Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • Aktüel
    • Akademik
    • English
    • Arabic
    • Diğer Diller
  • Programlar
    • Televizyon
    • Radyo
    • Youtube
  • Yazışmalar
    • Tüm Sualler
    • Sual Başlıkları
    • Sual Gönder
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder

Sual Başlıkları

“ Zekât-Fıtra-Sadaka”

için arama neticeleri gösteriliyor
  • Sual: Hayat sigortası fonunda paramız var. Ayrıca Emekli Sandığı’nda maaşımızdan yapılan kesintiler birikiyor. Bunların zekâtını verecek miyiz?
    Cevab: Tekâüt sandığı ve hayat sigortası fonunda biriken paralar, rehin verilen mala veya mükâteb, yani efendisiyle belli bir meblağı ödeyince hürriyetine kavuşmak üzere anlaşma yapan kölenin kazandığı mallara kıyas edilmiştir. Nasıl ki bunlar nisâba katılmıyor ve zekâtı da verilmiyorsa, tekâüt ve hayat sigortası fonunda biriken paraların da ele geçmedikçe zekâtının verilmesi gerekmeyecektir. Çünki zekât vermek için hem mal, hem de mülk olması, yani elinde ve salâhiyetinde bulunması lâzımdır.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: 14 ayar altın ile 22 ayar aynı ağırlıkta altın kâğıt paranın olmadığı yerde nasıl alınır?
    Cevab: O kadar 14 ayar ile başka bir mal beraberce semen yapılır. 14 ayar altının içinde ne kadar altın varsa, o kadar gram 22 ayar ile değiştirilse faiz olmaz. İmam Muhammed ve Züfer böyle buyurmuştur.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Zekâtını yanlış hesab edip fazla veren kimse bunu sonraki senenin zekâtına mahsup edebilir mi?
    Cevab: Sonraki birkaç senenin zekâtına mahsub edebilir. (İbn Âbidîn.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Toprağımı kiraya verdim. Dolapla sulanıyor. Adam zekâtını vermiyor. Ben verirken yirmide bir mi, onda bir mi vereceğim?
    Cevab: İmam Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre uşru kiracı vereceğinden hiç verilmese de olur. Zekât burada yirmide birdir. Çünki kiralar buna göre taayyün eder.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Dut ve asma yaprağından uşr verilir mi?
    Cevab: Meyvesi olmayıp bey’ için yetişdirilen ağaçların ve istifâde edilen dut yapraklarının uşru verilir. (İbn Âbidîn.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir şirkete web sayfası yaptık. Alacağımızı nisaba katacak mıyız?
    Cevab: İcâre veya istisnâ yoluyla olan alacaklar nisaba katılmaz, zekâtı da verilmez.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir kimse fakire para hediye etse; sonra bunu zekâtına saymak istese câiz midir?
    Cevab: Önce hibeden rücu ettim der. Sonra mal hâlen fakirin elindeyse bunu zekâtına sayması câiz olur. Değilse olmaz. (Hindiyye.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: İlim talebesine, zengin de olsa zekât verilir. Kendi malının zekâtını verir mi?
    Cevab: İlim talebesi ve muallimi, gâziler, memleketinde zengin olan yolcu, âmil, zengin de olsa zekât alabilir. Kendi malından zekât verecektir. (İbn Âbidîn.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Zekât vekili kendisine umumî vekâlet verilmiş olmasa bile, bir başkasını vekil tayin edebilir. Bu da bir başkasını, bu da bir başkasını edebilir mi?
    Cevab: Edebilir. (Tahtavî; Dürerü’l-Hükkâm, III/881.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Uşrunu verdiğim mahsulleri satıp, parasını aldım. Bundan başka nisabı dolduran param da vardı. Birkaç ay sonra zekât verme günüm geldi. Bu mahsullerin parasının zekâtını da verecek miyim?
    Cevab: Bir kimse öşrünü verdiği mahsulü satsa, nisab mikdarı başka parası da varsa, buna katar ve bunun zekât verme gününde beraberce zekâtlarını verir. Başka parası nisab mikdarı değilse, ikisi birlikte nisabı dolduruyorsa, bu tarihten itibaren bir sene geçince zekât verir. (Cevheretü’n-Neyyire; İbn Âbidîn; Hindiyye.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Zekâtını, zekât almaya ehil olmayan birine veren kimse zekâtını tekrar verecek mi? Zekâtı alan ne yapacak?
    Cevab: Zekât almaya ehil olmadığını araştırdığı halde bilmiyorsa, zekâtını tekrar vermez. Kıble gibidir. Ama araştırmadan veya zengin olduğunu bilerek vermiş ise zekâtı tekrar verir; zekâtı böyle alan zengin ise bir kavle göre iade eder, bir kavle göre tasadduk eder. (İbn Âbidîn, Zekât bahsi.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Fakirim. Fakir vekiliyim. Zengin kızkardeşim zekâtını vermem üzere beni umumî vekil etti. Zekâtı, vekili olduğum fakir namına alabilir miyim? Vekili olduğum fakir başka şehirdedir. Onun zekâtını ayırıp bir kenara koymakla zekât verilmiş olur mu?
    Cevab: kimse her iki tarafın vekili olamaz. Zengin sizi umumi vekil eder. Siz de fakir olduğunuz için bu zekâtı alıp yiyebilirsiniz. Vekili olduğunuz fakir namına ayırmakla da zekât verilmiş olmaz. Zekâtta teslim şarttır. O fakir bir başkasını vekil eder, o kimse vekil olarak teslim alır. Zekâtı farzolduktan sonra bir sene içinde verebilirsiniz.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir insan gelecek senelerin zekâtını verse ve arada fakir olsa sonra yine zengin olsa bu zekâtlar muteber mi?
    Cevab: Nisaba mâlik olan bir kimse, birkaç senenin veya birkaç nisabın zekâtını önceden verse sahih olur. Arada fakir olup sonra yıl içinde tekrar zengin olması vaziyeti değiştirmez. Ama nisab tamamen elinden çıkarsa, önceden verdikleri sadaka olur. (İbn Âbidîn, Koyun zekâtı bahsi sonu.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Kadının 50 gr altın mehr alacağı var. 50 gr altın da malı var. Zekât verecek midir?
    Cevab: Mehrini alınca bir sene geçtikten sonra kırkta birini verir. Mehr alacağı 100 gr olup hiç malı olmasaydı da böyle idi. Ama elindeki mal 100 gr olsaydı, mehrini aldıktan sonra bir sene beklemeyip, elindeki malın ilk zekât tarihinde hepsinin zekâtını verir. (İbn Âbidîn, Malın zekâtı bahsi.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Altın ağırlıkla alınıp satılması gerektiği için, bugün altın sikkeler tane ile muamele gördüğünden dolayı, zekât verirken altının ağırlığı düşünülmezse zekât sahih olmaz mı?
    Cevab: Olur. Akidde altın orada değilse, ağırlığını düşünmek gerekir. Zekâtta zaten teslim şarttır.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Umumî vekil edince tayin edilen para teayyün eder mi? Zekâtta paranın teayyün etmesi fakire gösterirken mi olur? Yoksa kendi başına şunu zekât olarak vereceğim diye niyet etse de teayyün etmiş olur mu?
    Cevab: Vekile verilen para, tayin ile teayyün eder. O para ile işi yapması gerekir. Aksi takdirde vekâleti sona erer. Kendi parasına karıştırabileceği söylenirse, teayyün etmez. Zekâtta para teayyün etmez, gösterdiğini değil de, başkasını verebilir. Çünki zekât bir akid değildir. Zekât için ayırdığını da vermek zorunda değildir.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Zimmî olmayan gayrımüslime sadaka verilir mi?
    Cevab: Gayrımüslime zekât ve fıtra verilmez. İmam Muhammed’in Siyer-i Kebîr kitabından naklen bir müslümanın, kâfir bir harbîye veya müstemine (pasaportlu harbîye) yahud zımmîye (gayrımüslim vatandaşa) sadaka vermesi ve ondan hediye kabul etmesi câizdir. Zira Hazreti Peygamber kıtlık senesinde Mekke-i mükerremeye 500 altın göndermiş; bu parayı Mekke'nin fakirlerine dağıtmak için Ebû Süfyan bin Harb ile Safvan bin Ümeyye'ye vermelerini emir buyurmuştur. Bir de sıla-i rahim (akrabaya yardım) her dinde makbuldür. Başkasına hediye vermek güzel ahlâktandır. Zeylaî de bunu söylemiştir. (İbn Âbidîn, Masrif bahsi)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Müteahhidim. İnşaat için demir alıyorum. Bunun zekâtını verecek miyim?
    Cevab: Sanat sahiplerinin âletlerinden, sabun gibi aynının eseri kalmayanlardan zekât yoktur; usfur ve safran gibi eseri kalanları için, üzerinden sene geçerse zekât gerekir. Koku satanların şişeleri ile ticaret için satın alınan at ve eşek etleri ve bunların yularlarıyla çulları, satmak için alınırsa zekâtlarını vermek gerekir; satmak için alınmamışsa bunlarda zekât yoktur. (İbn Âbidîn.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Birkaç senenin zekâtını önceden vermek câiz midir?
    Cevab: Câizdir. (Nimeti İslam; İbn Âbidîn.)
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir çeyrek altını bir fakire verip, bunun 20 lirası fıtramdır desem, sonra bu kısmını satın alsam olur mu?
    Cevab: Bir kimse taksim edilebilir malının bir hissesini başkasına satabilir. Ama ayırmadan hibe edemez; sadaka veremez. Çünki kabz esastır. Ancak bu altını iki fakire sadaka verebilir. Tamamını fıtra olarak verse câiz olur, ama bunu 20 liraya geri alması uygun değildir. Çünki çeyrek altın 75 liradır. Fakirin malını rızasıyla bile olsa ucuza almak mekruhtur.
    21 Haziran 2010 Pazartesi
  • Sual: Bir kadının altın veya parası olmayıp, elmas, inci gibi mücevherleri ile nisabı dolduruyorsa fıtra vermesi ve kurban kesmesi gerekir mi?
    Cevab: Tatarhaniyye bunun ihtilaflı olduğunu söylemektedir. O halde vermek ve kesmek de câizdir. Vermeyip kesmemek de câizdir. Ancak elinde ayrıca nakit parası olan kadın fıtra verir ve kurban keserse hilaftan kurtulmuş olur, parası olmayan da kesmeyebilir.  (İbni Abidin, Masrif babı)
    8 Kasım 2010 Pazartesi
  • Sual: Sadakayı fıtr Müslüman olmayan birine verilir mi?
    Cevab: Zekât Müslüman olmayan birine verilmez. Araştırıp verdikten sonra böyle olduğu anlaşılırsa yeniden verilmez. Sadaka-ı fıtr ihtilaflı olmakla beraber İmam Ebu Yusuf bunu caiz görmez ve fetva da böyledir. Zimmî olsun, harbî olsun gayrımüslime sadaka ve kurban eti verilir. İmam Muhammed Siyer-i Kebir’de böyle söylüyor. Nitekim Mekke-i mükerremede kıtlık olduğu bir sene Hazret-i Peygamber, burada dağıtılmak üzere Medine-i münevvereden Ebu Süfyan ile Safvan bin Ümeyyeye 500 altın göndermiştir (İbni Abidin)
    8 Kasım 2010 Pazartesi
  • Sual: Hayvan zekâtına erkek hayvanlar da dâhil midir?
    Cevab: Zekât, sâimenin, yani senenin yarısından fazla otlakta otlayan küçükbaş (koyun, keçi) veya büyükbaş (sığır, manda, deve) hayvanların erkeklerine de, dişilerine de farzdır. (Fetâvâ-yı Hindiyye, Sâime Zekâtı)
    15 Nisan 2011 Cuma
  • Sual: Satmak, yemek , yük taşıtmak niyetiyle ahırda beslenen hayvanların zekâtı var mıdır?
    Cevab: Eti veya yük taşıması için beslenen hayvanlarda hiç zekât yoktur. Ticaret için (satmak için) ahırda beslenen veya velev senenin yarısından fazla otlakta otlayan hayvanlarda ticaret zekâtı vardır. Bunun nisbeti de zekât nisbeti olan kırkta birdir. Sâime olan bin koyunun zekâtı bir yılda on koyun iken, ticaret için olan bin koyunun bir yıllık zekâtı yirmi beş koyundur. Sâime olan hayvanı sonradan satmaya niyet etse ticaret malı olmaz. Ama ticaret için aldığı hayvanları satmayıp beslemeye niyet etse ve sâime yapsa, sâime olur ve sâime zekâtına girer.(Fetâvâ-yı Hindiyye, Sâime Zekâtı)
    15 Nisan 2011 Cuma
  • Sual: Birkaç kişi zekât ve fıtralarını vermem için bankaya para yatırmış. Halbuki fıkıh kitaplarında “İki zenginin de vekili olan kimse, bunların zekâtlarını, haberleri olmadan karıştırır, sonra fakire verirse, zekât verilmiş olmaz. Vekil sadaka vermiş olur. Zekâtları karıştırınca, kendi mülkü olur. Fakire, kendi malını vermiş olur” diyor. Bu halde nasıl davranmak icap eder?
    Cevab: Birkaç kişi, zekât veya fıtrasını bankaya yatırarak göndermiş ise, bunun karışmasını zaten önceden kabul etmiştir ve buna zımnen izin vermiş demektir. Nitekim fıkıh kitaplarında “Zenginlerin izni ile karıştırmış ise veya karıştırdıktan sonra ve fakirlere vermeden önce izin almış ise, caiz olur. Fakirlerin vekili olan kimse, aldığı zekâtları, habersiz karıştırıp, sonra fakirlere dağıtması caizdir. Zenginlerin vekilinin de, bunlardan izinsiz karıştırdıktan sonra vermesi caiz olur da denildi” diyor. Buradan anlaşılıyor ki, izinsiz karıştırmaya cevaz veren zayıf bir kavil de vardır. (İbni Âbidin, Zekât bahsi başı)
    8 Ağustos 2011 Pazartesi
  • Sual: Emlâkçıyım. Komisyon alacağıma karşı müşteri sened verdi. Kendisi kayıptır. Bu borç zekât nisabına katılır mı?
    Cevab: Kirâ (ve ücret) alacaklarının zekâtı verilmesi hususunda iki rivâyet vardır: Bir rivâyete göre, alacağını alıp üzerinden sene geçmedikçe zekât yoktur. Çünkü menfaat, hakikî mal değildir. Mehir gibi olur. Zâhir rivâyete göre ise zekâtı verilir. Nisap miktarı eline geçtiği zaman zekâtı vermek vâcip olur. Çünkü menfaatler hakikatte maldır. Ancak zekâtın vâcip olması için mahal değildir. Çünkü nisap olmaya yaramazlar. Bunlar bir sene devam etmezler. Bütün bu söylenenler, o kimsenin aldığı borçtan başka malı olmadığına göredir. Başka malı varsa, bu borç kazanılmış mal gibi, olur ve elindekine katılır. O halde alacaklının başka malı varsa, kirâ (ve ücret) alacağını nisaba katar. Eline geçince zekâtını verir. Hiç malı yok da sadece kirâ (ve ücret) alacağı varsa, bu alacak nisab mikdarını aşsa bile nisaba katılmaz. Dolayısıyla zekâtı verilmez. Bu borcun nev’i, yani zayıf, orta ve kuvvetli alacak olup olmadığı hususunda da üç rivâyet vardır. Zâhir rivayete göre ise orta borçtur. (İbni Âbidin, Zekât bahsi) Şu kadar ki senedli olmakla beraber borçlunun kayıp olması itibariyle alacağınızın zayıf alacak olduğu anlaşılıyor. Zayıf alacak nisaba katılmaz, ele geçtikten sonra o senenin zekâtı verilir.
    8 Ağustos 2011 Pazartesi
  • Sual: Şu işim olursa bir dana keseceğim diye adamıştım. O işim oldu. Fakat daha danayı kesmeden zekât günüm geldi. Dananın bedelini nisaptan düşecek miyim?
    Cevab: Her nevi borç zekât nisabından düşülür, kalanı nisaba ulaşıyorsa kırkta biri verilir. Ama adak, kefaret ve hac borcu böyle değildir. Çünki bunları isteyen yoktur. Borcun nisaptan düşülebilmesi için zekât, haraç, nafaka, mehr gibi bir alacaklısının bulunması, yani kul borcu olması gerekir. (İbni Âbidin, Zekât bahsi)
    14 Ağustos 2011 Pazar
  • Sual: Müteahhidim. Üzerine bina yapmak üzere aldığım arsaya zekât düşer mi?
    Cevab: İbni Âbidin hazretleri zekât bahsinin başında sâime zekâtını anlatmaya başlamadan hemen evvel diyor ki: “Haraç veya öşür yerini ticaret için satın alırsa ticaret zekâtı vermesi icab etmez. Ona düşen sadece yerin hakkı olan öşür veya haracı vermektir. Ücret ve kira meselesinde arazi öşüriyye ise öşür bilittifak kira ile alana aittir. Müftabih olan İmameyn'in kavline göre de, ücretle tutana aittir. Ama yerlerin ikisi de haraç yeri olursa haracını yerin sahibi verir. Kira veya ücretle olan kimse bu yerlerden çıkan mahsulde ticareti niyet ederse iki hak bir araya gelmediği için câiz olur. Bunu Halebî söylemiştir.  Ben derim ki: Bu meseleyi (ticaret için tohum alırda o tohumu ekerse)  şeklinde kurmak icab eder ki, iki hak bir araya gelmesin diye ta'lil sahih olabilsin. Kendi yerinden çıkan mahsulde ticarete niyet ederse sahih olmadığını biliyorsun, çünkü akid yoktur. Arazisinden çıkan mahsul ticaret malı değildir, binaenaleyh onda zekât yoktur.

    Şârih'in söylediği «Ticaret için satın alınan yerde zekât yoktur; onda yalnız öşür veya haraç vardır» sözü hakkında Bedâyi sahibi; «Ulemamızdan meşhur rivayet budur» demiştir. İmam Muhammed' den bir rivayete göre zekât da lâzımdır. Çünkü ticaret zekâtı yer için lâzımdır. Öşür ise çıkan mahsul için yer için verilir. Bunların ikisi de ayrı ayrı şeylerdir. Binaenaleyh bir malda iki hak bir araya gelmiş olmaz. Zahir rivayetin vechi şudur: Vücûbun sebebi hepsinde birdir. Zira hepsinde yere izafe edilir ve yerin öşürü, yerin haracı, yerin zekâtı denilir. Bunların hepsi Allah'ın hakkıdır. Allahü teâlâ'nın üreyen mallara ilişkin haklarında bir mal sebebiyle iki hak vâcip olmaz. Meselâ ticaretle beraber kırda otlayan hayvanlarda zekât yoktur.

    Malın zekâtı bahsinde metin sahibinin “Burada ticaret malından murad, para olmayan şeylerdir. Haraç arazisinde ve benzerinde niyetin sahih olmaması, yukarıda arz ettiğimiz vecihle mâni bulunduğundandır. Yoksa arazi eşyadan sayılmadığı için değildir. Dikkatli ol!” sözlerini şerhederken de diyor ki:  «Haraç arazisinde niyetin sahih olmaması, mâni bulunduğundandır. Bu cümle Zeyleî'nin itirazına cevaptır. Zeylaî, «Haraç arazisinde zekât vâcip değildir. Velev ki satın alırken ticareti niyet etsin. Halbuki o da arazlardandır» demiştir. Bunun cevabı sâime bâbından az önce geçen şu sözdür: «Esasen altın, gümüş ve otlak hayvanlarından başka mallarda ticaret niyeti olursa iki defa zekât vermeye müeddî bir mâni bulmamak şartı ile zekât verilir.» «Yoksa arazi eşyadan sayılmadığı için değildir» cümlesi, Dürer sahibine red cevabıdır. O, Zeylaî'nin itirazına, «yer araz değildir» diye cevap vermişti. Bahır sahibi diyor ki: «Bu söz reddedilir. Çünkü biliyorsun arazın burada doğru tefsiri, para olmayan şeydir.» Zeylaî şöyle de itiraz etmişti: «Bir kimse öşür arazisi satın alır da eker yahut ticaret için tohum alır da ekerse öşür vâcip olur. Zekât vâcip olmaz. Zira öşürle zekât bir yere gelmez.» Buna da Şârih'in dediği gibi «mâni vardır» diye cevap verilir. Dürer'de ve ona tebean Bahır'da şöyle cevap verilmiştir: «Tohumda zekât vâcip olmaması, ancak ekildikten sonra meydana gelmiştir. Bu zarar etmez. Çünkü evvelce geçtiği vecihle ticaret için satın alınan kölede mücerret hizmeti niyet etmek zekâtın vâcip olmasını ıskat ederse, niyetten daha kuvvetli olan tasarrufun ıskât etmesi evleviyette kalır.»

    Netice itibariyle ticaret niyetiyle alınan arazi, eğer ekilip öşür veya haraç veriliyor değilse, ticaret eşyası sayılır ve zekâtı verilir.
    14 Eylül 2011 Çarşamba
  • Sual: İlmihalde bey' ve şirâ bahsini okuyordum. Bir yeri anlayamadım: "Deyni veresiye, yani deyn karşılığı olarak borçluya da satmak bâtıldır. Yani, alacağı yerine başka bir şeyi ileride alması bâtıldır" diyor. Daha ileride: "Fakirin, zekâtı teslim almadan satması fâsiddir. Ganimet malını taksim edilmeden önce satmak fâsiddir. Yanında bulunmayan şeyi müsteriye tarif etmeden satmak fâsiddir. Müşteri, malı alırsam, bu para, malın semeni olsun, malı almazsam, parayı geri gönder derse, fâsid olur. Alacağını veresiye satmak fâsiddir" diyor. Önceki ifadelerde, sonrakilerde olduğu gibi niçin bâtıl değil de fâsid oluyor?
    Cevab: Zekâtta fakirin ve ganimette gâzinin hakkı olduğu için, fâsid oluyor. Deyni deyn ile satmakla aynı şey değildir. Yanında olmayan mal deyn değildir, mal onundur, vardır; ancak müşteriye tarif etmediği için fâsid oluyor. Eğer ortada böyle bir mal olmasaydı, bâtıl olurdu.
    21 Eylül 2011 Çarşamba
  • Sual: Hazret-i Ömer devrinde zekât toplayan memurların kadın olduğu rivâyeti ne derece doğrudur?
    Cevab: Kadı Ebu'l-Abbas Ahmed bin Said'in et-Teysîr fî Ahkâmi't-Tes'îr adlı eserinde şöyle deniyor: "Muhtesibde bulunması gereken şartlardan biri de erkek olmasıdır. Çünkü bu hususta erkek oluşu gerektiren sayılamayacak kadar sebep vardır. Bu hususta, Hazreti Ömer'in pazarlardan birinde Şifâ el-Ensâriyye adlı bir kadını -ki Süleyman bin Ebî Hasme'nin annesidir- hisbe vazifesine getirdiği karşı delil olarak ileri sürülemez. Zira hüküm gâlibe göredir, nâdire değil. Bu ise nevâdirdendir ve muhtemelen kadınların işleriyle alâkalı hususî bir mevzuda olmuştur."
    İbnül-Arabî, Ahkâmü'l-Kur'ân'da "Ben onlara hükümdarlık eden bir kadın buldum" (Neml 27/23) âyet-i kerimesi ile alâkalı der ki: Hazret-i Ömer'in bir kadını pazarda hisbe ile vazifelendirdiği rivayet edilir ki sahih olmayan bu rivayete iltifat edilmez. Bu rivayet, bid’at ehlinin hadislerde yaptıkları desiselerdendir.

    İbn Abdilber el-İstîâb'da şöyle der: “Semra bint Nehîk el-Esediyye, Resulullah aleyhisselâm zamanına ulaştı. Pazarlarda dolaşır, emri maruf ve nehyi münker ederdi. Bunu temin için de yanında taşıdığı bir kamçı ile insanlara vururdu”. İbn Abdilberr’in Semrâ’nın terceme-i hâline bakılırsa, Kadı İbni Sa'id'in "O kadının vazifesi kadınlarla alâkalı hususî bir mevzudaydı” sözü, İbnü’l-Arabî’nin sözündeki müşkili çözebilir.

    Nitekim kadının tesettürsüz olarak cemaat içine çıkması, erkeklere karışması, onlarla görüşmesi kendisi için kolay ve rahat değildir. Zira o eğer gençse kendisine bakmak ve onunla konuşmak haramdır. Eğer örtüsüz olarak dolaşıyorsa, bu câiz değildir. Belki de Semrâ hicab âyetinden evvel bu işi yapardı. Veya tayin edilmeksizin, kendi inisyatifiyle yapardı veya İstîâb’da da geçtiği üzere çok yaşlıydı. (Kettânî, Terâtib)
    22 Eylül 2011 Perşembe
  • Sual: Kadının kocasına veya başkasına borç verdiği altınlarının zekâtını vermesi gerekir mi?
    Cevab: Borç senetli veya şahitli ise yahud inkâr edilmiyorsa, borçlu da müflis değilse kadın bu borcun zekâtını verecektir.
    29 Kasım 2011 Salı
  • Sual: Zekâtı verilmeyen mal, eşya, altın haram mal mı sayılır? Yoksa sadece zekâtı verilmediği için günaha mı girilmiş olur?
    Cevab: Zekât verilmediği için günaha girilir. Zekât o malın aynına tealluk etmez (bizzat kendisine düşmez). Benzerinden de verilebilir. Bunun için mal haram olmaz. Ama bir sene geçtikten sonra hâlâ zekât vermemişse, o malda başkasının hakkı olduğu için günaha girer ve gittikçe günahı artar. Haram olan, malın kendisi değildir. nitekim zekât farz olduktan sonra, bu mal helâk olsa, zekât verilmez veya mükellef ölse, ödemediği zekât terekesinden verilmez. Uşru verilmeyen mahsulü yemek ise haramdır. Yedikden sonra da, vermek lâzımdır.
    29 Kasım 2011 Salı
  • Sual: Sadaka ve sıla-i rahim ömrü uzatır buyruluyor. Ömür müddeti belli değil midir?
    Cevab: Ömür belli, ama Allahü teâlâ dilerse uzatabilir. Sıla-i rahm ve sadakayı da buna sebep yapmıştır. Cenab-ı Hak kaderine mahkûm değildir. Allah’ın ilminde zaten sıla-i rahm veya sadaka ile ömrünün uzayacağı bellidir.
    8 Aralık 2011 Perşembe
  • Sual: Vâdeli alacaklar, zekâta dâhil edilir mi?
    Cevab: Vâdeli alacaklar zekât nisabına katılır. Zekâtı, hemen veya alacak tahsil edilince geçmiş senelerle beraber verilir.
    23 Aralık 2011 Cuma
  • Sual: Ahmed, Mehmed’i zekâtını Ali’ye vermesi için vekil edip, bir altın verse ve Mehmed de o altını kendi altınlarıyla karıştırsa, Mehmed o karışımdan her hangi bir altını Ali’ye verse, Ahmed’in zekâtı verilmiş olur mu?
    Cevab: Mehmed baştan umumî vekil tayin edilmişse, yani dilediğini yap denmişse, verebilir. Etmemişse, Ahmed işitip izin verirse, altın da henüz fakirin elinde ise câiz olur. Ahmed izin vermezse, Mehmed sadaka vermiş olur. Zekâtı ödemesi gerekir.
    23 Aralık 2011 Cuma
  • Sual: Fıkıh kitaplarında "Deyni veresiye, yani deyn karşılığı olarak borçluya da satmak bâtıldır. Yani alacağı yerine başka bir şeyi ileride alması bâtıldır." ve "Fakirin, zekâtı teslim almadan satması fâsiddir. Ganimet malını taksim edilmeden önce satmak fâsiddir.” Neden birinde bâtıl, diğerinde fâsid deniyor?
    Cevab: Zekâtta fakirin ve ganimette gâzinin hakkı olduğu için, fâsid oluyor. Deyni deyn ile satmakla aynı şey değildir. Yanında olmayan mal deyn değildir, mal onundur, vardır; ancak müşteriye tarif etmediği için fâsid oluyor. Eğer böyle bir mal mevcut olmasaydı, bâtıl olurdu.
    23 Aralık 2011 Cuma
  • Sual: Düğünde evlenene takılan altın zekât yerine geçer mi? Zekâta niyet edilse mesuliyet kalkmış olur mu?
    Cevab: Düğün veya herhangi bir yerde verilen hediyeye zekât diye niyet edilirse ve verilen de zekât almaya ehil ise zekât yerine geçer (İbni Abidin).
    9 Şubat 2012 Perşembe
  • Sual: Bir hayvanı kurbanlık olarak aldık. Sonra onu kesmekten vazgeçip yerine başka kesilse, o beslense, câiz olur mu?
    Cevab: İkinci hayvanın kıymeti birinciden fazla veya ona eşit ise câiz olur. Değilse, yani daha düşükse, aradaki fark sadaka olarak verilir. (İbni Abidin)
    9 Şubat 2012 Perşembe
  • Sual: Hanıma olan mehr borcunu, kurban ve zekât için nisab hesabına katmamız gerekiyor mu? Biz borç olarak katacak mıyız? Hanım alacaklı olarak katacak mı?
    Cevab: Mehr borcu nisaba katılır, yani erkek bu borcu zekât nisabından düşer. Çünki ödemekle mükelleftir. Ancak mehr alacağı kadın için nisaba katılmaz, zekâtı verilmez. Kadın bu alacağı ile zengin sayılmaz. Çünki mehr, zayıf borçtur. Alabileceği şüphelidir.
    13 Şubat 2012 Pazartesi
  • Sual:
    Cemiyette ihtiyaç sahipleri varken, servet sahibi olmak ne derece meşrudur?
    Cevab: İslâmiyette mülkiyet hakkı masundur (dokunulmazdır). Âyet-i kerimede buyuruluyor ki: “Herkes için çalıştığı kadarı vardır”. İnsanlar günaha girmeden, hak yemeden dilediği kadar kazanır; haram işlemeden dilediği gibi de harcar. Buna kimse karışamaz. Zengin olmak, mal kazanmak, refah içinde yaşamak suç değildir. İbrahim aleyhisselâmın yalnızca koyunlarının iki vâdiyi doldurduğu bilinir. Kur’an-ı kerimde mal için hayır tabiri kullanılır. Davud ve Süleyman aleyhisselâmın zenginliği malumdur. Hazret-i Peygamber, fakirliği tercih etmiştir. Esasında çok zengindi. Ganimetlerin beşte birinin beşte biri ona aitti. Hazret-i Hasan ve Hüseyin de çok zengindi. Eshab-ı kiram içinde servet sahibi olanlar çoktu. Abdurrahman bin Avf’ın zenginliği meşhurdur. Vefat ettiğinde malının üçte birini vasiyet etmiş, kalanından dört hanımından her birine 32’de 1 miras hissesinin karşılığı olarak 83 bin dinar altın düşmüştü. Hazret-i Peygamber, “Zekâtı verilen mal kenz değildir” buyurarak altın ve gümüşü yığıp Allah yolunda harcamamayı kötüleyen âyet-i kerimeyi tefsir etmiştir. Ebu Zer, kenz âyetini ictihadıyla farklı tefsir ederek icmadan ayrıldı. Marjinal görüşü sebebiyle o zamanki Müslüman cemiyetinde kendisine taraftar bulamadı. Ayrı bir yerde tek başına yaşadı.
    Kur’an-ı kerimde mealen “İhtiyacından fazlasını ver!” buyuruluyor (Bakara: 219). Bu âyet-i kerime, “İhtiyacın olanı verme!” manasına gelmektedir. İhtiyacından fazlasını vermek lazım değildir. “Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun” mealindeki ayet-i kerime (İsrâ: 29) de bu istikamettedir.
    Yine Kur’an-ı kerimde geçen “Altın ve gümüşü kenz yapıp (yığıp) Allah oylunda harcamayanların vay hâline” hükmü, farz olan zekâtını vermeyip yığanalrı kötülüyor.
    Sahabe arasında mülkiyet ve servet hususunda Ebu Zer’in farklı görüşte olduğu bilinir. Bu görüşüyle icmâya muhalefet etmiş; ama içtihadından dolayı da kınanmamıştır. Kendi inancına göre yaşamıştır. “İslâmî sosyalizm” diyenler hep bunu misal gösteriyor ise de, bu, bâtıldır.
    Kur’an-ı kerime göre, herkes için çalıştığının karşılığı vardır. İslâmiyet, istihsalde hür teşebbüs ve serbest mülkiyeti; gelirin ferdlere dağılışında ise sosyal adaleti esas almıştır. Bu cihetiyle liberal ekonomiden ayrılır. Sosyalist ekonomiye ise hiç yaklaşmaz.
    Zenginlik suç değildir. Dünyayı kalbine sokmak, yani Allah’ı unutmak, malıyla günah işlemek suçtur. Bu ise fakirlerde bile olabilir. İki keçisi olanın kalbinde bu iki keçi varsa, kötü yoldadır. Çok zengin eğer kalbine sokmamışsa iyi yoldadır. Böyle olmakla beraber, mübahların fazlasından kaçınmak, mütevazı yaşamak, ihtiyacı fazlasını Allah yolunda dağıtmak iyidir, övülmüştür; ama farz kılınmamıştır. Kenz ayetinin ne manaya geldiği tefsirlerde açık anlatılıyor. Gizli değildir. Asırlarca Müslümanların doğru anlayıp üzerinde ittifak ettiği bir meseleyi, yeni bir şeyler keşfetmiş gibi kurcalamak bence mânâsızdır.
    7 yıldızlı otel maskaralığı bambaşka bir şeydir. Bir kere İslâmiyet kadınların böyle erkeklere karışarak eğlenmesini tasvip etmiyor. Ziynetlerini göstermesini, makyaj ve kokuyla sokağa çıkmasını, kadınlara bile belli yerlerini açmasını yasaklıyor. Yine dinin müzik hususundaki tavrı bellidir. Çalgılı ilahî, dine uygun değildir. Eğlence ile ibâdetin birbirine karıştırılması, hadis-i şerif ile yasaklanmıştır. Yani bunun israf olup olmadığına gelesiye daha nice felaketleri vardır. İşçi ile anlaşılan ücret verilir. Fazlasına hak sahibi değildir. Ama borcunu hemen vermek lazımdır. Allah ihsan sahiplerini sever. Ecdadımız ölçerken verirken biraz fazla vermeyi tercih etmiş. Padişahlar bile mütevazı yaşamayı tercih etmiştir. Lüks içinde yaşamak çoğunlukla bir kompleksin neticesidir. Ama konforlu yaşayana, kazancı gayrımeşru değilse, yanlış yapıyor denemez. Hazret-i Peygamber’in kıymetli elbiseler giydiği malumdur. İmam Ebu Hanife tüccardı. Zengindi. 4000 dirhem kıymetinde elbise giyerdi. Çünki insanların dış görünüşe ehemmiyet verdiğini biliyordu. Müslümanlığın vakarını korumak için böyle yapardı. Bugün de Müslümanların iyi yaşaması, dinlerinin vakar ve haysiyetini korumak içinse iyidir, güzeldir. Din düşmanlarına nisbet olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Allah, bir kuluna nimet verirse, eserini üzerinde görmeyi sever”. Zengin adamın basit yaşaması da hoş değildir, mürüvvetsizliktir, dine zarar verir. “İslâmiyet bir lokma bir hırka felsefesini savunuyor” diyenlere prim verilmiş olur.
    17 Şubat 2012 Cuma
  • Sual: Altınlarımı beyime hediye ettim deyip zekâtını vermemek olur mu?
    Cevab: Kadın altınlarını kocasına hediye ve teslim ederse, bunlar kocasının mülkü olur. Zekâtını kadın değil, erkek verir.
    23 Mart 2012 Cuma
  • Sual: Ayrılmış olduğum beyim, çocuklarıma ve bana yememiz için kendi zeytinliklerinden zeytin, zeytinyağı ve kendi yaptıkları sabunlardan gönderiyor. Ama kesinlikle biliyoruz ki zeytinlerinin uşrunu vermiyor. Ayrıca zeytinlerini para kazanmak niyetiyle satıyor, bunun da zekâtını vermiyor. Biz gönderdiği mallarının onda birini ayırıp fakirlere veriyoruz. Bu şekilde kullanmamız helâl olur mu? Kullanmamak mı efdaldir?
    Cevab: Uşrunu verdiği veya vermediği bilinmeyen kişinin ikramı yenir. İyi bilinse bile yenir. Ancak takva, yememek veya onda birini fakire verip, sonra yemektir.
    26 Mart 2012 Pazartesi
  • Sual: Bazıları kabristana gider, orada geceleyip, kabirdekiler için koyun keser ve çocuk ister. Bunun dinen hükmü nedir?
    Cevab: Koyun kesip sevabını kabirdeki mübarek zatın ruhuna hediye eder ve bu mübarek zatı vesile kılarak Allahtan çocuk ister. Böyle istigase ve tevessüle, yani dualarının kabulü için aracı yapmaya Ehl-i sünnet izin verir.
    11 Nisan 2012 Çarşamba
  • Sual: Cevhere’de fıtranın kâğıt para olarak verilebileceği yazılıymış. Bu kavle göre zekât da ihtiyaç hâlinde kâgıt para olarak verilebilir mi?
    Cevab: Bu kolaylık küçük mikdarda olduğu ve bir günlük nafakayı temin maksadına matuf bulunduğu için fıtra hakkındadır. Altın ve gümüşün zekâtı, kendilerinden altın ve gümüş olarak verilmelidir. Bu zor ise, ödünç aldığı altın veya gümüş ile zekât verilip; sonra kâğıt para ile bu altın veya gümüş geri satın alınıp alacaklıya ödenir.
    14 Nisan 2012 Cumartesi
  • Sual: Zekât vekili, kendisine verilen zekât malı veya parasını, emredilen kişiye vermezse veya kendi parasıyla karıştırırsa, yahud kaybederse veya harcarsa, zekâtın vaziyeti ne olur?
    Cevab: Zekât olarak ayrılmış mal veya para zekât sahibinde veya vekilinde kaybolsa, zekât verilmiş olmaz. Vekil, bu parayı emredilen kişiye vermezse veya kasıt ya da ihmâliyle kaybederse, yahud bunu kendi malıyla veya parasıyla izinsiz karıştırırsa, zengine tazmin eder. Zekât mal veya para, kasıt veya ihmâli olmadan vekilin elinde kaybolursa, vekil mesul olmaz; zengini zekâtını verme borcu düşmez. (İbni Âbidîn)
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Zekât vermek üzere vekil edilen kimse, bu zekâtı kendi ailesine verebilir mi?
    Cevab: Bir kimse kendi ailesine (zevcesine, anne ve babasına, çocuk ve torunlarına) zekâtını veremez. Ancak zekât için vekil edilen kimse fakirse zekâtı kendisi alabilir; fakir eş veya çocuğuna verebilir. (İbni Âbidîn)
    22 Nisan 2012 Pazar
  • Sual: Bir ilahiyat profesörü televizyonda "Devlete verilen vergiler zekât yerine geçer" dedi. Doğru mudur?
    Cevab:

    Bahsettiğiniz kişinin dinle bir alâkası yoktur. Zekâtın verileceği yerler Kur’an-ı kerimde sayılmıştır. Bunların içinde devlet geçmemektedir. Devletin meşru sebeple vergi toplaması câizdir. Bunların konulduğu ve harcanacağı yer farklıdır. Zekâtı tarihte devletin toplayıp Kur’an-ı kerimde sayılan yerlere sarfetmesi, bugünki vergilerle aynı statüde olduğu mânâsına gelmez.

    27 Nisan 2012 Cuma
  • Sual: Zekât nisabına mâlikim. Fakat hangi tarihte bu nisâba ulaştığımı hatırlamıyorum. Nasıl hareket etmem lâzımdır?
    Cevab: Hicrî takvime göre tahminî bir tarih tesbit edilir. Bundan itibaren zekât hesab edilir. Geçmiş senelerin zekâtı da eğer verilmemişse verilir; verilmişse, ihtiyaten bir senelik zekât bir fakirle anlaşılarak devir yoluyla verilir.
    8 Mayıs 2012 Salı
  • Sual: Mehir, zekât nisâbına katılır mı?
    Cevab: Mehir borcunu, erkek nisabdan düşer; mehr alacağını kadın nisaba katmaz.
    8 Mayıs 2012 Salı
  • Sual: Uşr vermek istemeyen kişi adına onun haberi olmadan uşrunu vermek câiz olur mu?
    Cevab: Bir kimse emri olmaksızın birinin zekâtını verirse haber aldığında razı olsa bile caiz değildir. Zira zekâtta niyet şarttır. (İbni Abidin, Zekât bahsi)
    6 Haziran 2012 Çarşamba
  • Sual: Zekât nisâbında bahsedilen malın helâk olması ne mânâya gelmektedir?
    Cevab:

    Bir kimsenin hiç zekât malı kalmazsa, yahud zekât malı olsa bile borçları bunlara eşit veya daha fazla ise, yani mal varlığı bakımından dibe vurmuş veya eksiye düşmüş ise, bu kimse servetini sıfırlamış olur. Nisâba ulaşma (zengin olma, zekât mükellefi olma) tarihi de geçersiz hâle gelir. Bu da daha ziyade o kişinin peşin veya veresiye borçlanıp, borçlarının zekât malını kaplaması veya geçmesi şeklinde tahakkuk eder. Zekât nisâbına erdikten, yani şer’en zengin olduktan sonra, sene içinde malın azalması veya çoğalması zekât nisâbına tesir etmez. Sene (354 gün) sonunda eldeki mikdar zekât nisâbını aşıyorsa, kırkta biri verilir. Aşmıyorsa, yine nisâb sıfırlanmış olur.

    23 Haziran 2012 Cumartesi
  • Sual: Özel emeklilik fonu veya bireysel emeklilik hesabı gibi bir yerdeki paranın zekâtı nasıl verilir?
    Cevab: Zekât malının zekâtının verilebilmesi için şartlardan biri de bu mala tasarruf edebilmektir. Emeklilik fonundaki paralar mal-ı dimardır. Yani gömülüp gömüldüğü yer unutulan para gibidir. Zekâtı verilmez. Ele geçince, o senenin nisabına katılır. Yalnız veya başka zekât malları ile beraber nisabı geçiyorsa, o senenin zekâtı verilir. Eğer emeklilik fonundaki para, banka hesabına yatırılmış para gibi kolayca çekilebiliyorsa, o halde mal-ı dimar sayılmaz; nisaba katılır ve zekâtı verilir.
    31 Temmuz 2012 Salı
  • Sual: Borç, toprak mahsulleri zekâtından düşülür mü?
    Cevab: Borç, zekâtın farziyetine mânidir. Ama uşr (öşür), haraç ve keffaretin farz veya vâcib olmasına mâni değildir. (İbni Abidin) Şu halde, borçlar zekât nisabından düşülür. Ama uşr borcundan düşülmez. Araziden çıkan uşra tâbi mahsulün vaziyete göre onda biri veya yirmide biri hemen ayrılıp fakirlere verilir.
    8 Ağustos 2012 Çarşamba
  • Sual: Zekât ve sadaka-i fıtr vermek üzere vekil edilen kimse, fakir ise bu zekâtı kendisi alabilir mi?
    Cevab: Umumi vekil, kendisine verilen zekât, fıtra, fidye ve keffareti fakirse kendisi alabilir; fakirlerse ailesine verebilir. (İbni Abidin)
    1 Eylül 2012 Cumartesi
  • Sual: Beyim dinî hükümlere vâkıf değil. Ramazan orucunu farklı mazeretler göstererek tutmadı. Fidye vermeye de borçlarımızı mazeret göstererek gönüllü değildir. Ben kendisinin nâmına verebilir miyim?
    Cevab: Zekât, fıtra, fidye ve kefaretlerde vekâlet câizdir. Ama sahibinin buna niyet etmesi şarttır. Yani kocanız size fidyemi ver diye vekâlet vermedikçe, fidyesini veremezsiniz. Verdiğiniz kocanızın fidyesi yerine geçmez. Kaldı ki parası olmayan fidye vermez, istiğfar eder.
    1 Eylül 2012 Cumartesi
  • Sual: Fakir koca, zevcesinin umumî vekili olarak kendi malından ve/veya parasından zevcesinin zekâtını verebilir mi? Kadın kocasına benim zekât borcumu kendi malından ver diyebilir mi? 
    Cevab: Zekât bir ibadettir. Mükellef niyet etmedikçe, vekilin vermesiyle zekât borcu düşmez. Kadın kocasını umumî vekil yaparsa, koca kendisinin veya kadının malından karısının malından karısının zekâtını verebilir.
    30 Eylül 2012 Pazar
  • Sual: Zekât vekili, zekâtı vermesi tenbih edilen kişi ölmüşse, vârislerine verebilir mi?
    Cevab: Vekil müvekkilin talimatına uymalıdır. Zekâtı, ismi söylenen fakirin, fakir vârislerine vermişse, müvekkil işitip kabul ederse câiz olur, denildi.
    24 Kasım 2012 Cumartesi
  • Sual: Zarar vermek de, zarar etmek de câiz olmadığına göre, bazen satıcının bozukluğu çıkmayınca rızamızla kabul ediyoruz. Bu da câiz olmuyor mu? "3 kuruşun derdine düşmüş" dedirtmemek için veya sadaka niyetiyle râzı olabilir miyiz?
    Cevab: Sadaka olur. Zarar sayılmaz.
    6 Aralık 2012 Perşembe
  • Sual: Bir kimsenin küçük bir bahçesi olsa, o bahçede de zekât nisabına ulaşacak kadar meyve yetiştirilse, bunun bir kısmı evde yense ve eşe-dosta hediye edilse, kalanı da satılsa, zekât vermesi gerekir mi?
    Cevab: Ev bahçesinin mahsullerinden zekât verilmez.
    6 Aralık 2012 Perşembe
  • Sual: Kiracısından 2 yıl kira alacağı olan bir kimse, bu alacak nisabı aşıyor ise, her 2 yılın da zekâtını birden mi verecektir?
    Cevab: Alacak eldeki para gibidir. Ama zekâtı hemen verilmesi gerekmez. Ele geçince, önceki senelerinkini de verebilir. Birinci senenin zekât borcunu, ikinci senenin alacağından düşer.
    5 Mart 2013 Salı
  • Sual: Nisab mikdarı zekât malı elde ettikten bir sene sonra buna 50 gr altın daha eklenirse, bunun zekâtı nasıl verilir?
    Cevab: Zengin olduktan bir kamerî (hicrî) yıl sonra, borçlardan geriye elindeki kalan mikdarın kırkta biri verilir. 50 gr bir yıl dolmadan bir gün bile evvel ele geçerse, nisaba katılır ve zekâtı verilir. Bir gün sonra ele geçerse, ertesi sene elde kalırsa zekâtı verilir.
    5 Mart 2013 Salı
  • Sual: Uşrun (öşürün) nisabı ne kadardır?
    Cevab: İmamı Azam Ebu Hanife’ye göre 1 sa', yani 3,5 kilo; İmameyn'e göre beş vesk, yani 1250 litredir. Fetva İmamı Azama göredir.
    5 Mart 2013 Salı
  • Sual: Humus ne demektir?
    Cevab: Beşte bir demektir. Fıkıhta ganimetlerin beşte birini ifade eder. Ganimetlere dair âyet-i kerimede beşte birden (humus), Resulullah’a ve akrabasına hisse verilmiştir. Bu mikdar, Hanefî mezhebinde Resulullahın hayatıyla kâimdir. Şâfiî mezhebine göre ise vefatından sonra gelen akrabalarına da verilir. Şiî-Caferîlerde, humus, halktan toplanan zekâtın beşte biri olup, din adamlarının hakkıdır.
    12 Mart 2013 Salı
  • Sual: Bir kimse fakirde alacağı olan bir paradan vazgeçerse, zekât vermiş sayılır mı?
    Cevab: Zekâtı verip, sonra borcunu ödemesini istemelidir. Zira zekâtta temlik şarttır. Yani zekât niyetiyle parayı fakire devretmek lâzımdır. Zekâtı verdikten sonra fakir ödemek istemezse, elinden borç mikdarı zorla alınabilir. Veya fakir, zekât verecek kişinin güvendiği birini, kendisine verilecek zekâtı almaya ve dilediği gibi sarfetmeye ve borcunu ödemeye umumi vekil eder. Zengin, zekâtın, fakire verme niyetiyle, bu vekile verir. Vekil de fakirin borcunu öder. Mâlikî mezhebinde, fakirdeki alacağını zekâta saymak câizdir. İhtiyaç hâlinde bu mezheb taklit edilebilir.
    7 Nisan 2013 Pazar
  • Sual: Krom madeni işleten kişi zekâtını nasıl verir?
    Cevab: Dârülislâmda madenlerin beşte biri beytülmâle verilir. Dârülharbde madenin zekâtı yoktur.
    19 Mayıs 2013 Pazar
  • Sual: İbâdet de gizli, günah da gizli olduğuna göre, başkalarının yanında namaz kılmak; zekât vermek riyâ olmaz mı?
    Cevab: Nâfile ibadetleri başkasına göstermek uygun değildir. Ama farzlar böyle değildir. Herkese farz olduğu için riya olmaz.
    28 Temmuz 2013 Pazar
  • Sual: Borçlunun eli dar olduğu için alamadığımız alacağımızı zekâta sayabilir miyiz?
    Cevab: Zekâtta temlik, yani zekâtın fakire verilmesi şarttır. Zekâtınızı alacaklınıza verir, sonra borcunu ödemesini ister ve geri alırsınız. Bu mümkün değilse, Mâlikî mezhebi taklid edilebilir. Bu mezhebde borçludaki alacağı zekâta saymak câizdir (el-Mîzânü’l-Kübrâ).
    24 Ağustos 2013 Cumartesi
  • Sual: Marketler, manavlar, sattıkları ziraî mamullerin uşrunu verecek midir?
    Cevab: Uşru, ziraati yapan çiftçi verir. Tüccar ise ticaret eşyasının zekâtını verir. Meyve ve sebzenin uşru, İmam-ı Azam’a göre verilir; iddihâr edilemediği (bir sene saklanamadığı) için İmameyn’e göre verilmez. Fetvâ İmam-ı A’zam’a göredir. Ekmek, sebze ve meyve seri’ül-helâk olduğu (çabuk helâk olduğu) için bunu satan tüccar, zekâtını vermez. (İbni Abidin, Âşir bahsi)
    31 Ağustos 2013 Cumartesi
  • Sual: Tarlamızdaki 3-5 badem ağacının uşrunu babam bilmediği için vermez ise, bizim yememiz câiz olur mu?
    Cevab: Evin bahçesinde değil de, tarlada bulunan ağacın uşru, mahsul alınınca sahibi tarafından verilir. Uşru verilmemiş malı sahibi yiyemez, başkasına da veremez. Ama vermişse, alan yiyebilir.
    26 Ekim 2013 Cumartesi
  • Sual: Safiye Ünüvar Saray Hatıralarım kitabında Sultan Reşad ile alakalı şunu söylüyor: "Fukaraya dağıttığı paraları, kâğıt para olarak değil, gümüş para olarak verirdi." Bunun dinî bir sebebi var mıdır?
    Cevab: Din, para olarak, altın ve gümüşe itibar eder. Kâğıt ve metal para kullanmak, kolaylık için câizdir. ama ibadetler, altın ve gümüşe göre hesaplanır. Kâğıt paranın değeri muntazam değildir. Halk, kâğıt paraya itibar etmezdi. Bu sebeple bazı ulema, zekâtın kâğıt para olarak verilmesini câiz görmemiştir.
    30 Aralık 2013 Pazartesi
  • Sual: Beyaz eşya ve mobilya ticareti yapıyoruz. Zekâtı hangi fiyattan hesaplayacağız?
    Cevab: Mâliyet fiyatından hesap edilir.
    9 Mart 2014 Pazar
  • Sual: Bir evi 250 bin liraya sattığımız zaman, para elimize geçince zekâtını vermek için bir sene beklemek gerekir mi?
    Cevab: O kişinin nisab mikdarı malı yoksa, bu para ile zengin sayılır. Bir sene geçince, elinde kalanın kırkta birini zekât olarak verir. Ancak evi sattığında, nisabı dolduran başka parası varsa, bu parayı da ona ekler ve nisabın dolduğu tarihte elinde mevcut olanın zekâtını verir.
    11 Mart 2014 Salı
  • Sual: Metroda müzik çalanlara verilen para sadaka sayılır mı?
    Cevab: Allah herkesin rızkını ezelde yaratmıştır. İnsanlar, bu rızıkları meşru veya gayrı meşru sebeplere yapışarak elde ederler. Kaldı ki bunlara verilen para, yaptıkları işin karşılığı değil; ihtiyaçlarının karşılanması içindir. Sadaka sayılır.
    28 Nisan 2014 Pazartesi
  • Sual: Zekât vekili, zekâtı vermese, müvekkil (zengin) borçtan kurtulur mu?
    Cevab: Vekile vermekle veya ayırmakla zekât verilmiş olmaz. Zengin, vekilin zekâtı vermediğini öğrendiği zaman, kendisi verir; vekilden de verdiğini geri ister.
    3 Mayıs 2014 Cumartesi
  • Sual: Dilencilik haram mıdır?
    Cevab: Bir günlük nafakası olanın dilenmesi ve öyle kimseye de sadaka verilmesi caiz değildir.
    21 Haziran 2014 Cumartesi
  • Sual: Bankadan kredi çekerek altın aldım. Fâizli olduğu için buna zekât düşmeyeceğini; hepsini sadaka vermem gerektiğini söylediler. Nasıl hareket etmem gerekir?
    Cevab:

    Fâsid alışverişte alınan mal, alanın mülkü olur. Ama kullanması haramdır. İkale yapıp (akdi bozup), sahibine geri vermesi gerekir. Gasp, rüşvet, fâsid akd gibi gayrı meşru yollardan gelen mal, eğer şekil değiştirmişse, mesela bununla başka bir mal alınmış veya başka mal ile ayrılamayacak kadar karıştırılmış ise, mülk-i habîs olur. Bu da aynı hükümdedir. Her ikisinin de zekâtı verilmez. Ancak İmam Ebu Hanife’ye göre dârülharbde fâsid muamele ile elde edilen mal mülktür. Elinizdeki para ve altın nereden gelirse gelsin borçtan geri kalanı 96 gramı geçiyorsa kırkta biri zekât verilir. Fâizli kredi için ayrıca tövbe etmek gerekir.

    19 Temmuz 2014 Cumartesi
  • Sual: Kayınpederimin uşrunu vermediğini bildiğim zeytinyağından, ticaretini yapmak için peyderpey satın alsam, satın aldığım miktarın uşrunu her defasında vermem gerekir mi?
    Cevab: Uşru, mahsulü kaldıran verir. Zira bir bakıma ibâdettir. Böyle biriyle alışveriş yapmak câizdir. Onda bir ayırıp sadaka vermek şart değilse de, iyi olur.
    20 Ekim 2014 Pazartesi
  • Sual: Bir kişinin fıtrasını birden fazla kişiye vermek caiz midir?
    Cevab: el-Asl'da bir kişinin fıtrasını birden fazla kişiye vermek caiz diyorsa da İbn Nüceym caiz değil diyor. (Nimet-i İslam) Meselenin ihtilaflı olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple bir kişinin fıtrasını bir kişiye vererek hilaftan çıkmak iyi olur. Zaten az bir meblağdır. Eğer bir kişinin fitresi birden fazla kişiye verilecekse, her birine fitrenin asgari miktarı olan 1750 gram buğday veya onun kıymeti kadar paradan daha az düşmemelidir.
    16 Temmuz 2015 Perşembe
  • Sual: Zekâtın ehl-i kıble olan bidat sahibine verilmesi caiz midir?
    Cevab: İmanı varsa, zekât sahih olur. Ancak bid’at sahibine yardım etmek sebebiyle beklenen sevab alınamaz.
    16 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Mescidimiz tamirata girdi. Badana, ısıtma, duvar kâğıdı gibi eksiklerine para vermek, sadaka-i câriye olur mu?
    Cevab: Evet.
    30 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Ticaretle uğraşan biri, demirbaşlarından bir makineyi, yani ürettiği mal için kullandığı makineyi, zekât olarak verebilir mi?
    Cevab: Zekât, ya ticaret malının kendisinden, ya da kıymeti kadar altın veya gümüşten verilir. Makineyi satıp, zekât olarak vermek mümkündür.
    30 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Çeşitli ilmihaller arasında zekât nisabı hususundaki ihtilaf neden kaynaklanıyor?
    Cevab: Altın nisabını bildiren miskal ve dirhemlerin farklı ölçülmesinden kaynaklanıyor. Bir şer’î dirhem, bir de örfî dirhem vardır. Bazı kitaplarda örfî dirhem esas alınarak altının nisâbına 80 gram denmiş ise de, şer'î dirhem esas alınmak gerekir. Bu takdirde nisâb 96 gram altın olmaktadır. Nitekim Osmanlılarda da zekât nisâbı 13 Osmanlı lirası ve bir çeyrek olarak bilinirdi ki, 96 gram altına tekabül eder.
    30 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Çocukların altınlarına zekât verilmiyor. Ama benim içime sinmiyor. Kendi paramdan versem sevap olur mu? 
    Cevab: Zekât farz olmadığı için, zekât değil, sadaka vermiş olursunuz.
    30 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Çocuğun zekât nisabı altını olsa, çocuk bâliğ olsa, fakat 18 yaşına kadar vesayet altında olduğu için, anne-baba bu paraya dokundurtmasa, çocuk zekât verir mi?
    Cevab: Çocuğun zekât nisabı altını olsa, çocuk bâliğ olunca zekât farz olur. Ancak para kendi tasarrufunda değilse, mal-ı dimardır, zekâtı verilmez. Kendi tasarrufuna geçip bir sene geçince zekâtı verilir.
    30 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Bir hoca, vazifeli bulunduğu cemiyet adına zekâtı alıp, fakire veriyor. Fakir de cemiyete bağışlıyor. Fakir zekâtı alıp hediye edeceğini biliyor. Caiz olur mu?
    Cevab: Baştan şart koşulursa caiz olmaz.
    30 Ağustos 2015 Pazar
  • Sual: Almanya'daki tanıdıklarımız, fitre ve zekâtlarını buradaki ihtiyacı olan bir akrabamıza vermemiz için bize yolladı. Bu parayı bölüp bir kısmını okumakta olan çocuklarımıza ve ihtiyacı olan başka komşularımıza da versek olur mu?
    Cevab: Belli birine verilmesini şart koşmamışsa, her bir fakire bir fitre mikdarından az düşmeyecek şekilde başkasına da verilebilir. Söylemek lâzım değildir. Ama sorunca, kime verdiğini doğru söylemek gerekir.
    1 Eylül 2015 Salı
  • Sual: Sadece 14 bin liralık arabası olana zekât verilir mi?
    Cevab: Araba ihtiyaç eşyasıdır; verilir.
    1 Eylül 2015 Salı
  • Sual: Satmak için oturduğundan başka 300 bin liralık dairesi olan kimseye zekât verilir mi?
    Cevab: İhtiyaç eşyası dışındadır; verilmez.
    1 Eylül 2015 Salı
  • Sual: 65 bin liralık altınını başkasına borç veren ve zekât verecek parası olmayan ne yapar?
    Cevab: Eline para geçince, geçmiş senelerini zekâtını öder.
    1 Eylül 2015 Salı
  • Sual: Yemin keffâreti için alınan yiyeceği ya da malı, karşı taraf kullanmasa veya başkasına hediye etse, olur mu?
    Cevab: Keffârete zararı yoktur. Zekâtta da fakir kendisine verilen zekâtı dilerse başkasına hediye edebilir.
    1 Eylül 2015 Salı
  • Sual: Yatırım maksadıyla alınmış ve ileride ne yapacağı belli olunmayan arsalardan dolayı zekât lâzım mıdır? Bir arsanın ticaret malı olarak kabul edilebilmesi için nasıl olması lazım. Yani buradaki sebep sarahaten ileride satarım şeklinde niyet etmemesi midir?
    Cevab: Hayır. Arsa tüccarı olması lazımdır ki zekât vermesi gereksin. Ticarete niyet eder. Başlar. Sonra satmak üzere arsa veya ev alırsa, ticaret malı olur ve zekâtını verir.
    1 Eylül 2015 Salı
  • Sual: Vadesi gelmemiş borçlar (mesela ileri tarihli senetler veya ev kredisi taksitleri) nisap hesabında düşülür mü?
    Cevab: Düşülür.
    5 Eylül 2015 Cumartesi
  • Sual: Zekât için vekil tayin ederken, zekât mikdarı nakit para cinsinden söylense olur mu? Altın olarak mı söylemek icab eder?
    Cevab: Zekât, altın olarak verilir. Kâğıt para söylenmişse, vekil bunun altın karşılığını verir veya devir yaparak kâğıt para verir. Geciktirir de altın kıymetlenirse, vekil mesul ve günahkâr olur. 
    5 Eylül 2015 Cumartesi
  • Sual: Bir kişinin 350 bin liralık ticari malı var. Nakit 140 bin lira parası var. 150 bin lira ödeyeceği çekleri ve 300 bin lira da ödeyeceği kredi kartı borcu var. 24 dairesi, 4 tane arabası var. Kira gelirleri 140 bin liranın içindedir. Bu kişiye zekât düşer mi?
    Cevab: 490 bin aktifi, 450 bin pasifi vardır. Elindeki 40 bin lira nisabı geçer. Bunun zekâtını vermesi gerekir.
    5 Eylül 2015 Cumartesi
  • Sual: Ne zaman nisaba ulaştığını, yani şer’en zengin olduğunu bilmeyen kimse ne yapar?
    Cevab: Bir tarih tayin eder. Mesela tercihen Ramazan veya kandil günlerinden birini tayin eder. Bundan sonra hep o tarihe itibar eder. İhtiyaten bir yıllık zekâtını da verir. Elinde para yoksa ve daha önce zekâtını vermişse, bu takdirde bir fakir ile devir yapar. Yani borç alıp, bir yıllık tahminî zekâtını fakire verir. Fakir de buna hediye eder. O da borcunu öder.
    5 Eylül 2015 Cumartesi
  • Sual: Bir kadın kocasını dinlemeyerek ticaret yapsa ve borca girse, kocasının da çok parası olmasa, fakat aile saadeti sarsılmasın diye buna zekât verebilir mi?
    Cevab: Erkek karısına asla zekât veremez. Ancak İmameyn’e göre, kadın kocasına zekât verebilir. Ancak bu fetvâ fakirler içindir.
    5 Eylül 2015 Cumartesi
  • Sual: Altının zekâtı, farzolduğu tarihteki kıymeti ile mi, ödeneceği zamanki kıymeti ile verilir?
    Cevab: Zekât vermesinin farz olduğu tarihte, altının gramı 103 lira olsa, o zaman vermeyip tehir etse, vereceği zaman da 100 lira olsa, 100 lira; 106 lira olsa, 106 lira üzerinden zekâtını verecektir. Zira üzerine borç olan zekât nisab mikdarı altının kırkta biridir. Borç, altın üzerine taalluk etmiştir. Kâğıt para da olsa, altın üzerinden kıymetlendirir. Hükmü de aynıdır.
    17 Eylül 2015 Perşembe
  • Sual: Birine zekât Şaban ayında farz olsa, ama Ramazan ayında vermek istese, hesabı nasıl yapar?
    Cevab: Nisab tarihi değişmez. Bir kimse ne zaman nisaba kavuşmuşsa, şer’en zengin olma tarihi odur. Bunu bir yere kaydetmesi veya hatırında tutması lâzımdır. Bundan bir şer’î sene (354 gün) geçince, elindeki aktifleri nisabın üzerinde ise, kırkta birini ayırıp tercihen hemen, nihayet en geç bir sene içinde fakire vermesi gerekir. Bu bakımdan nisab tarihi değiştirilemez; ama bir yıl içinde dilediği zaman zekâtını verebilir.
    17 Eylül 2015 Perşembe
  • Sual: Bankadan çektiği kredi nisabı doldursa, kurban kesmesi ve zekât vermesi lâzım olur mu?
    Cevab: Bu para, ödenmesi gereken borçtur. Nisabdan düşülür; kendisi nisabı teşkil edemez.
    17 Eylül 2015 Perşembe
  • Sual: Bir kimse bana falanca köydeki fakirlere vermem için bir miktar para verdi. Ben, bunun zekât mı olduğunu ve beni vekil mi ettiğini sordum. Evet dedi. Bu şekilde vekâlet oldu mu? Olduysa onun belirttiği köydeki fakirlere mi vermem gerek?
    Cevab: Vekâlet akdi, bu şekilde de in’ikad eder. Başkasına veremez. Vermişse, sonradan müvekkile söyler, razı olursa ve para da fakirin elindeyse zekât tamam olur. Eğer dilediğine ver diye umumi vekil etmiş ise, başkasına da verebilir.
    28 Eylül 2015 Pazartesi
  • Sual: Bekâr bir kimse, kendisiyle oturan ve nafakasını karşıladığı bekâr kardeşine zekât verebilir mi?
    Cevab: Fakirse bakmakla mükelleftir. Zekât da verebilir. Hatta akrabaya (anne-baba, dede-nine, evlâd, torun ve zevceye değil) nafakasını verirken, zekâta da niyet ederse, zekâtı da verilmiş olur.
    28 Eylül 2015 Pazartesi
  • Sual: Tahsil ihtiyaçlarım için kredi ve yurtlar kurumundan çektiğim kredinin zekâtını verecek miyim?
    Cevab: Bu bir borçtur. Eldekinin zekâtı verilmediği gibi, nisabdan da düşülür.
    17 Aralık 2015 Perşembe
  • Sual: Elindeki altınların bir kısmı 22, bir kısmı 18 ve bir kısmı 16 ayar olan kimse zekât nisabını nasıl hesaplar?
    Cevab: Hangi ayarda olursa olsun, 14 ve yukarısı halis sayılır ve hepsi birden –borçlardan ayrı- 96 gramı buluyorsa şer’en zengin sayılır ve kırkta birini verir. Bunun hepsini 22, 18 veya 16 ayardan verebilir. Ama yüksek ayarı düşük ayardan verirse mekruh olur. Her bir mikdarın zekâtını kendi ayarından da verebilir.
    2 Ocak 2016 Cumartesi
  • Sual: Bazıları zekâtı devlet toplar diyor ve misal olarak da Hazret-i Ebû Bekr’i gösteriyorlar. Doğru mudur?
    Cevab: İslâmî devlet, emvâl-i zâhire denilen toprak mahsulleri ve hayvan zekâtı ile ticaret malları zekâtını toplar. Emvâl-i bâtına denilen altın, gümüş ve para zekâtını da sahibi dilerse devlete verir. Bunlar, Kur’an-ı kerimde sayılan yerlere devlet tarafından sarfedilir. Hazret-i Ebû Bekr zamanında ikisini de devlet topluyordu. Hazret-i Osman zamanında sadece emvâl-i zâhire zekâtını devlet toplamaya başladı. Şer’î esaslara göre idare olunmayan devlet, zekât toplayamaz. Buraya verilen para ve vergi zekât yerine geçmez.
    13 Ocak 2016 Çarşamba
  • Sual: Arsası olan, bunu ziraatta kullanmıyorsa, zekâtını verir mi? Arsa alıp satarak ticaret yapıyorsa zekât vermesi gerekir mi?
    Cevab: Hayır. Evet.
    16 Şubat 2016 Salı
  • Sual: Eli ayağı sağlam dilencilere sadaka vermek caiz midir?
    Cevab: Dilenciye para vermek bugün için harama yardım etmek demektir. Hakiki muhtaçlar el açmamaktadır. Onları bulup yardım etmelidir.
    18 Nisan 2016 Pazartesi
  • Sual: Zekâtımı, anneme buzdolabı alarak verebilme yolu nasıldır?
    Cevab: Bir kimse zekâtını usul ve füruuna veremediği gibi, (kendi ticaret eşyasının zekâtı değilse) mal olarak da veremez. Eğer fakirse kız kardeşinize para olarak verirsiniz. O da annenize hediye olarak buzdolabı alır. Ama baştan şart etmemelidir. Bu şartla veriyorum dememelidir. Niyetinizi sadece anlatabilirsiniz. İstersen bununla anneme buzdolabı alabilirsin denebilir. Hem zekat verebilecek hem de buzdolabı alabilecek birisi için zekatını ayrıca başka birine vermesi annesine buzdolabı alması daha doğrudur.
    26 Nisan 2016 Salı
  • Sual: Bir kişinin üzerinden kamerî sene geçmiş 60 bin lirası olsa, bununla beraber besicilik yapıp 25 büyükbaş hayvanı olsa, tarlasından da 2 ton arpa hasat etse, öşür ve zekâtı nasıl hesaplanacaktır?
    Cevab: 60 binin kırkta birini verir. 2 ton mahsulün, yağmur suyuyla sulandı ise onda biri, dolapla sulandı ise motorla sulandı ise yirmide biri verilir. Besicilik yapıyorsa, bu zekât değil, ticaret malıdır. Zira zekât için senenin en az yarısında çayırda otlayan hayvanlardan verilir. Besicilikte ticaret malı sayılır ve kırkta biri verilir. Kendisinden verilemeyeceği için, para olarak verilir.
    10 Haziran 2016 Cuma
  • Sual: Dilenciye para verilir mi?
    Cevab: Dilenmek haramdır. Hadis-i şerif ile men edilmiştir. Hiç nafaka bulamayanın dilenmesi caizdir. Bu zamanda dilencilere para vermek, günaha yardım olacağından caiz değildir. Fakir olduğu bilinen kişiye sadaka verilir. Ama fakirler dilenmemektedir.
    10 Haziran 2016 Cuma
  • Sual: Fıtrayı erzak olarak vermek caiz midir?
    Cevab: Fıtra, buğday, arpa, hurma ve kuru üzümden verilir. Para ve her çeşit mal da olur.
    27 Ağustos 2016 Cumartesi
  • Sual: Zekâtı vermesi için vekil tayin edilen kimse, parayı fakire vermeyip erzak alıp onu verse hata mı işlemiş olur?
    Cevab: Evet. Zekât malın kendisinden veya altın olarak verilir. Erzak alıp zekât verilmez. Ama gıda toptancısı veya bakkal; dükkândaki ticaret malının zekâtını erzak paketi olarak verebilir.
    27 Ağustos 2016 Cumartesi
  • Sual: Günümüzde geçimini Müslümanların yardımıyla sürdüren medrese ve Kur’an kurslarına zekât verilir mi?
    Cevab: Zekât, müesseseye verilmez; müslümana verilir. Ancak baştan şart etmeden bir fakire verilir; fakir de vadesiz borcu olmayıp bu müesseseye hediye ederse câiz olur.
    27 Ağustos 2016 Cumartesi
  • Sual: Özürsüz olarak oruç tutmayan birinin vereceği iftar davetine icabet etmek caiz midir?
    Cevab: Evet. Günah işleyen kimsenin ikramını yemek caizdir.
    28 Ağustos 2016 Pazar
  • Sual: İslâmiyette insanın mal biriktirmenin hükmü nedir? Bir zengin, zekâtını verdikten sonra kalan malını fakirlere paylaşmaya mecbur mudur?
    Cevab: Zekâtını verdikten sonra, helâlinden mal biriktirmek ve lüks içinde yaşamak dinen mahzurlu değildir. Hadis-i şerifte, ‘Zekâtı verilen mal, kenz (biriktirilmiş mal) değildir’ buyuruluyor.
    7 Aralık 2016 Çarşamba
  • Sual: Usul kitaplarında zengin iken zekâtını vermese sonra fakir düşse zekâttan mesul olmaz diyor. Çünkü zekât ve fıtr, fevr (hemen verilmek) üzere değil, terâhi  (yani ömür boyu verilmek) üzere vâcibdir. Halbuki hac için de terâhi üzere farzdır denmesine rağmen, kişi daha sonra fakir düşse, ahirette hacdan mesul olacağı geçiyor. Aradaki işkali (tutarsızlık gibi görünen şeyi) nasıl giderebiliriz?
    Cevab: Zekâtı farz olduktan sonra bir sene içinde vermek lazım ise de, bir yılı geçince ömür boyu kerâhatle de olsa sahih olur. Zekât farz olduktan sonra fakir düşse, eğer bu, kendi iradesiyle olmuşsa, yani malı telef etmişse (istihlâk etmişse) zekât ondan düşmez. Fakat mal kendiliğinden telef olmuşsa (helak olmuşsa) zekât ondan düşer. Zekât malın aynına taalluk eder. Hac ise mala değil şahsa taalluk eder.
    14 Ağustos 2017 Pazartesi
  • Sual: Kur’an-ı kerim kursu, topladığı fıtra ve zekâtı, doğrudan talebeye vermeyip, yurt yemekhanesinde yemek yapsa, öğrencilerine yedirse, böyle fitre sahih midir?
    Cevab:
    Kur'an-ı kerim kursuna zekât verilmez. Fitrede ise fakire yemek ibâhası (yedirmesi) kâfi gelmez. (Nimet-i İslam, Hindiyye). Temlik, yani fakirin eline vermek lâzımdır. Kur’an-ı Kerim kursu memuru, fakirse, buna zekât verilebilir. Bu, o zekâtla isterse Kur’an-ı Kerim kursuna erzak alabilir veya Kur’an-ı Kerim kursu talebeleri, bu memuru zekâtlarını ve fıtralarını almaya ve dilediği gibi sarf etmeye vekil edebilirler. Bu takdirde de memur, vekil olmak hasebiyle bu zekât ve fıtraları toplar ve erzak alabilir. Ancak kendisini zekâtlarını almaya ve dilediği yere sarf etmeye vekil eden talebeler, eğer bir yere muaccel (peşin) borçlu iseler, günahkâr olurlar. Mülkiyetlerine geçen para ile borçlarını ödemedikleri için.
  • Sual: Süt kardeşe zekât verilebilir mi?
    Cevab: Süt kardeşlik sadece evlenme mânisi doğurur. Süt akrabanın hepsine zekât verilir. Miras düşmez ve nafaka icab etmez.
  • Sual: Kadın zekâta ehilse, kurbanı kendisi mi keser, zevci adına da kesilse olur mu?
    Cevab: Kurban zenginliğiyle zekât zenginliği birbirinden farklı şeylerdir. Bir kimse kurban kesmesi gereken servete sahipse kurban kesmelidir. Eşimin adına diye birşey İslâmiyette yoktur. Servet ayrılığı vardır. Kim mükellefse, kurbanı o keser. Sizin eğer asli hacetinizden yani oturduğunuz ev ve eşyasından başka ve borçlarınızdan ayrı 96 gram altın veya bunun karşılığı para veya bunun karşılığı ev, dükkân, arazi varsa, sizin kurban kesmeniz lâzımdır. Zekât vermeye ehil olan biri, kurbana haydi haydi ehildir. Ama kurbana ehil olan birisi, zekâta ehil olmayabilir. Evleri, arsaları vardır, ama 96 gram altını veya parası yoktur mesela.
  • Sual: Yemin, oruç kefareti çocuğa verilebilir mi?
    Cevab: Çocuk da babası da fakirse verilir. Zekât da böyledir.Her ne kadar İslâmiyette servet ayrılığı esas ise de, çocuk nafaka alacaklısı olduğu için, çocuğun hiç malı olmasa, babası zenginse, çocuğa zekât,  fıtra ve kefaret verilmez.
    12 Ağustos 2018 Pazar
  • Sual: 10 bin lira parası ve 3 bin lira bireysel emekliliği olan, çalışmayan birisi fıtra verip kurban keser mi?
    Cevab: Kurban nisabına dâhil başka malı (ikinci ev; arsa vs) yoksa, aslî ihtiyaçları dışında bu kadar parası olan kimsenin fıtra vermesi ve kurban kesmesi lâzım değildir. Zekât da alabilir.
    12 Ağustos 2018 Pazar
  • Sual: 1) Zilkade'de zekât günüm dolduğunda 25.000 lira nakdim vardı. Bunun 40/1'i 625  lira yapar. Fakat 3 ay geciktirdim, şimdi ise elimde 38.000 var. Bunun 40/1'i ise 950 lira yapar. Hangisini vermem gerek? 25.000'den mi yoksa 38.000'den mi? Zilkade'deki nisabdan mı yoksa 3 ay sonraki (yani şimdiki elimde olan) nisabdan mı? 

    2)Zekâtı verince yine zengin kalıyorum, dolayısıyla seneye yine zekât vermem gerek. Zengin olma tarihim hangisi olacak? Zilkade'deki mi, yoksa şimdiki mi? 

    Cevab: 1) Zengin olduğunuz zaman elinizdeki mevcudun altın karşılığının kırkta birini vereceksiniz.

    2) Zengin olma tarihi bir keredir. Bir Müslümanın eline borçlarından ayrı 96 gram altın veya bunun karşılığı para geçerse, o tarihte zengin olmuş demektir. 354 gün sonra elinde bu kadar veya daha fazla para varsa kırkta birini verir. Yine 354 gün sonra elinde bu kadar veya daha fazla varsa kırkta birini verir. Elinde hiçbir şey kalmazsa, yani dibe vurursa, zenginlik tarihi sıfırlanır.

    19 Ekim 2018 Cuma
  • Sual: Eşim ve ben ayrı ayrı zekât veriyoruz. Zekâtı fakire eft yaparken, eşimin hesabından yollamak caiz midir?
    Cevab: Eşinizi vekil etmiş olursunuz. Caizdir.
    15 Haziran 2019 Cumartesi
  • Sual: Dârülharbde maden işleten zekât verir mi?
    Cevab: Madenin zekâtı olmaz. Dârülislâmda vergisi olur.
    25 Temmuz 2019 Perşembe
  • Sual: Amr, zevcesi Hind’den nisabdan ziyade borç 30 bin lira borç alsa, yatırım yapacağım, seneye inşallah 45 bin lira olacak, dese, Hind, nasıl verecektir?
    Cevab: 45 bin lirayı garanti etmesi caiz değildir; faiz olur. İnşallah tabiri kurtarır. Zekâtı 30 bin üzerinden hesaplar ve verir. 
    30 Temmuz 2019 Salı
  • Sual: Gelecek senenin uşru şimdiden verilir mi?
    Cevab:
    İbn Âbidin metninde der ki: "Nisaba malik olan bir kimse, birkaç senenin veya birkaç nisabın zekatını önceden verse sahih olur. Çünkü ssebep mevcuttur. Keza ekini veya meyvesi meydana çıktıktan sonra kemale gelmeden onların öşrünü verse caiz olur. Ekin ve meyve meydana çıkmadan vermenin caiz olup olmayacağında ihtilaf edilmiştir. En zahir olan kavle göre caizdir. Şu halde, gelecek senenin zekâtını şimdiden vermek caizdir. Fazla gelirse fazlası sadaka olur veya sonraki seneye mahsup edilir. Az gelirse tamamlanır.
    22 Ekim 2019 Salı
  • Sual: Babamın dükkânında çalışıyorum. Umumi vekiliyim. Onun zekâtını verebilir miyim?
    Cevab: Zekât ibadettir; niyet etmesi ve hususen vekâlet vermesi gerekir. Umumi bile olsa vekil, talâk, sadaka ve hibe gibi muamelelerde bulunamaz.
    24 Mayıs 2020 Pazar
  • Sual: Bir hanım zekâtını vermek üzere zevcini vekil tayin ediyor. Her yıl vekâleti tekrar etmesi lazım mı?
    Cevab: Zekât bir ibadet ve bunda da niyet lazım geldiği için her farz olduktan sonra vekâleti tazelemelidir.
    24 Mayıs 2020 Pazar
  • Sual: Müellefe-i kuluba zekât verilmesi Kur'an-ı kerimin emri iken Hazret-i Ömer'in bunu durdurduğu doğru mudur?
    Cevab: Kur’an-ı kerimde zekâtın sekiz insana verileceği beyan buyuruluyor: Fakirler, miskinler, âmiller (zekât tahsildarları), mükâtep köleler, borçlular, yolda kalmışlar, Allah yolunda mücahede edenler ve müellefe-i kulûb (kalbi islama ısındıracak olanlar)

    Müellefe-i kulûb, Kureyş’in büyükleri ile Arab kabilelerinin ileri gelenlerinden bazı kimselerdir. Resûlullah aleyhisselâm, âyet-i kerîme istikametinde bunlara zekâttan hisse verirdi. Bunlar üç kısımdı: 1) Resûlullah zamanında yeni müslüman olup gönlünde İslâm nurunun iyice yerleşmesi istenenler. 2) Henüz müslüman olmayıp da kalbi İslâmiyete ısındırılmak lâzım gelenler. 3) Münâfıklardan olup şerlerinden sakınılmak istenenler.

    Hazret-i Peygamber’in vefatından sonra bunlara zekât verilip verilmeyeceği meselesi, ulemâ arasında ihtilâf mevzuu olmuştur. Cumhur (ulemanın ekserisi), verilmeyeceğine kâildir. İmam Şâfi̔î’nin iki kavlinden birine göre lüzumu hâlinde verilebilir. Resûlullah’ın irtihalinden sonra bunlar Halife Ebû Bekr’e gelip, ellerindeki hisselere dair yazıların tecdidini istediler. Halife bunları maliye nâzırı Hazret-i Ömer’e havâle etti. O da bunları geri çevirdi. Halife, onun reyini tasdik etti. Mesele sahâbe arasında şâyi̔ olunca, hiç biri bunu red ve inkâr etmeyip icmâa hâsıl oldu.

    Tecrid Şerhi’nde diyor ki: “Bir hükm-i şer'î [şer'î hüküm], bir mânâ-i hâssa, bir sebeb-i mahsusa istinaden [hususî bir mânâ ve sebebe dayanarak] sâbit olursa, o mânâ-i hâssın, o husûsî sebeb ve illetin zehâbı ile [o sebeb ve illetin ortadan kalkmasiyle] hüküm de nihayete ermiş oluyor. Her hüküm, sebebi ile deverân ediyor [dönüp dolaşıyor]. Sebebin zevâl ve intihâsiyle [ortadan kalkması ve sona ermesiyle] hüküm de zâil ve müntehî oluyor [kaybolup sona eriyor].” (Zeynüddîn Zebîdî/ Kâmil Miras: Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, 8.b, V/329.)

    Hazret-i Ömer’in, müellefe-i kulûba, yani kalbi İslâmiyete ısındırılacak olanlara zekât vermemesinin delillerinden en mühimi, “Zekâtı müslümanların zenginlerinden alıp, müslümanların fakirlerine ver!” meâlindeki Muaz hadîsidir. (Buhârî: Zekât 1, 41, Sadaka 1, 63, Mezâlim 9, Meğâzi 60, Tevhid 1; Müslim: İman 31; Tirmizî: Zekât 6; Ebû Dâvud: Zekât 4; Nesâî: Zekât 46.) Sünnet ile âyet hükmünün neshi Hanefî mezhebinde caizdir. Bu da ona misaldir.

    Nitekim “Müellefe-i kulûb ismi verilen bu gibi kimselere zekât verilmesi, âyet-i kerîmede emredilmiş iken, neye vermedin?” diye sorulunca, Hazret-i Ömer “Gayrımüslimlerin kalblerini yumuşatmak emri, Allah’ın va’d ettiği zafer ve gâlibiyet başlamadan evvel, onların azgın olduğu zamanda idi. Şimdi ise, müslümanlar kuvvetlenmiş, kâfirler mağlup ve âciz olmuştur. Şimdi bunların kalblerini mal ile kazanmağa lüzûm kalmamıştır” dedi. Ardından da müellefe-i kulûbun gayrı-müslimlerine zekât verilmesi emrini nesh eden, yani tatbikat zamanının bittiğini bildiren ve zekâtın ancak mü’minlerin hakkı olduğunu bildiren âyet-i kerîmeyi (Bakara: 273) ve Muaz hadîsini okudu. Bunun üzerine bu âyetin nesh edilmiş olduğu ve artık müellefe-i kulûba zekât verilmeyeceği hususunda icmâ̔ meydana geldi. Hazret-i Ömer’in hazîne emîni olduğu bu zamanda halife, Hazret-i Ebû Bekr idi; o da bunu kabul etti. Nitekim Kur’an-ı kerîm ilk zamanlarda düşmandan esir almayı yasaklanmış iken, sonradan Müslümanlar güçlenince, buna âyet-i kerîme ile izin verilmiştir.

    Kaldı ki, âyet-i kerimenin bu hükmü neshedilmemiş olsa bile bile, müellefe-i kulûb kalmayınca, zekâtın masrifinden (verileceği 8 sınıftan) bu sınıf düşmüş demektir. Hâlihâzırda bundan başka, rikâb (köle) ve âmil (zekât tahsildarı) sınıfı da yoktur. Âyet-i kerîmenin bu kısmı da neshedilmiştir denebilir mi? Ayağı kesik olan kimse için abdestin farzı dört değil, üçtür. İmam Muhammed’in eserlerinde: “Zekât sekiz sınıfa taksim edilir. Ancak müellefe-i kulûb artık ortadan kalkmıştır” der. (İmam Muhammed eş-Şeybânî: el-Asl, Dârü İbni Hazm, Beyrut 1433/2012, 142; el-Câmi̔u’s-Sagîr, Beyrut 1990, 124.) Bütün Hanefî fıkıh kitaplarında da böyledir.

    Halife Ömer bin Abdilaziz’in müellefe-i kulûba tekrar zekât vermeye başladığı iddiasına gelince: Ömer bin Abdilaziz böyle bir ödeme yapmıştır, ancak bunu beytü’l-mâlin zekât değil, başka kısmından ödemiştir. Nitekim ulemâdan, müellefe-i kulûbun gayrımüslim olan sınıfına, zekâttan değil, ganîmetlerin Resûlullah’ın hissesine düşen beşte birinden ödeme yapıldığını söyleyenler de vardır.

    Görülüyor ki, müellefe-i kulûb denilen kimselere ödeme yapılması değil, onlara zekât verilmesi yasak edilmiştir. Kaldı ki, pek çok fetihlerin yapıldığı ve kalabalık grupların müslüman oldukları Hazret-i Ömer zamanında, müellefe-i kulûba zekât verilmesi ihtiyacı, Ömer bin Abdilaziz’in zamanından daha az değildi. Üstelik müellefe-i kulûbun kimler oldukları hususunda da ihtilaf vardır. İmam Şâfi̔î gibi birçok hukukçu, bunların yalnızca İslâm’a yeni girmiş kimseler olduğunu; ancak bugün kalmadığını söylemişlerdir.

    Ayrıca zekâtın verileceği yerlerden biri de âmil, yani zekât toplama memurudur. Kaynaklarda, zekât memurunun Hâşimî veya gayrımüslim olması hâlinde, bunların zekâttan bir şey alamaya-caklarını tasrih edilmiştir. Çünki Hâşimîlere ve gayrımüslimlere zekât verilmez. Sünnet, âyetin hükmünü tahsis ve takyid etmiştir.

    Yine denilebilir ki, eskiden zekâtı devlet toplar ve icab eden yerlere sarfederdi. Devletin zekât toplamadığı zamanlarda, insanların müellefe-i kulûbu tesbit etmesi çok zordur. Halbuki zekât, müslümanların her şart ve zeminde yerine getirmesi lâzım gelen bir vecibedir.

    Bazı müelliflere göre, bu kişiler, zekât fonundan değil, Bahreyn haracı veya bir arazinin gelirinden kendilerine tediye yapılmasını istemişlerdi. Bu sahih ise, o zaman mesele kökünden kalkar. Bunlar, Hazret-i Ömer’in kestiğinin, müellefe-i kulûba verilen zekât fonundan değil, beytülmâlin başka kaleminden yapılan ödemeler olduğunu; bunun da halifenin salâhiyeti dairesinde bulunduğunu söyler. Nitekim bu kişilerin isteyip Hazret-i Ömer’in men ettiği şey, zekât malı değil, iktâ edilmiş araziden ibarettir. (Muhsin Koçak: İslam Hukukunda Hükümlerin Değişmesi Açısından Hz. Ömer’in Bazı Uygulamaları, Samsun 1997, 50-51; Ebubekir Sifil: Hazret-i Ömer ve Nebevî Sünnet, 4.b, İstanbul 2014, 267-273. Değişmek mi? Yok Olmak mı? 167.)

    Bir başka müellif, halifenin, toplanan zekâtı Kur’an-ı kerîmde sayılan 8 sınıftan birine vermek hususunda muhayyer olduğunu; Hazret-i Ömer’in, müellefe-i kulûba verme şıkkını ihtiyar etmediğine dikkat çekerek şöyle söyler: “Belli ki zekât vermek farzdır; ama o sekiz sınıftan birini seçmek mübahtır ve mükellefin kendi seçimine bırakılmıştır. Hz. Ömer’in ‘müellefe-i kulûb şıkkını seçmiyorum’ demesi neden âyeti değiştirmek olsun? Ortada müellefe-i kulûbdan birisi kalmadıysa âyetin hükmü kalkmış mı olacak? Bir dönem gelse ve ‘fakir’ kalmasa, dolayısıyla fakire zekât verilemese, âyetin hükmü sona erdirilmiş mi sayılacak?” (Orhan Çeker: Saffet Köse’nin Hz. Ömer’in uygulamaları bağlamında ahkamın değişmesi tartışmalarına bazı mülahazalar, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, S.7, Nisan 2006, s. 53.)

    26 Ocak 2021 Salı
Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
  • TR
  • EN
© 2019
  • Anasayfa
  • Biyografi
  • Kitaplar
  • Makaleler
    • - Aktüel
    • - Akademik
    • - English
    • - Arabic
    • - Diğer Diller
  • Programlar
    • - Televizyon
    • - Radyo
    • - Youtube
  • Yazışmalar
    • - Tüm Sualler
    • - Sual Başlıkları
    • - Sual Gönder