Yazışmalar
-
“Kim, bir kavme kendisini benzetirse, onlardandır. O halde Yahûdî ve Hıristiyanlara benzemeyiniz” hadîs-i şerifi gayrımüslimlere benzemeyi yasakladığı halde, günlük hayatımızda pek çok işte gayrımüslimlere benzer şekilde davranmak mecburiyetinde kalınıyor. Bunun hükmü nedir?
-
Oğuzların Kayı boyu "nuh, oğlu yafes, oğlu bulcas, oğlu zib-bakoy, oğlu kara han, oğlu oğuz, oğlu gök alp, oğlu tortumuş, oğlu bay temür, oğlu yasuv, oğlu kaz han, oğlu turak, oğlu ay-kutluğ, oğlu çemendur, oğlu yasak, oğlu tok temür, oğlu sunkur, oğlu bulgay, oğlu sakur, oğlu karaytu, oğlu tuğra, oğlu ay-kutluğ, oğlu bay temür, oğlu kızıl boğa, oğlu kaya-alp, oğlu süleyman şah, oğlu ertuğrul. " Türk''ün diğer adı Bulcas mıdır? Bu şecere doğru mudur? Diğer Oğuz boylarının bilinenlerinin ve soylularının şecereleri nasıldır?
-
Günümüzde yapılan mezuniyet törenlerinin gizli amacı olduğu kep ve cüppe giydirerek herkesi papazlara benzetilmek istendiği söyleniyor. Böyle mezuniyet törenlerinin çıkışı hangi ülkedir, neden öyle giyinilir? Mesela Osmanlı ve Selçuklularda mezuniyet törenleri nasıldı?
-
Eti yenen ve yenmeyen hayvanlar hangileridir?
-
Osmanlıların yaptığı gibi mezar taşlarında motiflerin ve desenlerin bulunmasının câiz olmadığını işittim. Osmanlı yaptıysa bir bildiği vardır diye düşündüm. Bunun aslı var mıdır?
-
Paraya ihtiyacı olup, karz bulamayan birisi, kredi kartını, tanıdık bir esnafın pos makinesinden geçirtip, bu parayı esnaftan alsa, esnaf bu kişiden ayrıca ücret alabilir mi?
-
İlmihalde “Namaz kılarken ikinci rek’atte, birincide okuduğundan sonraki bir kısa sûreyi atlayarak, daha sonrakini okumak mekruhtur” diyor. Burada kısa sûreden maksat nedir?
-
İlmihalde “Vâiz ve imam, cemaate öğretmek için mesnûn olan duaları sesle okur. Cemaat de sessiz tekrar eder. Cemaat öğrenince imam da sessiz okumalıdır. Sesle okuması bid’at olur. Ramazanda ve başka zamanlarda cemaat ile hatim duası yapmak mekruhtur. Fakat böyle yapanları men’ etmemelidir” diyor. Câmilerde veya başka meclislerde bir kişi yüksek sesle hatim duası yapıyor. Biz de el açıp âmin diyoruz. Bu mekruh mudur?
-
İlmihalde hamamda ve helâya Mushaf ile girmek, burada Kur'an-ı kerim okumak mekruh olduğu yazıyor. Çalıştığım işyerinde ancak banyo veya helâda namaz kılınabiliyor. Yine de mekruh olur mu?
-
İlmihalde “Fâsid olan farzı iâde etmek farzdır. Tahrîmî mekrûh bulunan her nemâzı ve fâsid olan sünnet ve nâfile nemâzları iâde etmek vâcibdir” diyor. Namazı başı açık kılmak mekruh olduğuna göre, böyle iade etmek vâcib midir?
-
İlmihalde “Güneş doğarken, batarken ve tepede iken namaz kılmak mekruhtur. Güneş batarken, yalnız o günün ikindisi kılınır. Bu üç vakitte önceden hazırlanmış cenâzenin namazı, secde-i tilâvet ve secde-i sehv de câiz değildir. Hazırlanması bu vakitlerde biten cenâzenin namazını, bu vakitlerde kılmak câiz olur” diyor. Güneş batmadan hemen önce kılınan ikindi namazında secde-i sehv icap etse, yapılması mekruh mudur?
-
Osmanlı sarayında padişahlar ve ailesi arasında musiki ( müzik ) yaygın mıydı? Padişahlar arasında beste yapan, ney çalanlar olduğu kaynaklarda geçiyor. Ayrıca müzikle tedavi yapıldığı söyleniyor. Musiki dinen caiz olmadığına göre bunu nasıl izah edilebilir?
-
el-Fıkhu alel-Mezâhibil-Erbaa kitabı güvenilir bir kitap mıdır? Yazarının İbni Teymiyeci olmak bakımından tenkit edildiğini işittiğim için soruyorum.
-
Gümüş ve ya altın tepsi, çay kaşığı kullanmak caiz midir? Hepsi gümüş olursa ya da karışımlardan biri gümüş olursa ya da gümüş kaplama olursa hükmü ne olur?
-
Afganistanlı bir arkadaşım var. Afganistan'da teravih tesbihlerini sadece bir kişi okuyor, cemaat de susup dinliyormuş. Malumı âliniz Türkiye'de ise bütün cemaat hep beraber bu tesbihleri okuyor. Bunlardan hangisi doğrudur? Hep beraber okumak bid'at mi oluyor?
-
Bir kimseye Fâtiha'yı veya onun birazını gizli okuduktan sonra birisi gelip buna uysa kıraate gizli olarak mı devam eder?
-
Mahalle câmimizin imamı Şâfiî mezhebindedir. Vitir namazını üç rek’at olarak kıldırmaktadır. Hanefî mezhebinde vitir vâcib, Şâfiî mezhebinde ise sünnet olduğundan, vâcib kılanın sünnet kılana uyması mahzurlu olması sebebiyle bizim bu imama uyarak vitir kılmamız câiz midir?
-
Fıkıh kitaplarında “Defnden sonra düâ edilir. Sessiz olarak Kur’ân-ı kerîm okunur. Yüksek sesle okumak mekrûhdur” buyuruluyor. Kabristanda yüksek sesle Kur’an-ı kerim okumak mahzurlu mudur?
-
Fıkıh kitaplarında (Semen, para tayin edilince, sahih olan sözleşmelerde teayyün etmez. Yani söz kesilirken tayin edileni vermek lazım değildir. Misli, benzeri verilebilir. Mehirde, nezirde [adakta] ve vekil yapmakta da teayyün etmez. Emanet, hibe ve sadaka vermekte, şirkette ve gaspta teayyün eder. Mebi her zaman teayyün eder) deniyor. Mehirde 11 Reşat altını vermeyi taahhüt etmiştik. Şimdi onun yerine, o değerde başka mal, TL, Dolar, Euro vesaire verebilir miyiz?
-
Babam bahçemizdeki meyva ağacını aşılarken, komşumuz bunun dinen uygun olmadığını söyledi. Ağaç aşılamakta şer’en mahzur var mıdır?
-
Bir farz namazı yalnız veya cemaatle kıldıktan sonra bir cemaat teşekkül etse buna uyulur mu?
-
Ben bir kurumda ihaleli inşaat işlerinde görev yapmaktayım. Görev gereği bazı şirketler kuruma iş için bazı özel araçlar temin ediyorlar. Bazı arkadaşlar bu araçları özel işlerinde kullanmanın doğru olduğunu, bazıları da yanlış olduğunu söylüyor. Bu konuda aydınlatıcı bir bilgiye ihtiyaç duyuyoruz.
-
Avret yerini ellemek hangi hallerde abdesti bozar?
-
Avret olan bir uzvun dörtte birinin kendi fiili ile olmamak şartiyle bir rükün eda edecek kadar açılması namazı bozar. Burada uzuv ne demektir?
-
Gusl abdesti sebebiyle Mâlikî mezhebini taklit eden Hanefî mezhebindeki bir kadının hayzı 6. gün bitse, 10. gün oruca niyetlense ve 10 gün tamamlandıktan sonra bir leke gelse bu orucu bozar mı?
-
Hanefî mezhebindeki bir kadın gusl abdesti sebebiyle Mâlikî mezhebini taklid ediyorsa, hayz gördüğü zaman 10 günden sonra kan gelse bile bu halde öğrenmek veya öğretmek niyetiyle Kur’an-ı kerim okuyabilir mi?
-
Ramazan ayında yatsıda mesbuk olan kimse, teravihe yetişebilmek için yatsının son sünnetini terkedebilir mi?
-
Hayzlı bir kadın kan kesildiği zaman ne yapacaktır? Kan kesilip guslettikten sonra tekrar gelebiliyor. Bu sebeple birkaç gün evden çıkamamaktadır.
-
Gusl abdesti sebebiyle Mâlikî mezhebini taklit eden bir kadının hayz hususunda şöyle bir durumu var: Âdeti 8-9 gün sürüyor. Ama 9 günden sonra ara ara koyu sarı lekeler geliyor. Normalde bu kadının her zaman sarı bir akıntısı var. Ama umumiyetle koyu sarı değil. Bu 9 gün âdetten sonra gelen koyu sarı lekeleri de normal sarı renge dönene kadar âdet olarak mı kabul edecek? Fakat âdetli olmayan temiz günlerinde de bazen böyle koyu sarı leke oluyor. Bu kadın nasıl davranacaktır?
-
Gusl abdesti sebebiyle Mâlikî mezhebini taklit eden bir kadının 15 gün temizlik, 9 gün hayz ve 21,5 gün temiz, 15 gün hayz sürse ne yapması gerekir?
-
Eshâb-ı kirâm ve ehl-i beytin hepsi cennetlik midir?
-
Kadın namaz kılarken eteğinin aşağıdan bakılırsa avret yeri görüleceği için altına uzun bir eşofman ya da benzeri bir kıyafet giymesi gerekir mi?
-
Mâlikî mezhebinde yatsı namazını vaktin üçte birinden sonraya geciktirmek günah olduğu için vakit girer girmez hemen yatsının farzına duruyorum. Sonra ilk ve son sünneti kılıyorum. Böyle yapmak doğru oluyor mu?
-
Bir banyomuz var. Hem banyo, hem de tuvalet şeklinde kullanılıyor. Banyoda konuşmamız mekruh mudur? Eğer içinde tuvalet olmasaydı vaziyet farklı olur muydu?
-
Ev alırken emlâkçıya gittik. Gösterdiği 135 bin liralık evi beğendik. 130 bin lira olursa alacağımızı söyledik. Emlâkçı bizi arayıp 131 bin liraya indiğini söyledi. Sonradan ev sahibinin emlâkçıya bana 130 bin lira verin, gerisi sizin olsun dediğini ve bizden aldığı fazla bin lirayı emlâkçıya vadettiğini öğrendik. Bu arada emlâkçı bizden iki bin lira komisyon ve üç bin lira tapu masrafı istedi. Tapu masrafının 2.500 lira tuttuğunu öğrendik. Satıcı bize hak verip, emlâkçıya vadettiği bin lirayı bize verdi. Satıcının bu parayı emlâkçıya vermeyip bize vermesi emlâkçının parasını gasp olur mu? Bu parayı bizim almamız uygun mudur? Satış câiz midir? Komisyoncuya fazla para vermek mecburiyetimiz var mıdır?
-
Evimizi 115 bin liraya satılığa çıkardık. Emlâkçıyla her hangi bir ücret vermemek üzere anlaştık. Emlâkçı evi yüksek fiyattan satışa çıkarmış ve 116 bin liraya pazarlık etmiş. Sonra bize “Alıcı çok pazarlıkçı çıktı. Komisyonumun da tamamını alamıyorum. Bu yüzden siz 115 bin lira alacaksınız. Bana bin lira vereceksiniz. Alıcı size sorarsa 116 bin liraya sattığınızı söyleyin” dedi. Paramızı aldık, tapu muamelesini yaptırdık. Bin lirayı alıcının gözü önünde komisyoncuya verdim. Bu satış câiz oldu mu?
-
İlmihallerde talâk bahsi anlatılırken “Kinâye söyleyince, boşamaya niyet ettiyse veya öfkeliyse bir bâin talâkla boşamış olur” diye yazıyor. Bir kimse öfkeli iken kinâye söz söylese, meselâ “Babanın evine git!” dese; fakat boşamaya niyet etmese boşanma gerçekleşir mi?
-
Efendim beş aydır çeşitli sebeplerden dolayı hanımımla ayrıyız. Sinirli ve üzüntülü bir ânımda hanımıma mesaj gönderdim. “Baban seni bugün gece 12’ye kadar eve getirip bırakmazsa hem vallahi hem billahi hem tallahi bir daha birleşmemiz imkânsız olacaktır. Bu işin dönüşü yok” dedim. Bunun ardından da kayınpederime bir mesaj gönderdim. Mesajın sonunda “Madem kızınızı getirmediniz. O halde bana tek birşey kaldı: Boşum! Boşum! Boşum! Kızınıza tebliğ edersiniz” dedim. Bunların neticesinde talâk vâki olmuş mudur?
-
Birgivî Vasiyetnâmesi’nde Küfre sebeb olan şeyleri anlatırken şöyle bir cümle geçiyor: Şimdi geldim Bismillâhi dese, âfâtdır. Birşeyi çok görse (Mâ halakallah) dese, ma’nâsını bilmese kâfir olur. Bunlardan murad nedir?
-
Peygamber efendimizin "Çöplükte biten gülleri koklamayınız!" mealindeki bir hadis-i şerifini okudum. İnsan ailesinden dolayı kınanamayacağına göre buradaki murad ne olabilir?
-
(Dürret-ül-beydâ) kitâbında diyor ki, (Yemeğe çağrılan kimseye, malımdan istediğin kadar yi ve al ve dilediğine ver, hepsi halâl olsun denilse, yidikleri halâl olur. Aldıkları ve başkasına verdikleri halâl olmaz. Çünki, mikdârı bilinmiyen ta’âmın yimesini halâl etmek câizdir. Fekat mikdârı bilinmiyen malı almak için vekîl etmek ve mechûl ve ayrı olarak teslîmi mümkin olan malı ayırmadan hediyye etmek sahîh değildir). Öte yandan fıkıh kitaplarında kadın kocasının malını ondan izinsiz başkalarına yedirip veremeyeceği için, kocanın önceden bunun için zevcesine izin vermesi iyi olur deniyor. Yukarıdaki fetvâya göre koca zevcesine önceden nasıl izin verebilir?
-
"Kızıl elmaya padişahım! Kızıl elmaya"... Bu sözü duyduğumda "Kızıl Elma"nın anlamının gerçekten ne olduğunu çok merak ettim. Çeşitli araştırmalar yaptım. Farklı söylemler var. Ama kesin bir bilgi yok. Belki de bulduğum cevaplar beni tatmin etmedi. "Kızıl Elma" dan kasıt nedir?
-
Hazret-i Ebu Bekr ve Hazret-i Osman zamanında yazılan mushaflar ne olmuştur?
-
“Kur'an-ı kerîm yedi harf üzere indirilmiştir” hadîs-i şerifinde geçen yedi harf ne demektir?
-
Bazen mescide teşekkül etmiş cemaate rastlıyoruz. İmamın başı açık veya kolu kısa olabiliyor. Buna uymak yerine tek başına kılınabilir mi?
-
Osmanlıların Türkleri aşağıladığı, Celalî isyanlarının bu aşağılamaya reaksiyon olarak çıktığı, Şiîlik ve Safevîliğin Türk kimliği ile daha yakın olduğu, Mısır’ın fethinden sonra Anadolu Türklerinin Arap asıllı ilim adamlarının hâkimiyetine girdiği söyleniyor. Doğru mudur?
-
Padişahların, nikâhlı hanımları, ikballeri, peykleri ile 4 kadın gözetmeksizin birlikte olmalarının hukuku nedir? Kur’an’dan âyet verebilir misiniz?
-
Bazı tanıdıklarım var. Hazret-i Muhammed’in son peygamber olmadığını söylüyorlar. Hazret-i Muhammed’in son peygamber olduğunu gösteren âyet-i kerimeler hangileridir? Hâtemü’l-Enbiyâ’nın açılımı nedir?
-
İslâm hukukunda hukuksal norm sıralaması, öncelik sıralaması ne şekilde yapılabilir? Nasıl ki anayasa, kanunlar, yönetmelikler, mahkeme ictihatları arasında belirli bir sıralama, öncelik veya üstünlük sözkonusu ise, bunu İslâm hukukunda nasıl gerçekleştiriyoruz? Tabiî ki âyetler ile hadîsler arasında bir sıralamadan bahsedilebilir. Lakin sözgelimi âyetler arasında belirli bir öncelik-tekaddum etme hâdisesi sözkonusu mudur? Hani anayasanın değiştirilemez hükümleri gibi münhasır bir gruplama yapılabiliyor mu? Yahut bir grup hüküm diğer gruba göre öncellenebiliyor mu? Mesela kul hakkı yemek yahut beytülmala zarar vermek gıybetten daha öncelikli ve ağır bir günahtır denilebiliyor mu? Yahut şahsa karşı hırsızlık ile kamuya karşı hırsızlık arasında bir öncelik –üstünlük- var mı? Yahut mesela domuz eti yemek ile şarap içmek arasında ceza hukuku anlamında bir öncelik-ağırlık hususiyeti var mıdır?
-
Secde âyetinin tercümesini işitenlere tilâvet secdesi gerekir mi?
-
Teşehhüdde Allahümme salli duası ne kadar okununca sehv secdesi gerekir?
-
Osmanlı'nın teknoloji yönünde gelişme göstermediği doğru mu?
-
Hezarfen Çelebi'nin uçtuğu için padişahın onun kellesini vurdurduğu doğru mu?
-
Osmanlı'nın çöküş nedenlerinden birisinin matbaanın geç gelmesi ve milletin câhil kalması olduğu söyleniyor. Doğru mu?
-
Fıkıh kitaplarında “İstemiyerek ağız dolusu kussa, zorlıyarak biraz kussa oruç bozulmaz” derken, “Ağız bazan bedenin dâhili sayılır. Bunun için, oruclu kimse, tükürüğünü yutarsa, orucu bozulmaz. İnsanın içindeki necâsetin mi’deden bağırsağa geçmesi gibi olur. Ağızdaki yaradan veyâ diş çekdirmeden, iğne yapılan yerden yâhud mi’deden ağza kan çıkması, abdesti ve orucu bozmaz. Bu kanı tükürünce veyâ yutunca, tükürük kandan çok ise, ya’nî sarı ise, yine bozulmazlar. Mi’deden gelen başka şeyler ağza geldiği zemân da böyle olup, abdest ve oruc bozulmaz. Ağız dolusu, ağızdan dışarı çıkarsa, ikisi de bozulur. Ağzın içi, ba’zan da, bedenin hârici gibi olur. Ağzına su alınca oruc bozulmaz” diyor. İstemiyerek ağız dolusu kusmanın orucu bozmadığı yazarken, başka yerde ağız dolusu kusmanın orucu bozduğu söyleniyor. Bundan kasıt ne olabilir?
-
Şâfiî mezhebinde oruç keffareti sadece oruçlu iken kasden cinsî temasta bulunana düşer. Kadın da keffaret verir mi?
-
Fıkıh kitaplarında “Resûlullahın ve Eshâb-ı kirâmın ve Tâbi’înin ve hattâ dört imâmın ağız ile niyyet etdikleri işitilmemişdir” dedikten sonra “Ağız ile niyyet etmek, Şâfiî ve Hanbelî’de sünnetdir.” Bu iki cümle birbirini tekzip etmiyor mu? İkinci cümleden ya Resulullah efendimizin ağız ile niyet ettiği veya Eshab-ı kiramdan bu şekilde niyet eden görülüp men edilmemiş olduğu anlaşılmaz mı?
-
Yanlışlıkla secde-i sehv yaptığını anlayan tekrar secde-i sehv eder mi?
-
Yalnız Pazar günü oruç tutmak uygun mu?
-
Hayızlı kadın tavaf yapabilir mi? Hoca tavaf yapın, bir davar kesin, hallolur dedi.
-
Gerdeğe girecek olan erkeğin sırtına vuruyorlar. Uygun mudur?
-
Adet zamanını unutan kadın ne yapar?
-
Alkol karışık parfümün uçması temizlenme değil, yıkanması gerekir, deniyor. Fakat orada herhangi bir madde kalmıyor. Bu hususu anlayamadım.
-
Hazret-i İsa öldü mü?
-
İmam Rabbânî hazretleri 136. mektupta geçen “Çok ilerisini düşünmek, bu yolda küfr sayılır” cümlesinde kasdedilen nedir açıklar mısınız?
-
Bir kitapta saray bayramlaşmasını anlatırken, padişah bayramlaşma için Muayede Salonu’na girerken ‘Enderunlu maiyet-i şahane’nin iki sıra halinde “Mağrur olma Padişahım, senden büyük Allah vardır!” diye bağırdıklarını yazıyor. ‘Enderunlu maiyet-i şahane’ derken tam olarak kimler kastediliyor?
-
İttihad ve Terakki’den bahsederken bazen cemiyet, bazen parti tabiri kullanılıyor. Doğru olan hangisidir?
-
Bir kitapta eski İstanbul’daki düğün merasimi anlatılırken, ‘Gelin başında taç, göğsü ve bileğinde mücevherat ile, duvaklar içinde koltuk merasiminde bulunuyordu. Yüzlerce çeyrek altınlar etrafa serpildi, herkes kapışan kapışana’ diyor. Bu altın atma merasimi nedir ? Altınları tam olarak kimler atardı, kimler toplardı ? Bu merasim, daha eski ve mecazi bir anlamı olan başka bir merasimin devamı mıdır, yoksa amacı sadece para dağıtmak mıydı ? Amacı bu değil ise, merasimin amacı ne idi ?
-
Bir vekil, vekilliğinde bulunan bir iş için bir başkasını vekil etse, kendi vekilliği son bulur mu?
-
Namazda ard arda olan secdelerden birini yaptıktan sonra kalkan ve hatırlayıp tekrar secdeye yatan, iki secde arasında oturmamış olduğundan, yine ard arda iki secde mi yapar?
-
Mâlikî mezhebini taklid eden bir kimsenin, secde-i sehv yapması gerekirken, unutur; fakat sağ tarafına selâm verdiği esnâda hatırlarsa, ne yapması lazımdır?
-
Secde-i sehv yapması gereken, secde-i sehv yapmayı unutarak namazdan çıkarsa, namazını iade etmesi gerekir mi?
-
Kumaş takım elbiseleri yıkamayın, kuru temizlemeye verin; aksi halde bozulur diyorlar. Bunları kuru temizlemeye versek, sonra üzerindeki necis yerler, mesela kan damladığını tahmin ettiğimiz yerler, üzerinden birkaç damla su akıtsak temizlenmiş olur mu?
-
Fıkıh kitaplarında diyor ki: “İmamın sesi yetiştiği zaman, tekbirleri müezzinin de bildirmesi mekruhtur.” Tahrimen mekruh, hangi hallerde haram oluyor?
-
Hiçbir zorluk ve ihtiyaç yok iken zayıf kavil ile amel edenin, ameli sahih olur mu?
-
Fıkıh kitaplarında iki elin bir hareketi namazı bozar, diyor. Bu ne demektir? Elleri kaldırıp rükü’dan kalkarken pantolon çekmek mekruh mudur?
-
Bir kimse birkaç gün istihareye yatsa fakat hiçbir şey görmese, bu, o kimse için herhangi bir şeye alâmet midir?
-
Evde yapılan cemaatin ardından bir başka cemaat olsa ve 2. cemaatin imamı, birinci cemaatin imamının kıldığı yerde dursa, namaz mekruh olur mu?
-
Çalıştığım holdingde çeşitli katlarda küçük mescidler vardır. Burada imamın namaz kıldığı seccade mihrab hükmünde midir? Böyle bir mescide itikâfa girilebilir mi?
-
Evden bir yere giderken geç kalınca, yine de abdestli çıkayım diye, abdestin farzlarını yerine getiren, mekruh işlemiş olur mu?
-
Câmiye uyumak niyetiyle giren; fakat girişte sırf uyuması günah olmasın diye itikâfâ niyet eden, uyuyunca mekruh işlemiş olur mu?
-
Şadırvanı içeride olan câmilerde abdestsiz içeriye girmek mekruh olur mu?
-
Bir câmi var. Helâsı alt katta, câminin içindedir. Fakat mimarî olarak helânın çatısı, câminin çatısına denk gelmiyor. Yan binanın çatısı altında kalıyor. Burada ihtiyaç gidermek mekruh olur mu?
-
Bir câmi var. Bunun altında lokanta var. Fakat aralarında merdiven gibi bir bağ yok. Lokanta da câmiden midir?
-
Peygamber Efendimiz aleyhisselâm mi’raç gecesi, cennet ve cehennemdeki insanları gördü. O zaman aslında kıyamet koptu mu, cennete ve cehenneme insanlar gittiler mi?
-
Başı mesh ederken bir kere kullanılan el ikinci defa kullanılamaz mı? Yıkayıp tekrar mı kullanılacak? Ya da hiç kullanılmayacak mıdır?
-
Mâlikî ve Şâfiî mezheplerinde abdest ve gusülde niyet farz olduğuna göre, bu mezhebi taklit eden Hanefîler sadece gusle niyet etse, cünüplükten kurtulmaya niyet etmese gusül sahih olur mu? Mâlikî veya Şâfiî mezhebini taklide niyet etmek, gusle niyet etmek Sonradan niyet etmediğini hatırlasa, niyet etse, kurtarır mı?
-
Bir kimsenin kendisinden evvel ölen oğlunun çocuğu amcası varsa Kur’an-ı kerimde yazmadığı halde vâris olamıyor. Haksızlığa uğruyor. Bunun bir delili var mıdır?
-
Mâide Suresi’nde abdesti anlatırken ayaklara mesh edin diye mi yazıyor? Bu âyet-i kerime muhkem mi, yoksa müteşâbih midir?
-
Ruhü’l-kudüs ne demektir?
-
Sahih-i Buhârî’de Peygamber efendimizden şöyle bir hadîs-i şerif geçiyor: “Aranızda iki ağır emanet bırakıyorum. Biri Kur’an-ı kerim; biri de sünnetimdir”. Sahih-i Müslim’de aynı hadîs-i şerif şöyle geciyor: “Aranızda iki ağır emanet bırakıyorum. Biri Kur’an-ı kerim; biri de Ehlibeytimdir”. Bunu daha derin araştırdıktan sonra ortaya şu çıktı ki, Sahih-i Buhârî’de bu hadîsi rivâyet eden kişi Emevîler tarafından maddî yönden memnun edilmiş bir insandı. Onun için böyle rivâyet etti. Ama Abbasî devrinde Sahih-i Müslim örtbas edilmiş şeyleri ortaya koyuyor. Hangisi doğrudur?
-
Müt’a nikâhı Hazret-i Ömer tarafından neden kaldırıldı? Câbir bin Abdullah’dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerife göre: “Biz Hazret-i Muhammed ve Ebubekir zamanında bir avuç hurma karşılığında kadınlar ile geçici nikâhlar yapardık. Hazret-i Ömer bunu Amr bin Hurays hâdisesinden sonra kaldırdı.” Amr bin Hurays hâdisesinde neler oldu?
-
Bazıları velâyete inanmadan bütün amellerimizin boşa çıkacağını söylüyor. Velâyeti, yani imâmeti Allah Kur’an’da söylüyor ve bir çok hadîs de bunu destekliyor. Biz şimdi nasıl inanmalıyız ki amellerimiz boşa çıkmasın?
-
Bildiğimiz dört hak mezhep konusunda şunu öğrenmek istiyorum. Peygamber Efendimiz nasıl namaz kılardı? Yani hangi mezhep Peygamber efendimizin namaz kılma şeklini uyguluyor? Her yerde duyuyoruz ki hak tekdir. O zaman dört mezhep birden nasıl hak oluyor?
-
Kâdirilikte raks yok mudur? Mevlânâ Celâleddin Rumi hazretleri için bazı kitaplarda hiç dönmedi yazıyor. Rehber Ansiklopedisi’nde de sadece dövülen demirden Allah sesini işitince dönerek bayıldığı yazıyor. Nakşî yolunda dahi böyle durumlar olabiliyorken, Kâdirîlikte olmadığı söylenebilir mi? Olduğunu söyleyenler neye dayanarak böyle söylüyor?
-
Sabahı vaktinde kılamayan biri, öğleden önce sabahı sünneti ile birlikte kaza edebiliyor. Peki öğleden önce kılmak zorunda mıdır? Özürsüz öğleden sonra kılamaz mı?
-
Kadınlar saçlarını herhangi bir özrü olmadığı müddetçe hiç kesemez mi? Çok uzun olmasının verdiği rahatsızlık özür sayılır mı veyahut eşine güzel gözükmek amacı ile kısaltması câiz olur mu?
-
Manevî olarak istiharemde Gavsülazam Abdülkâdir Geylânî hazretlerinin yoluna çağrıldım. Ankara ve Kırıkkale’de aradım ama bu yolu bulamadım. Nakşibendî yolunu buldum. Ama ben tam olarak Kâdirî yolunu istiyorum. Çok buhrandayım. Lütfen bana yardım edin, içim yanıyor.
-
Yezid'in Mir'ât-ı kâinât'da yazdığı üzere Hazreti Hasan'ın karısına para ve mal vadedip onu zehirletmeye çalışması Yezid'i zalim ve fasık yapmaz mı? Bu yapılan savaşta herşey mubahtır kaidesine mi giriyor?
-
Fıkıh kitaplarında özr sahibi için şöyle diyor: "Öğleden başka dört nemâzdan birinin vakti girmeden evvel aldığı abdest ile, bu nemâzı kılamaz" Çünkü her vakit çıkışda abdest bozuluyor. Peki öğle için bu vakit ne zaman başlıyor? Yani sabah aldığı abdest herhalde güneş doğunca bozuluyordur ama öğleyi kılmak için alacağı abdesti en erken ne zaman alabiliyor, işrak vaktinde mi?
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165