Yazışmalar
-
Soğan veya sarımsak yiyen kimse câmiye gidebilir mi?
-
Cenaze namazında ayakkabıları çıkarmak gerekir mi?
-
Kokmuş yemek yemek câiz midir?
-
Şeytan tek bir varlık mıdır?
-
İlham ve keşf, şer’î delil midir?
-
El ile, baş eğerek selâm vermek câiz midir?
-
Kurbanımı kesmesi için babama vekâlet vermiştim. Ben de kurban kesilirken burada bulunabilir miyim?
-
Kestiğimiz kurbanın akciğerinin yarısı eksikti. Veteriner hayvanın veremli olduğunu ve etini yemememiz gerektiğini söyledi. 1-Kurban sahih oldu mu? 2-Akdi bozup, satıcıdan paramızı isteyebilir miyiz?
-
Zilhicce hilâli, ilk gün başka ülkede görülüp de, kendi memleketimizde görülemezse, Zilhicce ayı bir gün sonra mı başlar?
-
Bir kurban vekili, kendi hayvanını müvekkiline satabilir mi?
-
Bir arkadaşa borç verdim. 2500 lira verdiğimi hatırlıyorum. Arkadaş 2000 lira aldığını hatırlıyor. İkimiz de emin değiliz. Şahit ve sened de yoktur. Ne yapmamız gerekir?
-
Balıkla yoğurt yemek câiz midir?
-
Cahiliye devrinde Mekke’de puta tapanlar müşrik kabul ediliyor da, neden putlara ibadet ettiği halde Hristiyanlar ve Brahmanlar müşrik sayılmıyor?
-
Bir kimsenin aklına inanç esaslarına dair bir sual gelse, ne yapması gerekir?
-
Bir kimse sağlığında bir evlâdına bir mal hediye edip, ben öldükten sonra diğer kardeşlerinden miras istemeyeceksin dese, o da kabul edip malı alsa, babası vefat edince sözünden cayıp miras isteyebilir mi?
-
Tez çalışması için elimde bulunan 972 hicrî tarihli bir mahkeme ilâmında, bir kimse babasından intikal eden ve kardeşiyle ortak olan evdeki hissesini ölünceye kadar bakmak üzere birine hibe ediyor. Sonra komşusu şuf’a talebinde bulunuyor. Mahkeme bu talebi reddediyor. Bunun sebebi ne olabilir?
-
Ayağımda şeker hastalığından dolayı yara vardır. Doktor su değdirmememi söyledi. Nasıl gusl abdesti alabilirim?
-
Patronum kurban kesmemiz şartıyla bize 500 lira hediye verdi. Bana kurban kesmek vâcib olmadığı için, bu parayı başka bir ihtiyacımda kullanabilir miyim?
-
Mevlânâ Hâlid Bağdadî’nin Câliyetü’l-Ekdâr kitabında Bedr ehlinin sayısı 313’ten fazladır. Bunun sebebi ne olabilir?
-
Gusl abdestinde Mâlikî mezhebini taklit eden bir Hanefî, 5 sene evvel 15 gün kan görse, o zamana kadar en çok 10 gün görmüş olsa; 3 gün ekleyerek bu 3 gün namaz kılmasa; sonra Hanefî’ye göre kılmadıklarını kaza etse; şimdi hayzı tekrar 10 günü aşsa ve devam etse; temizlik günü değişmese; 3 günü 10 günün mü, 15 günün mü üzerine ekleyecektir?
-
Bâliğ olmamış bir çocuk sokakta oynarken kaza ile bir kimsenin camını kırsa ücreti kim öder?
-
Bir kütüphaneciye mail atarak, bir kaç kitap ismi yazıp, bunların fokotopisi ne kadar tutar diye fiyat istedim. Şu kadar tutar, şu hesaba ücreti yatırırsanız istediğiniz fotokopileri göndeririz diye cevab geldi. Ben de ücreti hesaba yatırdım. Lâkin malın teslim tarihini ve yerini konuşmayı unuttum. Alışveriş sahih midir?
-
Kitâbiyye (Ehl-i kitab kadın) ile evlenirken şâhidlerin müslüman olması şart mıdır?
-
Hiç bir müslümanın yaşamadığı bir yerde bulunan mü'min erkek ve kadın nikâhlanabilirler mi?
-
Ramazandan 1-2 gün önce Ramazan’ı kast ederek "Oruç tutacağım inşaallah" demek adak olur mu?
-
Elektrik faturalarını devletin ödediği devlet mekteplerinde, muallimlerin bu elektriği kullanması, mesela bununla demlediği çayı içmesi uygun mudur?
-
Bir gayrımenkul 100 bin liraya satılsa bile, tapuda 2 bin lira olarak gösteriliyor. Buna dair bir şuf’a davasında tapunun iptali ve tapuda gösterilen düşük bedelle malın müvekkil lehine tescilini almak mümkündür. Böyle yapmak caiz midir?
-
Burada bazıları tekâmül okumaktan bahsediyorlar. Böyle bir mektep mi vardır?
-
Ruslar 1552'de Kazan'ı istila edip oradaki müslümanları katlettiği zaman, en güçlü çağını yaşayan Osmanlı Devleti niçin buna bir reaksiyon göstermemiştir?
-
Ezan okunurken dinlemeyip başka bir işle meşgul olmanın veya konuşmanın hükmü nedir?
-
Kayıt dışı çalışan bir işçi, isteğe bağlı sigorta olsa, günahtan kurtulur mu?
-
Namazda kıraat ederken sureye başlayıp, sonrasını 3-5 saniye kadar hatırlamayıp başka sure okuyan kimse sehv secdesi yapar mı?
-
Bir kimse borçlu olduğu halde, bir arkadaşına hediye verse, bu hediye sahih midir?
-
İki Şâfiî’nin nikâhında, nikâhın şartları Şâfiî mezhebine göre değil de, Hanefî mezhebine uygun ise, talâk hususunda da Hanefî’ye mi uyulacaktır?
-
İslâmiyette beşik kertmesi var mıdır?
-
Âmentü Şerhi’nde Allahü teâlânın her işi güzeldir buyuruluyor. Çirkinleri de Allahü teâlâ yarattığına göre, burayı nasıl anlamalıdır?
-
Bir kadının âdeti 7 gün olsa, 6. gün kan kesilse, kocası ile beraber olabilir mi?
-
Varacağı yer aynı şehirde olduğu halde, sefer mesafesinden uzun süren seyahatte, yolculuğu yapan kişi seferî sayılır mı?
-
Evi, bir şehir, kasaba veya köy içinde değil de, kırın ortasında olan kimsenin seferîliği nerede başlar?
-
Marketler, manavlar, sattıkları ziraî mamullerin uşrunu verecek midir?
-
Bir çocuğa mesela bir kazak hediye gelse, o kazak küçüldüğünde, bunu kardeşine veya arkadaşına hediye edebilir mi?
-
Birine rabbenâ dualarını okurken besmele çekmeyen birine, “bunlar âyet değil, duadır” diyen bir kimsenin bu sözü küfre sebep olur mu?
-
Nişanlım ile dinî nikâh yaptıktan bir müddet sonra yurt dışına çıktım. Bu zaman zarfında nişanlımdan hiç haber alamadım. Dönüşte nişanlımın başka bir erkek ile evlendiğini ve çocuğu olduğunu öğrendim. Bunun üzerine kendisini gereken sözleri kullanarak boşadım. Ancak bunu bilmesi gerekiyormuş. Kendisine ulaşamıyorum. Boşadığımı nasıl haber vermeliyim?
-
Fıkıh kitaplarında “Yemini bozmadan önce keffâret sahih olmaz” diyor. Bunun sebebi nedir?
-
Ekmekte, ayrıca portakal gibi pek çok meyvenin kendisinde ve kabuğunda alkol vardır. Öte yandan, kefir ile yoğurt sütten yapıldığı; her ikisinin teşekkülünde de alkol açığa çıktığı halde, kefir haram iken, yoğurt helâl oluyor. Bunun sebebi nedir?
-
Hazret-i Peygamber elini dizine koyup gözüyle takip ederek tesbih çekermiş. Parmakla tesbih çekmek bid’at mıdır?
-
Nişanlı iken dinî nikâh yapılmış olsa, mehir de belirlenmemiş olsa, daha sonra nikâh bozulsa, mehre hak kazanılır mı?
-
Mektubat-ı Masumiye’de, “Geçim sıkıntısı olanın, bir işte çalışması câizdir. Kazanırsa, iyi olur. Kazanamazsa, bu işin üzerine düşmemelidir. Uğraşmasının sonu gelmez. Zararı artar.” diyor. “Zararı artar” sözünden ne kasd edilmiş olabilir?
-
Mektubat-ı Masumiyye’de “Derdlerin, belâların gitmesi için, kalb ile istigfâr okumak çok fâidelidir.” diyor. Derd ve belâların üzerimizden gitmesi niyeti ile okuduğumuz istiğfarı, kalben, yani kendimiz işitmeksizin mi okuyacağız?
-
Bir hadîs-i şerifte hizmetçimi kaç kere affedeyim ya Resulallah diyen bir sahabiye “Hergün, yetmiş kerre afv et!” buyuruluyor. Yanımda çalıştırdığım bazı kimseler, zaman zaman hata yapıyorlar. Bunlara nasıl davranmalıdır?
-
Bazı insanlar bir hadîs-i şerif naklederken, “sanırım âyetti” diyor veya hadîs naklederken “Bu âyette Allah şöyle buyurdu” diyor. Böyle söylemek insanı küfre götürür mü?
-
Fındık memleketlerinde bir tatbikat vardır. Ekseri çiftçinin deposu olmadığı için fındığı elinde tutamaz. O an için paraya ihtiyacı olmasa da çürütmemek için tüccara götürür. Her ne kadar “emanete verme” denilse de, fındıklar karışmaktadır. Bundan sonra çiftçi, ister parça parça, ister tamamını istediği zamanda gelip o gün câri olan fiyattan bozdurabilir. Fiyatta belirsizlik olduğu için bu şekilde bir satış câiz midir?
-
Evimin kıblesinden emin değilim. Ne yapmalıyım?
-
Fâtiha suresinde ğayril meğdubi kısmını ğayril mevdubi şeklinde okumak namazı bozar mı?
-
Kıyamete yakın İsâ aleyhisselâmın ineceğine dair hadîsleri inkâr küfr müdür?
-
Secdede topukları birleştirince, ayakların iki-üç parmağı havada kalmaktadır. Bu namazı bozar mı?
-
Allahü teâlânın bazı kullarına hidâyeti ihsan etmesi ne demektir? Kulun bu hidayette iradesi var mıdır?
-
Bir kimse hâline muvafık yeni bir ev almak için mevcut evini satılığa çıkarsa, fakat henüz mevcut evini satamadan, bulduğunu kaçırmamak için yeni bir evi satın alsa, bu evin kalan borcunu ödemek için, kredi alması câiz midir?
-
Evliyanın kerâmetinin hak olduğunu biliyorum. Evliya zâtın gelecekten haber vermesi hâlinde, yanılma ihtimali var mıdır?
-
Mektubat-ı Rabbânî’de diyor ki: “Efdal olmak, bu fakire göre fazîleti, meziyeti, iyi sıfatları çok olmak değildir. Önce imana gelmek, din için herkesten çok mal vermek ve canını tehlikelere atmaktır. Yani dinde sonra gelenlere üstad olmaktır. Sonra gelenler, herşeyi öncekilerden öğrenir. Bu üç şartın hepsi Sıddîk hazretlerinde toplanmıştır.” Birçok kimse din için çok mal vermiş, canını tehlikelere atmıştır. Önce imana gelme ölçüsüne göre ise mesela Hazret-i Ömer 40. Müslüman olmasına rağmen üstünlükte ikinci sıradadır. O halde üstünlük nasıl bu üç şarta göre oluyor?
-
Abdülkâdir Geylânî Gunyetü’t-Tâlibîn kitabında, “Bir kimse, bir günâh işleyeni gördüğünde, kendine zarar gelmek ihtimali bulunduğu zaman, acaba men' etmesi câiz olur mu? Bize kalırsa olur. Hatta çok kıymetli olur.” Öte yandan fitne çıkartma ihtimali varsa emr ve nehy yapılmaz deniliyor. Nasıl hareket etmelidir?
-
Fıkıh kitaplarında “Yenilen ve içilen şeyler acı olmamalıdır.” diyor. Biber, turşu yiyoruz. Bazı yemeklere acı katıyoruz. Bunları yememeli miyiz?
-
Mest üzerine mesh müddeti bitmeden mestin birini veya ikisini ayağından çıkarınca abdest bozulmuş olur mu?
-
Fıkıh kitaplarında şöyle bir ifade geçiyor: “Abdest alıp, mest giymiş bir kimse, yeniden abdest alıp, mesh etmeyerek, mestli ayaklarını suya soksa, bir ayağı veya yarıdan fazlası ıslanmazsa, mesh yerine geçer.” Neyin yarıdan fazlası kast ediliyor? Bir ayağı veya iki ayağının yarıdan fazlası kuru kalsa bile mesh sahih mi oluyor?
-
Mest üzerine mesh müddeti ne zaman başlar?
-
Fıkıh kitaplarında şöyle bir ifade geçiyor: “Mestin altına veya topukların yanlarına veya bacak tarafına mesh caiz değildir. Mâlikîde, sağ eli ıslatıp, parmak dipleri sağ mestin üst ucuna konur. Başparmak ucu sol, diğer üç parmak uçları sağ kenarında olarak, ağzına kadar çekmek ve sol eli altına böyle koyup, topuğa ve buradan ağzına kadar çekmek ve sonra sol eli sol mestin üstüne, sağ eli altına koyup çekmek vâcibdir.” Mestin altına mesh etmek câiz değildir diyor; hem de sol eli altına koyup topuğa doğru çekmek vâcibdir diyor. Mestin altı mesh edilir mi, edilmez mi?
-
Fıkıh kitaplarında şöyle bir ifade geçiyor: “Sünnet üzere mesh etmek için, el ayaları meste değdirilmez. Meshin üç el parmağı eninde ve boyunda olması farzdır. Bunun için de üç parmağı veya yaş olup suyu damlamakta olan parmak uçları veya parmaklarla birlikte el ayasını veya yalnız el ayasını mest ucuna koyup, bacağa doğru çekmek yetişir.” El ayası değdirilir mi, değdirilmez mi?
-
Fıkıh kitaplarında şu ifadeler geçiyor: “Bedende, elbisede ve namaz kılacak yerde necâset bulunmamalıdır. Başörtüsü, başlık, sarık, mest ve ayakkabı da elbiseden sayılır.” “Mâlikî mezhebinde, bedenin, elbisenin temiz olması sünnet olduğu hâlde, mestin temiz olması farzdır.” Mest de elbiseden sayıldığına göre, diğerlerinin temiz olması sünnetken, mestin temiz olması neden farz oluyor?
-
Secde-i sehvin Hanefi ve Malikî'de hükmü nedir?
-
Marketler alış-veriş yapanlara, hediye çeki vermektedir. Bu çeki başkasına satmak caiz midir?
-
İade ettiğim mamule mukabil bana para yerine alış-veriş çeki verdiler. Ben de oradan yeni bir mal almak yerine, bu çeki paraya dönüştürmek istiyorum. Aynı paraya versem kimse almaz. Mesela 100 liralık çeki 80 liralık devretmek uygun mudur?
-
Fıkıh kitaplarında şöyle bir ifade geçiyor: “Abdestte kolundan, ayağından bir kısmı kesik olan kimse, kalan yerin yüzeyini yıkar.” Nereden kesildiği ehemmiyet arzeder mi?
-
Fıkıh kitaplarında şöyle bir ifade geçiyor: “Özür sahibi olan, namaz vakti çıkınca abdesti bozulmuş olur. Öğleden başka dört namazdan birinin vakti girmeden evvel aldığı abdest ile bu namazı kılamaz. Çünki öğle namazının vakti başlarken, bir namazın vakti çıkmıyor.” Abdestin bozulması için bir namaz vaktinin çıkması lâzım olduğuna göre, sabah vakti çıktıktan sonra aldığı abdest ile öğle kılınabilirken, sabah namazı için aldığı abdest ile öğle namazı kılınamaz mı?
-
Fıkıh kitaplarında şöyle bir ifade geçiyor: “Haraca sebep olan şeyi yapmasında zaruret varsa, o farzı terk etmesi veya haramı zaruret mikdarı işlemesi câiz olur. Zaruret ile yapılan şeyde, zaruret bitince harac devam ederse, yine böyledir.” Zaruret ile yapılan şeyde, zaruretin bitip de haracın devam ettiği bir misal verebilir misiniz?“
-
Fıkıh kitaplarında şöyle bir ifade geçiyor: “Başka mezhebi taklid ederken, o işin o mezhebde sahih olmasına mâni olan, fakat kendi mezhebinde veya diğer bir üçüncü mezhebde mâni olmayan ikinci bir harac hâsıl olursa, bu işi her üç mezhebe göre yapmağa devam eder.” Bu ifadeyi anlatan bir misal verebilir misiniz?
-
Fıkıh kitaplarında şu ifade geçiyor: “Abdest alırken Mâlikî mezhebinde kulakların içi ve dışı yeni ıslatılmış parmak ile mesh edilir. Baş, kulaklar veya enseden birini, her defasında eli ayrı ayrı ıslatarak, birden fazla mesh etmemelidir. Her defasında ıslatmadan tekrarlanabilir.” Bu iki cümle birbirine ters gibi görünüyor. Her defasında eli ıslatmak lâzım mıdır, değil midir?
-
Mâlikî mezhebinde seferî ile mukîmin birbirlerine imam olması câiz midir?
-
Halebî’de, mesh bahsi sonunda diyor ki, “Bir veya iki elinde çatlak, ekzama veya başka yara olup, bunları ıslatmak zarar verirse, bu kimse abdest alamaz. Bu sebepten abdest alamayan kimseye, hatır ile veya para ile başkasının abdest aldırması, İmâm-ı A'zama göre müstehabdır.” Islatmak zarar verdiğine göre başkası abdest aldırsa bile yine ıslanmış olmayacak mı?
-
Fıkıh kitaplarında diyor ki: “Cünüb kimse, bedeninin bir kısmını yıkayacak kadar veya abdest alacak kadar su bulursa, abdest ve gusl için, bir teyemmüm eder. Teyemmümden sonra, abdesti bozulursa, o su ile sonra abdest alır.” “Cünüb bir kimse, teyemmüm ettikten sonra, abdesti bozulursa, Hanefîde cünüb olmaz. Mâlikîde olur. Az su varsa, yalnız abdest alır.” Cünüb bir kimse, teyemmüm ettikten sonra, abdesti bozulursa Maliki'de tekrar cünüp olduğuna göre aynı zamanda abdestsiz de oluyor. O zaman böyle cünüb olan birinin üstteki ifadeye göre abdest ve gusl için bir teyemmüm etmesi lâzım olduğuna göre, neden abdest alıyor? Böyle cünüb olan biri yalnız abdest alınca cünüblükten kurtulmuş oluyor mu?
-
Fıkıh kitaplarında şöyle deniyor: "Cünüb kimsenin vücûd yüzeyinin yarıdan fazlası yara veya çiçek, kızıl gibi ise, teyemmüm eder. Derisinin çoğu sağlam ise ve yaralı kısımları ıslatmadan yıkanması mümkün ise, su ile gusl edip, yaraların üzerini mesh eder. Yaralı kısımları ıslatmadan yıkanamazsa, yine teyemmüm eder”. “Başında ağrı olup mesh edemeyen, abdest için; yıkanamayan da, gusl için teyemmüm edebilir denildi ise de, her ikisinin de sâkıt olacağını bildiren fetvâ daha evvel verilmiş olduğundan, bu sözle amel olunmaz." Bu iki ifade arasında tenakuz (çelişki) yok mudur? Yıkanamayan, gusl için teyemmüm eder mi, sâkıt mı olur?
-
Kadın, kocasının haberi olmadan başkasına hediye verip ikramda bulunabilir mi?
-
Bir kimse fakirken kurban kesse, bayramın üçüncü günü zenginleşse tekrar kurban kesmesi gerekir mi?
-
Araba ile giderken orucu çıktığımız yerin vaktine göre mi, bulunduğumuz yerin vaktine göre mi açacağız?
-
Eski devirde kadınlar Hac vazifesini yerine getirirken tavafı nasıl yaparlardı?
-
“Bir zâlime yardım edene, Allahü teâlâ o zâlimi musallat eder.” hadis-i şerifini nasıl anlamak gerekir?
-
Kur’an-ı kerim okuduktan sonra "sadakallahulazim" demenin hükmü nedir?
-
Kur’an-ı kerim kadimdir veya ebedîdir sözü ne mânâya gelir?
-
Namazda rükûya eğilirken belim dümdüz olmuyor. Ne yapmak gerekir?
-
Yemek seçmenin dinen mahzuru var mıdır?
-
Namazın son oturuşunda Allahümmeğfir ümmete Muhammedin (Allah’ım, ümmet-i Muhammed’i mağfiret eyle!) diye dua etmek caiz midir?
-
Fıkıh kitaplarında “Necâset, dirhem mikdarından, yani bir miskalden, yani dört gram ve seksen santigramdan az ise, yıkamak sünnettir." deniliyor. Ben dirhem 3.2 gr, miskal 4.8 gr diye biliyorum. Doğrusu nedir?
-
Fıkıh kitaplarında "Bey ve şirâda kolaylık olmak için, İmam Kerhî’nin kavli ile fetvâ verilmiştir. Şöyle ki, bir satışta semen [para] gösterilmeden akid yapılıp da, semen olarak haram olduğu bilinen şey verilirse, bu şey karşılığı alınan mebî helâl ve tayyib olur. Fakat haram olduğu bilinen veya kendinde vedîa [emânet] bulunan şey, semen olarak gösterilerek söz kesilir ve bu semen verilirse, satın alınan mebî haram olur." deniliyor. Haram para ile alınan mal nasıl helâl olur? Gösterip göstermemenin ne tesiri vardır?
-
Borçlunun eli dar olduğu için alamadığımız alacağımızı zekâta sayabilir miyiz?
-
Favori uzatmak uygun mudur?
-
Kadınların araba kullanması câiz midir?
-
Namazda teşehhüdün (ettehiyatünün) bir kısmını terk eden kimseye ne lâzım gelir?
-
Bir kimse namazda ilk oturuşta teşehhüdü (ettehiyatüyü) tekrar okusa ne lâzım gelir?
-
İnternete video yükleyip, reklam göstermesine müsaade ederek para kazanmak caiz midir?
-
Ramazan ayında oruç tutmayanlara yiyecek satmanın hükmü nedir?
-
Bir bakkal dükkânım ve ayrıca kredi borcum var. Dükkân kiradır. Zekât verecek miyim?
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158