Yazışmalar
-
Sehven veya bilmeden imsak girdikten sonra teheccüd namazı kılan bir kimse sabah namazının sünnetini kılacak mı?
-
Teheccüd namazı ile gece namazı farklı mıdır?
-
Teheccüd namazını âdet edinen biri herhangi bir sebeple o gece kılamaz ise güneşin doğuşundan itibaren gündüz kılabilir mi? Kılabilirse gündüz hangi vakte kadar kılar ve kılarken ne diye niyet eder?
-
Bir ilmihalde yalnız Cuma geceleri teheccüd kılmak mekruhtur buyuruluyor. Burayı izah eder misiniz?
-
Teheccüd namazı kılmak için önce uyuyup sonra kalkmak şart mı?
-
Arkadaşımla bir iş yaptık ve benim 100 TL paramı aldı. Vereceğini söyledi. Ama kendisini tanıdığım için vermeyeceğini iyi biliyorum. Ondan habersiz parasını alsam ve haberi olmasa, ama sonra bana parayı verirse ben de ona geri vermeye niyet etsem, câiz olur mu?
-
Bir kişi içki içmenin, rüşvet ve fâiz yemenin uygun olmadığını bilse, ama hükmünün haram olduğunu bilmese, yine imanı gider mi?
-
Hanımların namazda secdede iken kollarını yere koymaları farz mıdır? Kollar havada kalmış olsa, namaz bozulur mu?
-
Soğan ve sarımsak yemek ve sigara içmek tab'an mekruh demek, kokusu giderilmezse mekruh olur mu demektir? Yoksa bunları yemek ve içmek her zaman mı tab'an mekruh olur? Soğan sarımsak yemekle, tütün içmek aynı kefeye konulabilir mi? Yani soğan sarımsak yemek günah olmadığına göre sigara içmek de günah değil midir?
-
Abdesti bozan yellenme nasıl ayırd edilir?
-
Namaz kılmayan, içki içen bir kimsenin, küfre düşmesi an meselesidir deniyor. Neden böyle söyleniyor?
-
Pantolon gibi çorabı da oturarak mı giymek gerekir?
-
Gazete ile istinca caiz mi?
-
Kasaba, manava borcu varken, lüks gıdalar yemek ve lüks eşya kullanmak câiz midir?
-
Kur’an-ı kerimi teybe, kasete, VCD veya CD’ye almak câiz midir? Bunlar veya hoparlörden çıkan ses, imamın sesi olmadığı için buradan okunan Kur’an-ı kerime veya ezana hürmet etmek câiz midir?
-
İnşaat şirketi olarak, plaj sitesi, içki fabrikası, turistik otel gibi yerler yapmak uygun mudur? Arsa karşılığında daire yaptırmak caiz midir?
-
Borcunu veremeyen fakirleri sıkıştırmak haram mıdır?
-
Poşetle, kese kâğıdıyla da tartılan gıdalar oluyor. Bazıları, “Böyle alış-veriş fâsid olur, darasını ayrıca alması gerekir” diyor. Böyle bir şey var mı?
-
Yerde bulduğumuz bir şey bizim olur mu?
-
Emanet bırakılan parayı kullanarak, para kazanmak haram olur mu? Servise tamir için bırakılmış arabayı veya âleti, sahibinin haberi olmadan, servis şahsî işi için kullanabilir mi?
-
Avrupa’da, çok cirolu bir bonoyu, gayrimüslime vermek günah mıdır? Türkiye’de çok cirolu çeki müslüman toptancıya vermek câiz midir?
-
Bir din kitabında “Oğluna dul alma, kız al!” şeklinde bir tavsiye okudum. Dul kadınla evlenmek uygun değil midir?
-
Talebeyim, yurtta kalıyorum. Birisinin izinsiz yatağına oturmak, kitabına göz atmak, kalemini kullanmak kul hakkına girer mi? Bunun için illâ bir zararın gerçekleşmesi gerekiyor mu?
-
Müslümanlar kiralık ev sıkıntısı çekerken, evini boş tutmak günah değil midir?
-
Alınan ödünç paranın, taksitle ödenmesini istemek câiz midir?
-
Şirketin ortaklarından birine veya çalışanlarından birine, firmalardan çeşitli hediyeler geliyor. Bu hediyeler şirkete mi aittir, yoksa hediye gönderilen kimseye mi aittir?
-
İngiltere’de kasaptan et alıp yemek caiz olur mu?
-
Peygamber efendimiz soğan ve sarmısak yemeyi yasaklamış mıdır?
-
Düğün davetlerine gittiğimizde herkesin önüne yemekler geliyor. Bir de sofraya ayrıca bir tabak içinde meyve, börek, kürdan, kâğıt peçete konuyor. Bunları isteyen kullanabiliyor. Ortaya konmuş bu şeylerden orada kullanmayıp evimize götürsek câiz olur mu?
-
Hristiyanların paskalya günlerinde yaptığı çörek, pastanelerde her gün yapılıp satılıyor. Bu çöreği, paskalya dışında yemekte sakınca var mıdır?
-
Vejetaryen olmak, yani hiç et yememek, eti kendine zararlı görmek, dine uygun mudur?
-
Hususî bir iş yerinde, işte kullandığımız bir âleti, yetkilisinden izin almadan, özel işimizde kullanmamız câiz olur mu? Arkadaşın malını ondan habersiz kullanmak veya yemek caiz olur mu?
-
Bir hadis-i şerifte, hac veya cihad dışında, deniz vâsıtalarına binilemeyeceği; çünkü denizin altında ateş, ateşin altında da deniz olduğu söyleniyor. Bu iki iş dışında, meselâ seyahat için gemiye binmek, câiz değil midir?
-
Boğa güreşlerini ve boks maçlarını seyretmek, sirke gitmek günah mıdır?
-
Karşılaşınca, kadın kadını, erkek erkeği öpse mekruh mu?
-
Cep telefonuyla müzik de dinleniyorsa veya televizyonda sadece haber ve dizi seyrediliyorsa, bunlar çalgı âleti hükmüne girer mi?
-
Ciddi maddî sıkıntı içindeyim. Ahlakî ve dinî yaşantısı kötü zengin bir akrabam, bana para vermeyi teklif etti. Kabul etmedim. O halde bir miktar parayı ödünç veriyorum diyerek verdi. Ben de aldım. Bunun dinen mahzuru var mıdır? Ödünç vermesini kabul etmem zillet sayılır mı?
-
İnternette nickname olarak prince, king veya romeo koymakta mahzur var mıdır?
-
Hanımını bırakıp başka şehre yerleşmek günah mıdır?
-
Matbaası olan bir arkadaş, intenette beğendiğimiz herhangi bir veya resmi kopyalayıp tablo hâlinde basıyor. Bu kul hakkına girer mi?
-
Yatalak hasta olan annesinin altını oğlu temizleyebilir mi?
-
Babam ve annem dinin emirlerine karşı lakayttır. Bunları zorlayabilir miyim? Bedduaları kabul olur mu?
-
Kadınların burna hızma, göze renkli lens veya dişe renkli taş takmaları, ziynete girer mi? Gusle mani olur mu? Hanımların sünnet niyetiyle, dışarıya çıkarken sürme sürmeleri uygun mudur?
-
Dinen kadınların saçlarını kesmedeki hüküm nedir? Kesilen saçları ne yapmak gerekir?
-
Erzeli ömür ne demektir? Yaşlılıkta bunamamak için ne yapmalıdır?
-
Gencim ama, ölümden çok korkuyorum. Bana ne tavsiye edersiniz?
-
Fâsıklara ve bid’at ehline karşı da tevazu göstermemiz, güler yüz ve tatlı dil ile umamele etmemiz gerekir mi, yoksa tekebbür mü etmeliyiz ?
-
Ehl-i sünnet itikadında olan kişi, günahları da olsa, imanla ölürse, hiç cehenneme gitmeden doğrudan cennete mi gider?
-
Kimyâ-yı Saadet gibi muteber kitaplarda ticaret yapmak için deniz [ve hava] yolculuklarına dalmamalıdır deniyor. Aynı şehre hem kara, hem hava yoluyla gidilebiliyorsa, kara yolunu mu tercih etmek lâzımdır?
-
İnsanın dağ, orman ve nehir manzarasını çok sevmesi; çevredeki gösterişli evlere lüks arabalara imrenerek bakmak kalbi dünyaya bağlamak mânâsına gelir mi?
-
Pazar yerinde satıcının malının ambalajını izinsiz açıp bakmak câiz midir?
-
Yazın örtüsüz yatmak mekruh mudur ?
-
Bir meselede kafam çok karıştı. Kitaplar da hastanın abdesti babında “Yıkaması farz olan dört abdest uzvundan ikisi sağlam ise, abdest alıp, yaralı yerleri mesh eder. Mesh zarar verirse, sargı üzerine mesh eder. Abdest uzuvlarının yarıdan çoğu yaralı ise teyemmüm eder” buyuruluyor. Kitaplarda bildirilen iki namazı cem etme bahsinde bildirilen başka bir kavil daha var. O kavilde de “Hanbelî mezhebinde hatta Mâlikî mezhebinde hastalıkta mukimken de cem caizdir” ve “Hanbelî mezhebinde abdest ve teyemmüm için zorluk varsa iki namazı cem caiz olur” buyuruluyor. Hanefî mezhebinde olan bir kimse abdest alma ile alâkalı sıkıntısı yukarıda bildirilen ilk kavil de gideriliyorsa yine de cem etmesi caiz olur mu? Abdest uzuvlarının ikisi sağlam olup abdest alıp sağlam uzuvları yıkamak ve yaralı yerleri mesh etmek yerine bunları yapmayıp hastalıkta cem caiz diye cem edebilir mi? Abdest uzuvlarının yarıdan çoğu yaralı ise teyemmüm eder buyuruluyor. Teyemmüm etmeyip, hastalıkta cem caizdir diyen Hanbelî veya Mâlikî mezhebine uyarak cem edebilir mi? Bu mevzuda bana yardımcı olabilir misiniz?
-
Hanefî mezhebindeyim Mâlikî mezhebini taklid ediyorum. Ayağım alçıdan yeni alındı. Ayağımı hareket ettirmekde zorlanıyorum. Mesela lavaboda abdest alırken ağrı yaptığından dolayı ayağımı yukarıya kaldıramıyorum. Evimde olunca leğende falan ayağımı kaldırmadan ayağımı yıkıyorum ama ev haricî durumlarda buna imkân olmuyor. Lavaboda abdest alıp ayağımı lavaboya kadar kaldırmakta bana sıkıntı veriyor. Bu gibi hallerde yani evimde değilken dışardayken, “Mâlikî’de hastalıkta cem caizdir” kavli gereğince ayağı yıkama meşakkatinden dolayı İki namazı Mâlikî mezhebini taklid ederek cem edebilir miyim? Cem’i tercih etmeyip ârızalı ayağı yıkamayı terk etsem ve namazı vaktinde kılsam câiz olur mu? Arızalı ayağın üstüne [çıplak ayağın üstüne] mesh etsem ve namazı vaktinde kılsam câiz olur mu? Yukarıda ifade ettiğim kolaylıklar arasında bir tercih sırası var mıdır?
-
Kitaplarda Hanbelî mezhebini cem etmek için özürler anlatılırken buyuruluyor ki: “Abdesti bozan bir özrü olan mesela ishalini veya idrarını tutamayan, çıbanından yarasından kan akan, basurdan kan, fistüllerinden göbekten akıntı çıkan, elde olmadan gelen yeli tutamayan, ağız dolusu kusan bunlar gibi abdesti bozan bir özrü olan kimsenin iki namazı cem etmesi caizdir”. Bu özürler için Mâlikî mezhebi taklid edilip namazı vaktinde kılma imkânı varken Hanbelî’yi taklid edip iki namazı cem etmek câiz olur mu? Hanbelî mezhebini abdesti bozan mezkûr özürlerden dolayı taklid eden bir kimsenin Hanbelî’de necasetin zerresi namaza mâni olduğundan; necâsete dikkat etmesi ve çamaşırını değiştirmesi gerekmiyor mu? Bu da meşakkat olacağından Mâlikî mezhebini taklid etmesi daha kolay olmaz mı? Hanefî mezhebinde olup da abdesti bozan özürlerden dolayı ihtiyaç hâlinde iki namazı cem etmek üzere Hanbelî mezhebini taklid eden bir kimse, Hanbelî’de necâsetin zerresini temizlemek lâzım olduğundan ve her namaz vakti necasetli çamaşırı değiştirmek meşakkat olacağından necaset için ayrıca ikinci mezhebi yani Mâlikî mezhebini taklid edebilir mi?
-
Deniz yolculuğunda Mâlikî’yi taklid ederek namazları cem’e niyet etmenin bir mahzuru var mı?
-
Gerek takdimde, gerek tehirde, öğle ikindiden, akşam yatsıdan önce kılınır ki buna tertip denir buyuruluyor. Takdimde veya tehirde tertibe sehven veya bilmede riayet etmeyen bir kimse vakit içinde hatasını anlarsa baştan tekrar cem edip kılabilir mi?
-
Mukimken veya seferde Hanbelî veya Mâlikî mezhebini taklid ederek ikindi namazını öğle vaktine çekip [takdim ederek] cem eden bir kimse öğle vakti girince önce ikindiyi kılsa, sonra öğleyi kılsa yani tertibe riayet edilmemişse cem sahih olur mu? Böyle kılan biri vaziyeti nasıl telâfi etmesi lâzımdı? İadesi ve kazâsı lâzım gelir mi?
-
Mukimken veya seferde Hanbelî veya Mâlikî mezhebini taklid ederek öğle namazını ikindi namazı vaktine tehir ederek cem eden bir kimse, ikindi vakti girince önce ikindiyi sonra öğleyi kılmış olsa, yani tertibe riayet edilmemişse, cem sahih olur mu? Böyle kılan biri vaziyeti nasıl telâfi etmesi lâzımdır? İadesi veya kazâsı lâzım gelir mi?
-
Herhangi bir vasıtada [uçak, tren, vapur, otobüs] namaz kılarken kıbleye dönmek farzdır. Kıbleye dönemeyen gidiş istikametine veya kolayına geldiği tarafa dönerek namazı kılar. Böyle yapmak yerine selâmete çıkınca kıblesi belli olan bir yerde iki namazı cem etsek olur mu?
-
Öğle ile ikindiyi cem etmek için, öğle vakti çıktıktan sonra cem etmeye niyet ettim. Hâlbuki öğle çıkmadan önce cem etmeye niyet etmem gerekiyormuş. Cem sahih oldu mu? İadesi veya kazâsı lâzım gelir miydi?
-
Kimyâ-yı Saadet’te tasavvuf büyüklerinin çarşıda pazarda halk arasında dolaşmaları tevekkülün az olduğuna alâmettir deniliyor. Bunu tam anlayamadım?
-
Mezartaşına Arabî harflerle mi yazı yazılmalıdır? Lâtin harfleriyle yazılırsa mevtâya zararı olur mu?
-
Vasiyetnâmenin Lâtin harfiyle yazılması câiz midir?
-
İslâm harfleriyle okumayı bilmeyen kimse, Lâtin harli kitaptan Yâsin-i şerif okursa, ölüye faydası olur mu?
-
Almanya’da ganyan bâyii, iddaa bâyii, kumarhane açmak, fâizle para verip bankerlik yapmak câiz midir?
-
Kışın kısa günlerde çalışmayan kişinin sabah ve öğlen iki defa yemek yemesi israftır, bir öğün atlamalıdır diyorlar. Doğru mudur?
-
Kadınları tâciz eden kişiyi korkutmak için dövmek câiz midir?
-
Bekâr kimse günahtan kaçmak için çalışmak istemese, uygun mudur? Kimyâ-yı Saadette bekâr kişini tevekkülü bahsini okurken, öyle anladım. Yanlış mı anlamışım?
-
Söylediğimiz herhangi bir sözle küfre düşmüş olabiliriz diye her gün tevbe ediyorum. Bu hal vesvese midir ?
-
Firma sahibi bir müslümanın, şirket müdürü olarak bir gayrımüslimi tayin etmesi mahzurlu mudur?
-
Sitenizde kâfirlerin cehennemde kalacağı zamanı anlatan suali okuyunca çok şaşırdım ve kafamda soru işaretleri teşekkül etti. Acaba doğru anladım mı diye de şüphelenmekteyim. Yani birinci görüşe göre bütün kâfirler de mi cehennemden çıkacak? Öyleyse sonra cennete mi gidecekler, yok mu edilecekler? Yani bu husus nass ile açıkça bildirilmiş bir husus değil midir? Yani şüphe eden küfre düşmez mi? Ve açık değilse açık olan ve açık olmayan kısımlar tam olarak hangisidir? Bir keresinde fazla dinî bilgisi olmayan bir tanıdığım, ölen bir din düşmanı kâfir için "Allahü teâlânın onu affedip affetmeyeceğini bilemeyiz" demişti. Biz sözünün yanlış olduğunu söylediysek de adam ısrar etti. Ben de bu adamın küfre düşüp mürted olduğuna kanaat getirdim. Ama şimdi bu cevabı okuduktan sonra küfre düşmemiş olabilir diye düşündüm. Bu adam o zaman küfre düştü müdür?
-
Arabada ekzos sesi ve lastik sesi çıkararak, arabayı patinaj yaptırarak komşulara karşı kul hakkına düşülür mü? Helâlleşmek gerekir mi?
-
Eskiden kalan kazâ namazlarını kılıyor; bir yandan da dinî kitaplar okuyorum. Bunun yanında kalben her gün zikr yapmam mahzurlu mudur? Öncelikle kitapları okumam mı lâzımdır?
-
Sofra duasından sonra gayrimüslimlere benzememek için birkaç lokma bir şeyler yemek lâzımdır deniyor, doğru mudur ?
-
Bazı çikolata ve bisküvi paketlerinin üstünde muhteviyatı Arapça yazılıdır. Çikolata veya bisküviyi yiyince, bu ambalajı yere atmak caiz midir?
-
Lâtin harfiyle Hacı Şâkir yazan sabunla vücut yıkanır mı? Muhterem kelimelere hakaret olur mu?
-
Evde televizyonda haberleri ve dokümanter filmleri seyrediyoruz. Çocuklar internet kafede oyun oynuyorlar. Bunları eve bağlamak için eve internet bağlatmamın mahzuru var mıdır? İnternetten müziksiz ilahi dinleyen sevap kazanır mı?
-
İhtiyaç hâlinde namazlarımızı cem ediyoruz. Cem ederken [kamet ve allahümme entesselâm... dan başka] iki namazın farzını arada fâsıla vermeden peş peşe kılmak lâzım geldiği kitaplarda bildiriliyor. Mâlikî veya Şâfiî veya Hanbelî mezhebini bu mevzuda taklid eden bir kimse, iki farz arasında bilmeden veya unutarak sünnet namaz kılmış olsa, telefonla konuşsa veya sorulan suale uzun veya kısa cevap verse, bir ihtiyaç hâlinde yiyip içse veya baş dönmesi ve benzeri bir rahatsızlık sebebiyle bir müddet ara verip dinlense cem sahih olur mu?
-
Hanefî mezhebindeyim. İhtiyaç halinde mukimken Hanbelî mezhebini, seferde iken Mâlikî mezhebini taklid ederek namazlarımı cem ediyorum. Her iki mezhebi de ihtiyaç halinde taklid eden bir kimse, su olmadığı zaman, öğle namazını teyemmümle kılmış olsa, ikindiyi de cem ederek kılmak için yeni bir teyemmüm yapacak mı? Velev ki teyemmüm gusül için veya abdest için alınmış olsun. İki namazı bir teyemmümle cem edip kılmak caiz olur mu?
-
Uyku sebebiyle veya tembellik sebebiyle bir namazın vakti daralır da abdest alıp namaz kılmaya kâfi olmazsa, namazı kazaya bırakmamak için, öğleyi asr-ı evvelde kılarım diye düşünmek ve yatsıyı işâ-i sâni de kılarım diye düşünmek cem etmekten önce mi gelir?
-
Uyku sebebiyle veya tembellik sebebiyle bir namazın vakti daralır da abdest alıp namaz kılmaya kâfi olmazsa, bu vaktin namazı, kazâya bırakma günahından kurtulmak için, müteâkib namazla birlikte cem edilerek kılınmak üzere tehir edilebilir mi?
-
Bazı parfümlerde Fransızca “alcol dénaturé” denilen madde bulunuyor. Bu etil alkol olmaktan çıkıyor mu? Cetyl alkol gibi etil alkol sayılmayan maddelerin câiz olduğunu biliyorum. Fakat krem sürünürken, ağzımıza gelip yutmuş olsak, bunun zararı var mıdır?
-
Erkeklerin alyans takmaları câiz midir? Altın haram, ama bu mevzuda dinimizde bir kolaylık var mıdır? Eşin rızası tesir eder mi?
-
Akşamı yatsı vaktine çekerek cem etmeye niyetlenen bir kimse, henüz akşam namazı vakti çıkmadan önce kalbinden (akşamı yatsı vaktinde kılacağım) diye geçirmesi gerekiyor. Bu niyet farz mıdır? Yani, bu niyeti yatsı vakti girmeden önce yapmayı unutan bir kimse, yatsı vakti hatırlasa, niyet edebilir mi? Bu şekilde cem caiz olur mu?
-
Mâlikî mezhebinde seferde cem caizdir. Fakat deniz seferinde cem caiz değildir. Cem için ihtiyaç hâsıl olursa diğer üç mezhepten birisi taklid edilir. Hanefî mezhebindeyim. Feribot, gemi, tekne, yat veya herhangi deniz vasıtası ile deniz seyahati yaparken, bu vasıtaların içerisinde Mâlikî mezhebine uyarak cem edilemez mi?
-
Gerek cem-i takdimde, gerek cem-i tehirde öğleyi ikindiden, akşamı yatsıdan önce kılmak cem’in şartlarındandır ki buna tertip denir. Peki, tersi olursa ne olur? Yani tehirde de takdimde de öğleden önce ikindiyi, akşamdan önce yatsıyı kılsa namazları sahih olacak mı?
-
Şâfiî mezhebinde bir kavle göre mukimken de bir korku sebebiyle veya mühim ihtiyaç hâlinde cem etmek câizdir deniyor. İhtiyaç herkese göre değişiklilik gösterebilir. Birinin korktuğundan bir başkası korkmayabilir. Buradaki ihtiyacın ve korkunun ölçüsü nedir? Hanefî mezhebindeki bir Müslüman, böyle hallerde bir ihtiyaç olunca Şâfiî mezhebini mukimken taklit edilip namazları cem edebilir mi?
-
Bir ilmihalde Mâlikî ve Şâfiî de sadece seferde değil mukimken, hastalıkta ve ihtiyarlık sebebiyle iki namaz cem edilebilir, diye yazıyor. Dinimizde kime ihtiyar denir? Belli bir yaşı var mıdır? İhtiyarın açık bir hastalığı görülmesi gerekir mi ki bu hükümden istifade etsin? Bu hükme göre genç veya ihtiyar hasta kimsenin her namaz için ayrı ayrı abdest alıp ayakta durması zor oluyorsa, meselâ karın ağrısı, diş ağrısı, böbrek ağrısı, sinüzit, migren gibi rahatsızlıkları varsa bu rahatsızlıklar sebebiyle ayakta durması zor oluyorsa, Hanbelî, Şâfiî veya Mâlikî mezhebini taklid ederek mukimken iki namazını cem edebilir mi?
-
Ayakları sarkıtarak namaz kılmanın dinimizde caiz olmadığı kitaplarda bildiriliyor. Gemi, [feribot] uçak, otobüs, tren gibi vasıtalarla yolculuk yapıyoruz. Bazen sabah namazına denk geliyor. Sabah namazını cem etme imkânı olmadığı içinde kazaya kalabiliyor. Bu vasıtalarda İmam-ı Züfer hazretlerinin kavline uyarak bağdaş kurarak veya diz üstü oturak namazlarımı kılacağım ama hanımların koltukta diz üstü oturması veya bağdaş kurması garip karşılanıyor. Yaşlıdır veya rahatsızlığı vardır, diz üstü oturamıyordur, bağdaş kuramıyordur. Bir rahatsızlığı olmamasına rağmen bazı insanlar diz üstü oturamıyor, bağdaş kuramıyordur. Diz üstü oturarak veya bağdaş kurarak oturmak namaz kılmak dikkat çektiğinden fitneye sebebiyet vermesinden korkuyordur. Belirttiğim sebepler namazın kazaya kalmaması için vasıtada ayaklarını sarkıtarak koltukta namaz kılmak için özür olur mu? Yoksa kaza mı edecek?
-
Gemi, [feribot] uçak, otobüs, tren gibi vasıtalarda kıbleye dönmek mümkün olmazsa veya kıbleyi tesbit edemezse iki namazı cem mi eder. İki namazı Cem etme imkânı da olmayan bir kimse namazı gücü yettiği herhangi bir tarafa doğru kılması caiz olur mu?
-
Gemi, [feribot] uçak, otobüs, tren gibi vasıtalarda ihtiyaç halinde İki namazı Cem etmek, imam-ı Züfer hazretlerinin ictihadına uyarak oturup ima ile etmekten önce mi gelir? Bu önceliğe riayet edilmezse namaz kabul olur mu?
-
Mektûbat-i İmam-ı Rabbanî’de 260. mektubda “Allahü teâlânın fiilleri ve sıfatları zâtından ayrı değildirler. Ayrılıkları varsa zıllerdedir.”buyuruluyor. Başka bir ilmihal kitabında sıfat-ı sübûtiyye bildirilirken “Kendinden ayrı olarak, ayrıca vardır.” yazıyor. Bir diğerinde “Allahü teâlânın sıfat-ı sübûtiyyesi de, sıfât-ı zatiyyesi gibi kâdimdirler. Bu sıfatları da, zâtından ayrılmazlar. Yani sıfatları zâtının, kendinin aynı da değildirler, gayrı da değildirler.”diyor. Bir başkasında ise Ehl-i Sünnet itikadında olmak için lâzım gelen hususlar bildirilirken “Allahü teâlânın sıfatları vardır. Ve zâtından ayrıdır”diye bildiriliyor. Bu ifadelerin ayrı ayrı olması nedendir? Allahü teâlânın sıfatlarının zâtından ayrı olması veya olmaması ne demektir? Bu sıfatların mahluklara münasebeti olduğunu söylemek doğru mudur? Bu ifadeler hep aynı şeyi mi anlatmaktadır? Nasıl olduğuna iman etmek gerekir?
-
Baba hayattayken, çocukları onun mirasını paylaşıp, sonra baba da bu paylaşmayı tasvip etse, câiz midir? Erkeklerle kızların vaziyeti nasıl olmalıdır?
-
Misafir imam; üçüncü rek’atin secdesini yaptıktan sonra o şehirde 15 gün kalmaya niyet edebilir mi?
-
Seferî imam; yanlışlıkla kalktığı üçüncü rek’atin secdesini yapmadan o şehirde 15 gün kalmaya niyet etse ne yapması lâzım gelir?
-
Seferî imam iki rek’at kılması gerekirken farzı dört kılarsa ona uyup dört rek’at kılan mukimlerin, namazı sahih olmuyor. Seferî olan imam yanılıp üçüncü rek’ate kalktığında [veya dördüncü rek’atte] bu hatasını anlarsa, mukim cemaatin namazını kurtarmak için namaz içinde mukim olmaya niyet etse ve namazını dörde tamamlasa; hâlbuki o beldeye, şehre mukim olmak için gelmemiş olsa [hatta birazdan o şehirden ayrılacağını bilse] mukim cemaatin namazını kurtarmak için namaz içinde mukim olmaya niyet etmesi caiz olur mu?
-
Hanefî mezhebindeyim. Şâfiî mezhebini taklid ediyorum. Seferde namazımı kısaltıp iki rek’at olarak kıldım. Ancak teşehhüdde sadece ettehıyyatüyü okuyup selâm verdim. Şâfiî mezhebini taklid ederek kıldığım bu farzı eda etmiş oldum mu?
-
Seferde dört rek’atlik namazı iki rek’at kılması gerekirken dört rek’at kılan bir kimse ilk teşehhüde oturmayı da unutmuş olsa, terk etse farzı eda etmiş olur mu?
-
Kitaplarda (Seferde müekked sünnetler gayri müekked sünnet hâline gelir) buyuruluyor. Öğle namazının ilk oturuşunda salli barikler, üçüncü rekâtın başında da sübhaneke olur mu demek bu?
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165