler yapılır?
    Cevab: 1-Allahümme entesselâm ve minkesselâm tebârekte yâ zel celâli ve’l-ikrâm denir.
    2-Üç defa istiğfar söylenir.
    3-Eûzü çekilip Âyetelkürsi okunur.
    4-Tesbihler (33 sübhanallah, 33 elhamdülillah ve 33 Allahü ekber) söylenir.
    5-Lâi lahe illallahü vahdehu lâ şerîke leh lehu’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yumît ve hüve alâ külli şey’in kadîr, denir.
    6-Eller açılıp dua edilir.
    7-İmkan varsa 11 ihlas, birer kul euzüler okunup, 67 istiğfar ve 10 subhanallahi ve bihamdihi subhanallahil azim söylenir.
    8 Aralık 2011 Perşembe
  • Sual: Namazdan sonra uzun istiğfar duası yerine üç kere estağfirullah denebilir mi?
    Cevab: Denebilir. Estağfirullah demekle sünnet yerine gelir. Uzun istiğfar (Estağfirullah el-azîm ellezî lâ ilahe illâ hû el-hayyel-kayyume ve etûbü ileyh) söylemek evlâdır.
    8 Aralık 2011 Perşembe
  • Sual: Secdeden kalktıktan sonra sol ve sağ ayak birbiri üstünde ve kalça altında olsa, sıkıntı teşkil eder mi? Yani bir ayak yere temas etmiyor, bundan dolayı mekruh işlenmiş olur mu?
    Cevab: Sağ ayak başparmağı kıbleye gelecek şekilde dikilir; sol ayak yere döşenir. Sünnet olan budur. Özür ile bunu yapamıyorsa, mahzuru yoktur.
    9 Şubat 2012 Perşembe
  • Sual: Sünneti kılarken son rek’atta cemaatin ilk rek’atına yetişmek için salli, bârik ve rabbenâlar okunmasa olur mu?
    Cevab: Olmaz. Süratli okumalıdır.
    13 Şubat 2012 Pazartesi
  • Sual: Namazda son oturuşta esselâmü aleyküm dedik, ama sağ tarafa başımızı çevirmeyi unuttuk. Daha sonra başımızı sağa çevirip tekrar selâm verdik. Bu şekilde namaz, sahih olur mu?
    Cevab: Başı sağa ve sola çevirmek sünnettir. Es-selâmü demek vâcibdir.
    23 Mart 2012 Cuma
  • Sual: Rükû’da iken sağ ayak sol ayak yanına mı getirilir? Yoksa sol ayağın topuğu sağ ayağın topuğuna mı değdirilir?
    Cevab: Rükû’ya eğilirken, sol ayak sağ ayağın yanına getirilir. Mümkün mertebe topuk kemikleri değdirilir. Secdeden kalkarken açılır. Sünnettir.
    25 Mart 2012 Pazar
  • Sual: Namaz tesbihatından sonra "Lâ ilahe illallahu vahdehü lâ şerike leh lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr" dedikten sonra başka birşey okunur mu? Okunması bid’at mıdır?
    Cevab: Sonra Subhane rabbiyel aliyyil alel vehhâb deyip eller kaldırılır ve dua edilir. Dua edilmese de olur. Başka bir şey okumak bidat olmaz, artık namaz için mesnun olan tesbîhat bitmiştir.
    30 Mart 2012 Cuma
  • Sual: Sünneti beğenmemenin küfre sebep olduğunu ve takke kullanmanın sünnet olduğunu biliyoruz. Çevremizdeki nice kişiler "Takke Türklere yakışmıyor” diyor. Yukarıdaki kaideleri anlatıyoruz. Maalesef bu kanaatlerinde devam ediyorlar. Bunlara karşı muamelemiz nasıl olmalıdır?
    Cevab: Namazda başı örtmek sünnettir. Tembellikle başı açık kılmak mekruhtur. Bütün ilmihallerde yazar. Ecdadımız hep başını örtmüştür. Giyim kuşamda örfe bakılır. Bugün için takke ile örtmek âdettir. Yakışmak değil, dinin emirleri esastır. Sünneti beğenmemek küfrdür, ama böyle söyleyenlere hemen küfr damgası basılamaz. Beğenmedikleri sünnet değil, takkedir.
    30 Mart 2012 Cuma
  • Sual: Hanımların namazda secdede iken kollarını yere koymaları farz mıdır? Kollar havada kalmış olsa, namaz bozulur mu?
    Cevab: Sünnettir.
    6 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Bir rahatsızlığım sebebiyle başımı sağa sola çeviremiyorum. Maliki ve Şafii mezhebini taklid edenler bir rahatsızlık sebebiyle başlarını sağa sola çeviremeden kıldığı namazları sahih oldu mu?
    Cevab: Başını sağa ve sola çevirmek namazın şartlarından değildir. Selâmın sünnetidir.
    13 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Son teşehüdde salli bariklerden sonra dua niyeti ile fatiha okunabilir mi?
    Cevab: Evet.
    14 Nisan 2012 Cumartesi
  • Sual: Sitede “Sünnet ile farz arasında konuşulmayacağı dua ve tesbih söylenmeyeceği bunun bidat olacağı bildirildikten sonra Hindüvânî gibi bazı âlimlere göre kısa dua ve tesbihler okuyabileceği yazılıdır. Peki bir İslâm âlimi bir şeye câiz demişse, o şeye bid’at denir mi? Veya cumhur ulemâ sünnet ile farz arasında bir şey okumak Hanefî mezhebinde bid’at olur, sünneti ıskat eder demiş ise, Hindüvânî’nin nakline dayanarak bu işe câiz denir mi?
    Cevab: Bir âlimin vâcib veya sünnet dediğine, bir başkası, bid’at, mekruh diyebilir. İctihadî mevzulardır. Hindüvânî, mezhebde söz sahibi âlimlerdendir. Sünnet ile farz arasında cumhura uyarak konuşmamalı, dua ve tesbih söylememelidir. Yapana da bir şey denemez.
    16 Nisan 2012 Pazartesi
  • Sual: Sitede “Fıkıh kitaplarında sünnet ile farz arasında 15 ayeti kerime okuyacak kadar beklenir, sonra farza kalkılır buyuruluyor” deniyor. Bir hadis-i şerifte peygamber efendimiz farzdan sonra hemen son sünnete kalkardı buyuruluyor. Bu iki ifadeyi nasıl anlamak lâzımdır?
    Cevab: “Hemen” sözünü, âlimler cemaatin farza yetişmesi için “15 âyet-i kerime okuyacak kadar” diye tefsir etmişlerdir.
    16 Nisan 2012 Pazartesi
  • Sual: Selâm vermek mi, selâm almak mı daha mı sevaptır?
    Cevab: Kimyâ-yı Seâdet’de der ki: “İki müslüman karşılaşınca selâm veren yüz sevabın doksan birini, selâmı alan dokuzunu alır”. Şeyh Burhaneddin de der ki: “Selâm verene yirmi sevap, alana on sevap verilir”. “Selâm vermek sünnet, almak farzdır. Nasıl olur da sünnete daha çok sevap verilir?” denirse, şöyle cevap verilir: Selâm veren hayırlı bir işe girişmiştir. Karşı tarafın vâcib sevabı almasına vesile olmuştur. Onun için sevabı fazla olur. (Tergibü’s-Salât, Namazın Sünnetleri faslı) Bu, sünnetin farzdan daha sevab olduğu istisnalardan biridir.
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Selâmın sünnete uygun verilişi “Selâmün aleyküm” diye midir, “Esselâmü aleyküm” diye midir?
    Cevab: Selâm, İmâm Şâfiî’ye göre “Selâmün aleyküm” diye verilir. Çünki Kur’ân-ı kerîmde “Selâmün aleyküm tıbtüm” buyurulmaktadır. Hanefî âlimlerine göre “Esselâmü aleyküm” demek lâzımdır. Çünki Ettehiyyâtü’de selâm böyledir. (Tergibü’s-Salât, Namazın Sünnetleri faslı). Anadolu’da Türklerin lisanı Şâfiî kavline göre alışmıştır.
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Selâm vermekte bir öncelik var mıdır?
    Cevab: Selâm vermekte sünnet, yüksek makamda olanın aşağı makamda olana selâm vermesidir. Şehirli köylüye, binekte olan yaya olana, deveye binmiş olan ata binene, ata binen eşeğe binene, eşeğe binen yaya olana, ayağında ayakkabı olan ayağı çıplak olana, sayıca az olan topluluk çok olana, efendi köleye, hanımefendi câriyeye, üstâd talebeye, baba oğluna, anne kızına selâm verir. Madde ve mevkı’i ziyâde olan selâm verir. Sünnet budur. Hazret-i Peygamber, “Ben edebi Rabbimden öğrenmişim. Mi’râc gecesinde bana Esselâmü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullahi ve berekâtühü diye selâm verdi” buyurmuştur. (Tergibü’s-Salât, Namazın Sünnetleri faslı)
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Gördüğüm bazı kimseler [erkekler] namazda başın etrafına mendil, tülbent bağlıyorlar ve tepeleri açık kalacak şekilde namazlarını kılıyorlar. Böyle namaz kılmaları caiz midir?
    Cevab: Hazret-i Peygamber bazen başının tepesi açık olarak sarık sarardı.
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: İmamın kıraat ve tekbirlerde gereğinden çok bağırması namazı bozar mı?
    Cevab: İmam, cemaatin işiteceği şekilde tekbir alır ve kıraat eder. Sesini daha fazla yükseltirse, mekruh olur. Bu bakımdan cemaatin az olduğu yerlerde hoparlör kullanmak mekruh işlenmesine sebebiyet verir. İmamın sesini cemaate duyuran müezzin de böyledir. Müezzinin mübelliğ sıfatıyla tekbirleri tekrar etmesi kalabalık cemaatte câiz ve lâzımdır. Hacet yok iken tebliğ, yani imamın sesini cemaate ulaştırmak bid’attir, mekruhtur. “İmamın sesi cemaate ulaşır da, yine müezzin tebliğde bulunursa namazı fâsid olur. Çünkü buna ihtiyaç yoktur” sözünün aslı yoktur. Bu söz kaidelere uymamaktadır. Çünkü müezzin olsa olsa zikir sigasiyle sesini yükseltmiştir. (İbni Abidin-Namazın Sünnetleri Bâbı)
    8 Mayıs 2012 Salı
  • Sual: Hazret-i Peygamber’in ismi anıldığı zaman salavat getirmek farz mıdır?
    Cevab: Salavat getirmek ömründe bir defa farz, her zikir edildikçe fetvâya göre müstehabdır. İmam Tahâvî’ye göre her zikredildiğinde vâcibdir. kur’an-ı kerimde “Şüphesiz Allah ve melekleri, Nebi aleyhisselâma salât ederler. Öyleyse ey iman edenler, siz de ona salât ve selâm ediniz”! (Ahzâb: 56) buyurulmuştur. Hadis-i şerifte de “İsmim anıldığı zaman bana salavat getirmemek cefâdandır” deniyor. Allahümme salli alâ Muhammed veya sallallahü aleyhi ve selem ya da aleyhisselâm demek kifayet eder.
    Tüccar bir elbiseyi açar da, onun güzelliğini müşteriye bildirmek için tesbih eder yahud salavat getirirse mekruh olur. Bunu bekçinin yapması dahi mekruhtur. Bundan dolayıdır ki büyüklerden biri bir meclise geldiği vakit onun geldiğini bildirmek ve kendisine yer verilmesini veya ayağa kalkılmasını te'min için tesbih etmek yahud salavat getirmek memnudur. Bunu yapan günahkâr olur. (İbni Abidin)
    Salavat getirmek namazın son oturuşunda sünnet olduğu gibi, sünnet-i gayri müekkedelerin ilk oturuşunda dahi sünnettir. Cenâze namazında da öyledir. (İbni Abidin)
    Mâni bulunmamak şartıyla her zaman salavat getirmek müstehabdır. Ulema müstehab olduğu bazı yerleri söylemişlerdir. Bunlar Cuma günü ile Cuma gecesi, Cumartesi Pazar ve Perşembe günleridir. Bu üç gün hakkında hadis-i şerif vardır. Sabah ve akşam, mescide girerken ve çıkarken, Hazret-i Peygamber’in kabrini ziyaret ederken, Safa ile Merve'de, [imam için] Cuma ve sair hutbelerde, müezzine icabet ettikten hemen sonra, ikamet edilirken, duanın başında, ortasında ve sonunda, kunut duasından sonra, telbiyeyi bitirdikten sonra, bir yere toplanırken ve dağılırken, abdest alırken, kulak çınlarken, bir şey unutulduğu vakit, vaaz ve ilim neşir ederken, hadis-i şerif okumağa başlarken ve bitirirken, sual ve fetvâ yazarken salevât getirmek müstehab olduğu gibi, her musannifin [kitap yazarının], her hoca ve talebenin, hatibin, kız isteyenin, evlenenin, evlendirenin salavat getirmesi dahi müstehabdır. Mühim işlerin başında, zikir zamanında, Hazret-i Peygamber’in ismini işittiği zaman yahud ismi yazıldığı zaman salavat getirmek müstehabdır. (İbni Abidin)
    Yedi yerde Hazret-i Peygamber’e salavat getirmek mekruh olur. Bunlar, cimâ, def-i hacet, malını satmak için, hata yaptığında, şaştığında, hayvan keserken ve aksırdıktan sonradır. Kur'an-ı kerim okurken veya hutbede Hazret-i Peygamber’in ismini işitince de salavat getirilmez. Çünki bunlarda susarak dinlemek vâcibdir. Okumayı bitirdikten sonra salavat getirirse iyidir. (İbni Abidin)
    Bir mecliste Hazret-i Peygamber’in ismi söylenirse, söyleyenin veya dinleyenlerden birinin salavat getirmesi kâfidir. Hepsinin getirmesi iyidir. (İbni Abidin)
    Hazret-i Peygamber’in ismini kalbinden geçirdiği zaman salavat getirmek iyidir. (Şir’atü’l-İslâm)
    Netice itibariyle salavat söylemek ömründe bir defa farz, her ismi zikir edildikçe müstehab; tüccarın malını açarken yaptığı gibi olursa tahrimen mekruh, namazda sünnet, mümkün olan her vakitte müstehab, son teşehhüdünden [ve kunutun sonundan] başka namazın her yerinde mekruhtur.
    Hazret-i Muhammed’den başka peygamberler için salavat getirmek ihtilaflı ise de, muhtar olan bunlara da salevât getirmenin hükmü, Hazret-i Muhammed’e getirmenin hükmü gibidir. Büyük meleklere de salavat getirmek meşrudur. (Şir’atü’l-İslâm)
    8 Mayıs 2012 Salı
  • Sual: Rükû'dan doğrulurken semi'allahü limen hamideh demeyen kimsenin kalktıktan sonra [kemikler yerine oturduktan sonra] söyler mi?
    Cevab: Kalkarken söyler. Kavmeye doğrulduğunda bu sözü bitirmiş olur. Orada Rabbenâ lekel hamd der. Binaenaleyh doğrulduktan sonra semi’allahü limen hamideh demez.
    8 Mayıs 2012 Salı
  • Sual: Bazı câmilerde namazda kıyamda elleri salık olarak namaz kılanlar görülüyor. Böyle yapmak câiz midir?
    Cevab: Mâlikî mezhebinde elleri salık kılmak sünnettir.
    13 Mayıs 2012 Pazar
  • Sual: Şâfiîler, kıyamda ve secdede topukların birleştirirse sünnet sevabı alır mı?
    Cevab: Şâfiîde sünnet olan kıyam, rükû’ ve secdede ayakların arasının bir karış kadar açık olmasıdır. Hilafı mekruh değildir. Herkes kendi mezhebine uyar.
    13 Mayıs 2012 Pazar
  • Sual: Kadınların teverrükte ayak parmaklarını kıbleye doğru bükmeleri gerekli midir?
    Cevab: Kadınların teverrük etmesi, yani ayaklarını çantısının sağ yanından çıkararak oturması her zaman sünnettir. Erkekler ise Şâfiî’ye göre son oturuşta teverrük yapar. Parmakların kıbleye gelmesini istemek ağır bir tekellüftür. Kolay getirilebiliyorsa getirilir, gelmiyorsa zorlanmaz.
    20 Mayıs 2012 Pazar
  • Sual: İmamın intikal tekbirlerinin sessiz söylemesi câiz midir?
    Cevab: Namazın müekked sünnetini kasden terk etmek bazı âlimlere göre bir defa, ekserisine göre ısrarla olursa mekruhtur. (İbni Abidin)
    20 Mayıs 2012 Pazar
  • Sual: Hanefi mezhebinde teheccüd, istihare, işrak, evvabin, v.b sünnet ve nafile namazlarda celsede allahümmağfirli demek ve secde de hadis-i şeriflerde geçen mesnun olan duaları ve istiğfar dualarını okumanın bir mahzuru var mı?
    Cevab: Hanefî mezhebinde her namazda celsede Allahümmağfirlî demek câizdir. Hatta İbni Abidin böyle yaparak Hanbelî mezhebinin hilafından da çıkılmış olur diyor. Secdede dua ise yalnız nâfile namazlara mahsustur.
    20 Mayıs 2012 Pazar
  • Sual: Sarığı ayakta sarmak sünnet midir?
    Cevab: Namazda sarık sarmak müstehabdır. Bunu ayakta, kıbleye karşı ve sağdan sola sarmak da müstehabdır.
    23 Haziran 2012 Cumartesi
  • Sual: Benim okuduğum bir kitapta namazda selâm verdikten sonra istiğfar (estağfirullah) söylenir, sonra “Allahümme entesselâm...” okunur diye yazıyor. Siz ise “Allahümme entesselâm...”dan sonra (estağfirullah) söylenir demişsiniz. Neden?
    Cevab: Fıkıh kitaplarında, meselâ Tahtavî’nin Merâkiyyu’l-Felâh hâşiyesinde ve İbni Âbidin’in Reddü’l-Muhtâr kitabında selâm verdikten sonra Allahümme entesselâm ve minkesselâm tebârekte yâ zel celâli velikrâm denir; sonra üç defa istiğfar söylenir diyor. Bazı kitaplarda ise önce üç istiğfar eder; sonra Allahümme entesselâm.. der diyor. Bunun sebebi rivayetlerin muhtelif olmasıdır. Nitekim Tirmizî’de diyor ki: Resulullah aleyhisselâm namazdan selâm verdiklerinde ancak "Allahümme entesselâmü ve minkesselâmü tebârekte yâ zelcelâli vel ikrâm" diyecek miktarda otururlardı. Ebû Ya’lâ’nın rivâyet ettiği bir başka hadîs-i şerifte Resulullah aleyhisselâm buyurdu ki: “Kim her namazdan sonra istiğfar edip de üç kerre "Estağfirullah el azîm, ellezî lâ ilâhe illâ hû, el hayyel kayyume ve etûbu ileyh" derse günâhları affolur; cepheden kaçmış bile olsa”. Bu rivayetleri değerlendiren ulemâ önce Allahümme entesselâm… denir; sonra üç istiğfar söylenir demiştir. Öteki de câizdir. Ancak farzın arkasında sünnet varsa, istiğfar söylenmez. Zira sünnetin Allahümme entesselâm… diyecek kadardan fazla tehiri mekruhtur (İbni Abidin). Bu halde üç (veya tek) istiğfar sünnetten sonra söylenir.
    23 Haziran 2012 Cumartesi
  • Sual: Namazda selâm, başı çevirmeye başlayınca mı, yoksa çevirdikten sonra mı verilir?
    Cevab: Başı sağa çevirmeye başlarken ilk selâma da başlar; başı tamamen sağa çevirdiğinde bu selâmı bitirir. Başı sola çevirmeye başlarken ikinci selâma başlar. İmama uymuş ise, imam ile beraber selâma başlar ve bitirir. Şâfiî’de olduğu gibi Hanefîde de imam sağa selâm verdikten sonra sola selâm verilebileceğini de söyleyen âlimler vardır.
    3 Temmuz 2012 Salı
  • Sual: Kişi sütre edeceği bir şey bulamazsa, câmilerde halılarin üzerindeki saf çizgisi veya secde yerindeki eğri çizgiler sütre yerine geçer mi?
    Cevab: İmam ve kezâ yalnız kılan kimse sahrada ve benzeri yerlerde üç arşından yakın olmak üzere iki kaşından biri hizâsına bir arşın (elli cm) uzunluğunda ve bakan görsün diye bir parmak kalınlığında bir sütre diker. Bu mendubdur. Sütrenin sağ kaş hizâsına dikilmesi efdaldir. Sütreyi yere bırakmak veya çizgi çizmek kâfi değildir. Bazıları kâfi olduğunu söylemişlerdir. Çizgi uzunluğuna çizilir. Mihrap şeklinde çizileceğini söyleyenlerde vardır. (İbni Abidin)
    6 Temmuz 2012 Cuma
  • Sual: Hanefî mezhebinde abdest için kullanılan misvak namaz için de kâfi gelir mi?
    Cevab: Hadis-i şerifte “Misvak ile kılınan namaz, misvaksiz kılınan namazdan 70 kat efdaldir buyuruldu. Misvak kullanmanın mahalli, Hanefî mezhebinde abdestten önce, Şâfiî mezhebinde her namazdan öncedir. Misvak kullanmak, Hanefî mezhebinde abdestin, Şâfiî mezhebinde namazın sünnetidir.
    13 Temmuz 2012 Cuma
  • Sual: Secdede “Sübhâne rabbiye’l-a’lâ” yerine “Sübhâne rabbiye’l-azîm” diyen biri ne yapmalıdır?
    Cevab: Tesbih mahallidir. Bir şey gerekmez.
    28 Temmuz 2012 Cumartesi
  • Sual: Namazların ikinci rek’atinde birinciden üç âyet fazla okumak mekruh olarak bildirilmektedir. Sûrelerin âyet sayısına nazaran uzunlukları farklı olmaktadır. Şu halde bunun ölçüsü nedir?
    Cevab: Bütün namazlarda ikinci rekati birinci rekatten üç ve daha ziyade âyetle uzatmak tenzihen mekruhtur. Nas olan yerde kerahet yoktur. Nitekim Resûlullah aleyhisselâm, Cuma ve bayram namazının ilk rek’atinde A’lâ ve ikinci rek’atinde de Gâşiye sûresini okumuştur ki, ikincisi birincisinden yedi âyet daha uzundur. Bu uzunluk eğer sûreler kısa ise âyet sayısı ile, uzun ise harf ve kelime sayısı ile ölçülür. Âyetler uzunluk ve kısalık bakımından birbirine yakın ise, sayı; değilse harfler nazara alınır. Meselâ sabah namazının ilk rek’atinde yirmi uzun, ikinci rek’atinde yirmi kısa âyet okur da, bu kısa âyetlerin harfleri, birincidekilerin yarısı kadar olursa sünnet yerini bulur. Aksi takdirde mekruh olur. Âyetelkürsî, müdâyene âyeti gibi uzun tek âyetler, birkaç âyetten müteşekkil kısa surelerden evvel okunabilir. (İbni Abidin-Âdâbü's-Salât)
    3 Eylül 2012 Pazartesi
  • Sual: Vitrin üçüncü rek’atinde okunan sûrenin, ilk iki rek’atte okunan sûrelerden Mushaf sırasına göre yukarıda olması zarar verir mi?
    Cevab: Namazda zammî sûreleri mushaftaki sıraya göre okumak sünnet, hilâfına davranmak mekruhtur. Nâfilelerin her iki her’ati müstakil bir namaz sayıldığı için, üçüncü ve dördüncü rek’atlerde okunan surelerin, ilk iki rek’attekilerden yukarıda olması zarar vermez. Vitir de kıraat bakımından nâfile gibidir. (Nimet-i İslâm, Namazın Mekruhları)
    3 Eylül 2012 Pazartesi
  • Sual: Namazda takke takmak, sarık sarmak yerine geçer mi?
    Cevab:

    Namazlarda erkeklerin takke takması sünnet, terki mekruhtur. Sarık sarmak ise müstehabdır. Hadis-i şerifte “Sarık ile kılınan namaz, sarıksız kılınan namazdan yetmiş kat daha sevabdır” buyurulmuştur. Sarık sarma imkânı varken sarmazsa, müstehabdan mahrum kalır. Fitne çıkmaması için evde kılarken sarılabilir. Dışarıda özür sebebiyle saramazsa, takke sarık yerine geçer (Buğyetü'l-Müsterşidîn). Sarığın şekli hakkında çeşitli rivayetler vardır. Beyaz, yeşil veya siyah olması müstehabdır. Bir buçuk metre uzunluğunda bir karış eninde beyaz bir tülbend bezi sarık olabilir. Ayakta, kıbleye karşı, sağdan sola doğru sarmak, sararken salavat getirmek, omuzların arasına bir karış ucunu sarkıtmak edebdendir. Takkenin ve kefiye gibi bir örtünün üzerine sarılır. Açık başa sarık sarıp, başın üstünü açık bırakmak mekruhtur. Tevsîm, yani sarığın ucunu arkadan iki kürek kemiğinin arasına sarkıtmak da müstehabdır. Bunun ölçüsü ve şekli hakkında ulemâ farklı bildirdi. İki buçuk karış olması meşhurdur. Âlimler uzun, avam daha kısa uzatır denilmiştir. Hazret-i Peygamber’in tevsîm yapmadan sarık sardığı da nakledilmiştir. (Berika-Hayâ bahsi)

    3 Eylül 2012 Pazartesi
  • Sual: Esnafım. Beş vakit namazın farzlarını câmide eda ettikten sonra sünnetlerini ve tesbihatlarını bir saat sonra kılıp yapsam olur mu?
    Cevab: Olur ise de, ancak nâfile sevabı alınır. Çünki bunların mahalli, farzın hemen önü veya ardıdır.
    20 Ekim 2012 Cumartesi
  • Sual: Namazdan sonra üç defa istiğfar duası söylemek meşru mudur?
    Cevab: Allahümme entesselâm’dan önce veya sonra üç defa “Estağfirullah” veya daha güzeli “Estağfirullah el-azîm ellezî lâ ilâhe illâ hu el-hayye’l-kayyûme ve etûbü ileyh” söylemek sünnettir.
    2 Şubat 2013 Cumartesi
  • Sual: Namaz için tekbir alırken eller ne zaman kulağa götürülür?
    Cevab: Tekbire başlarken eller kaldırılır, kulağa götürülür, tekbiri bitirirken eller göbekte bağlanmış olur. Efdal olan budur. Eller kulağa götürüldükten hemen sonra tekbir almak da caizdir. (Halebî)
    18 Mart 2013 Pazartesi
  • Sual: Teşehhüde ettehiyatü okurken parmak kaldırılır mı?
    Cevab: Eşhedü derken sağ elin işaret parmağını kaldırıp, diğerlerini bükmek, illallah derken indirip hepsini açmanın sünnet olduğu bazı Hanefî kitaplarında yazılıdır. Hanefî mezhebinin zâhir-i rivâyesi teşehhüdde ellerin hareketsiz bulunması olduğu için, ulemâ parmakla işaret etmenin de, etmemenin de câiz, ancak etmemenin evlâ olduğu beyan eder. Şâfiî’de sünnettir.
    19 Mayıs 2013 Pazar
  • Sual: Farz ve sünnet namazlarda celsede ve kavmede rabbigfirlî demek sünnet midir?
    Cevab: Hanefî mezhebinde hayır; Hanbelî mezhebinde evet.
    15 Haziran 2013 Cumartesi
  • Sual: Namazda fatihadan önce besmelenin hükmü nedir?
    Cevab: Hanefî’de sünnettir. Şâfiî’de besmele fatihadan sayıldığı için okunması şarttır. Şâfiî’yi taklid eden Hanefî de okur.
    28 Temmuz 2013 Pazar
  • Sual: Secdede topukları birleştirince, ayakların iki-üç parmağı havada kalmaktadır. Bu namazı bozar mı?
    Cevab: Secdede ayakları yere koymak farz, vâcib veya sünnettir. Topukları birleştirmek de sünnettir. Bir ayağın tek parmağının yere değmesi ile vâcib yerine gelir. Birkaç parmağın havada kalmasının mahzuru yoktur.
    30 Ağustos 2013 Cuma
  • Sual: Namazda iken rüku, kavme ve secdede okunan söylenen tesbihleri ve intikal tesbihlerini başka yerde söylemenin hükmü nedir?
    Cevab: Mahallinde söylemek sünnet veya müstehabdır. Mahalli geçince, söylenmez. Unutmak özürdür.
    8 Aralık 2013 Pazar
  • Sual: Kaza borcu olan, salli ve bârikleri terk edebilir mi?
    Cevab: Salli bârikleri okumak sünnet, devamlı terki mekruhtur. Kazâ namazı da olsa bütün erkânıyla kılmak gerekir.
    27 Temmuz 2014 Pazar
  • Sual: Boğazı ağrıyan bir hastanın, namazda tekbir ve tesbihatları içinden söylemesi câiz midir?
    Cevab: Bunlar zaten sessizce söylenir. Hükümleri de müstehabdır. Böyle de söylenemiyorsa, söylememek özürdür.
    30 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Bir kimsenin elinde yara olsa, elini secde mahaline koysa kan çıkacak şüphesi ile tek elle secde etse caiz olur mu? 
    Cevab: Secdede elleri yere koymak sünnettir. Özür varsa terkedilebilir.
    5 Eylül 2015 Cumartesi
  • Sual: İmamla secdede tesbihleri söylerken, 3 kere söylediği zaman, imamdan evvel bitiren, bir tane daha söylese, sünnete muhalif olur mu?
    Cevab: Tek söylemelidir. Çift söylemenin de zararı yoktur.
    6 Eylül 2015 Pazar
  • Sual: Namazda fâtihadan sonra sure okurken besmele çekilir mi?
    Cevab: Kitaplarda çekilir (Halebi) veya çekilmez (Hindiyye) diyorsa da, çekmek daha iyidir.
    16 Şubat 2016 Salı
  • Sual: Rükûya giderken ve doğrulurken ve secdeye giderken intikal tekbirlerine ne zaman başlanır, ne zaman bitirilir?
    Cevab: Eğilmeye başlarken tekbire başlanır, rüküda bitirilir. Diğerleri de bunun gibidir.
    26 Nisan 2016 Salı
  • Sual: Farz namazdan sonra sünnet olan 3 defa estağfirullah, Allahümme entesselam.. dan sonra mı, önce mi söylenir?
    Cevab: Her ikisi de caizdir. Sonra söylemek efdaldir.
    26 Nisan 2016 Salı
  • Sual: Cenaze olduğu zamanlarda, camilerde tesbihat yapılmıyor. Caiz midir?
    Cevab: Tesbihat şahsa kalmıştır. Yapmaya mani yoktur. Terkedilmez. Zira tesbih sünnet, cenazeyi geciktirmemek ise müstehabdır. Sünnet, müstehaba tercih edilir.
    26 Nisan 2016 Salı
  • Sual: Halebî’nin Babadagî tercümesinde Maliki mezhebine göre toprak cinsinden olan yere secde etmek lazım geldiği, etmemenin mekruh olduğu yazıyor. Hanefi olup, Malikiyi taklid eden için de böyle midir?
    Cevab: Namazda Malikiyi taklit eden Hanefi için mekruh değildir. Zira taklid ettiği mezhebin yalnızca şart ve müfsidlerine uyacaktır. Hanefi mezhebinde de toprak cinsinden bir şeye secde etmek müstehabdır. Onun için toprak, taş, mermer, tahtaya veya pamuklu ya da hasır seccadeye secde etmek iyidir.
    19 Şubat 2017 Pazar
  • Sual: Selimiye gibi büyük camilerde namaz kılarken, hoparlör kullandığı için imamın fatihasına amin demek namazı bozar mı?
    Cevab: İmamın okuduğuna niyet ederek âmin denebilir. Hiç dememek de olur.
    2 Ağustos 2017 Çarşamba
  • Sual: Namazdan sonra tesbih çekerken, bir hoca “Sübhanallah derken aşağıdan yukarı doğru, Elhamdülillah derken düz, Allahü Ekber derken de yukarıdan aşağı doğru çekmek lazımdır. Çünkü Sırat köprüsü 1000 sene aşağıdan yukarı, bin sene düz ve 1000 sene yukarıdan aşağıya doğrudur” dedi. Aslı var mıdır?
    Cevab: Âdettir.
    2 Ağustos 2017 Çarşamba
  • Sual: Şâfiî mezhebindeki birinin, namazda Hanefî mezhebinde bildirilen namaz dualarını okumasında bir mahzur var mıdır?
    Cevab: Hayır, ama kendi mezhebine uyması evlâdır.
    2 Eylül 2017 Cumartesi
  • Sual: Ömründe namazların sünnetlerini hiç kılmamış biri cehenneme gider mi?
    Cevab: Ateşle azap olunmaz ise de, sünnet-i müekkedeyi devamlı özürsüz terk etmek mekruhtur. Mekruha mahsus cezayı görür ve bu namazlara has şefaatten mahrum kalır.
    23 Kasım 2017 Perşembe
  • Sual: Günlük giydiğimiz ayakkabıyla namaz kılmak caiz midir?  
    Cevab: Ayakkabı ile kılmak sünnettir. Altında necaset varsa üstüne basılır; üstünde de necaset varsa çıkarılır. Zan ile hüküm verilmez. Sokaklar temiz kabul edilir. Necasete basmış ise, bir müddet yürümekle temizlenmiş sayılır.
    1 Temmuz 2019 Pazartesi
  • Sual: Bir kimse bazen takkesini unutsa, camide de kullanmak için takke olsa, temiz olmadığı ve hastalık bulaşması ihtimaline binaen kullanmasa mekruh olur mu?
    Cevab: Başkasının zati eşyası kullanmak doğru değildir. Başına örtecek bir şey bulamadığı için başı açık kılan mekruh işlemiş olmaz. Cebinde devamlı takke taşımalıdır.
    14 Aralık 2019 Cumartesi
  • Sual: Her rek’atte Fatiha’dan önce besmele çekmek gerektiğini yeni öğrendim. Evvelki namazlarımı kaza etmem lazım mıdır?
    Cevab: Fatiha’dan önce euzü besmele çekmek sünnettir. Fatiha’dan sonra zammı sureden evvel besmele çekmek âlimlerin çoğuna göre müstehabdır. Her ikisi de terk edilmişse, kaza lazım gelmez.
    2 Mart 2020 Pazartesi
Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • TR
  • EN
© 2019
  • Anasayfa
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder